Sessizliğin, susmanın sevabı nedir?
İlahiyat çevreleri, ölçülü konuşmanın ve yersiz sözlerden kaçınmanın manevi hayat açısından önemli bir hassasiyet olduğunu vurguluyor.
İnanç ve ahlak üzerine yapılan değerlendirmelerde, sessizliğin insanın hem davranışlarında hem kalbinde önemli bir denge unsuru oluşturduğu ifade ediliyor. Uzmanlara göre, kişinin gereksiz sözlerden uzak durması yalnızca sosyal ilişkileri korumakla kalmıyor; aynı zamanda manevî hayatın güçlenmesine de katkı sağlıyor. Hadis kaynaklarında yer alan “Hayır söylemek ya da susmak” tavsiyesinin, dilin ölçülü kullanılmasının ne kadar önemli olduğunu gösterdiği belirtiliyor. Düşünülmeden sarf edilen kelimelerin kırgınlıklara, yanlış anlamalara ve gönül yorgunluklarına yol açabileceği aktarılırken, dilin hataya en yatkın organlardan biri olduğuna dikkat çekiliyor. Tasavvuf geleneklerinde sessizliğin, kişinin kendisini dinlemesine imkân veren bir iç arınma yöntemi olarak değerlendirildiği hatırlatılıyor. İlahiyat araştırmacıları, kişinin gereksiz konuşmaları terk etmesinin manevî hassasiyeti artırdığını; gıybetten, tartışmadan ve öfke anında kırıcı ifadelerden uzak durmanın da aynı çerçevede ele alındığını ifade ediyor. Ancak uzmanlar, sessizliğin her meselede tercih edilmesinin doğru olmadığını; haksızlık karşısında susmanın ise dinî açıdan sorumluluk doğurduğunu vurgulayarak sözlerine açıklık getiriyor.
SUSMANIN SEVABI
İnsanoğlu konuşarak düşüncesini anlatır, gönlündekini dile getirir. Ancak bazen en büyük hikmet, konuşmakta değil, susmakta gizlidir. Zira susmak, yalnızca dilin değil, kalbin de terbiyesidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurur ki, Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, ya hayır söylesin ya da sussun. Bu kısa ama derin hadis, susmanın ne kadar büyük bir ibadet olabileceğini anlatır. Çünkü bazen bir söz, gönül kırar; bazen bir kelime, yıllarca kapanmayacak bir yara açar. Oysa susmak, kimi zaman bir sevap kapısıdır. Susmanın sevabı, dilini tutan bir insanın günaha girmemesindedir. Gıybet etmemek, fitneye karışmamak, öfke anında kalbi kırmamak. Bunların hepsi susmanın kazandırdığı faziletlerdir. Bir insanın diliyle işlediği günahlar, çoğu zaman elinden veya gözünden işlediklerinden fazladır. Bu yüzden büyükler, Dilin kemiği yok ama en çok o kırar. derler. Tasavvuf ehli, susmayı bir manevî temizlik olarak görür. Çünkü dil sustuğunda kalp konuşur; kalp konuştuğunda ise insan, Rabbine daha yakın olur. Susmak, tefekkür etmektir; sözü değil, anlamı dinlemektir. Ancak susmak, her durumda sessiz kalmak demek değildir. Haksızlık karşısında susmak, fazilet değil, vebaldir. Susmanın sevabı, ancak hayır olmayan sözleri terk etmekle olur. Zira bazen bir kelime insanı cennete götürür, bazen bir cümle cehenneme sürükler.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.