Tarihte bugün: Osmanlı’nın reformcu sadrazamı Midhat Paşa'nın trajik sonu
141 yıl önce bugün, 8 Mayıs 1884'te, Osmanlı İmparatorluğu'nun en önemli devlet adamlarından biri olan Midhat Paşa, Hicaz bölgesindeki Taif'te sürgündeyken boğularak öldürüldü.
Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde Tanzimat reformlarının önemli isimlerinden biri olan Ahmet Şefik Midhat Paşa, kısa süren sadrazamlık dönemlerinde gerçekleştirdiği reformlar ve Kanun-i Esasi'nin (ilk Osmanlı anayasası) hazırlanmasındaki rolüyle Türk siyasi tarihinde derin izler bıraktı. 62 yıllık yaşamında valilik, nazırlık ve sadrazamlık gibi önemli görevlerde bulunan Midhat Paşa, "hürriyet kahramanı" olarak anılsa da, hayatı sürgünde ve trajik bir şekilde son buldu.
BULGARISTAN'DAN OSMANLI SADRAZAMLIĞINA UZANAN BİR HAYAT
Ahmet Şefik Midhat Paşa, 1822 yılında İstanbul'da, Rusçuk (bugünkü Bulgaristan'ın Ruse şehri) kökenli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Hacı Ali Efendi'nin desteğiyle küçük yaştan itibaren iyi bir eğitim aldı. Arapça, Farsça ve Fransızca öğrendi. Genç yaşta Babıâli'de kâtiplik yaparak devlet hizmetine girdi.
Çalışkanlığı ve zekâsıyla dikkat çeken Midhat Paşa, 1861 yılında Niş valiliğine atandı. Burada gösterdiği olağanüstü idari başarılar, onun yıldızının parlamasını sağladı. Bölgede yollar, köprüler, okullar ve hastaneler inşa ettirerek halkın yaşam kalitesini yükseltti. Ayrıca, bölgedeki etnik ve dini gruplar arasındaki gerilimleri azaltmak için çaba gösterdi.
1864 yılında, Sultan Abdülaziz tarafından yeni kurulan Tuna Vilayeti'nin valiliğine atandı. Bu görevi sırasında da idari, ekonomik ve eğitim alanlarında önemli reformlar gerçekleştirdi. Vilayet nizamnamesi hazırlayarak modern yerel yönetim sisteminin temellerini attı. Tarımı desteklemek için Menafi Sandıkları kurdu, bu sandıklar daha sonra Ziraat Bankası'nın temelini oluşturdu.
ANAYASAL DÜZENİN SAVUNUCUSU: KANUN-İ ESASİ'NİN MİMARI
Midhat Paşa'nın kariyerindeki en önemli dönüm noktası, 1876 yılında gerçekleşti. Osmanlı İmparatorluğu'nun içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik bunalım, Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesiyle sonuçlandı. V. Murat'ın kısa süren saltanatının ardından II. Abdülhamid tahta çıktı.
Bu süreçte Midhat Paşa, 19 Aralık 1876'da ikinci kez sadrazamlığa getirildi. Görevde kaldığı kısa süre içinde, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk anayasası olan Kanun-i Esasi'nin hazırlanmasına öncülük etti. 23 Aralık 1876'da ilan edilen bu anayasa ile Osmanlı İmparatorluğu'nda meşrutiyet dönemi başladı.
Kanun-i Esasi, padişahın yetkilerini sınırlandırıyor, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alıyor, iki meclisli bir parlamento sistemi öngörüyordu. Bu, imparatorluğun yüzyıllardır süren mutlak monarşi geleneğinde devrim niteliğinde bir değişimdi. Ancak Midhat Paşa'nın bu reformcu adımları, II. Abdülhamid ile arasının açılmasına neden oldu.
SÜRGÜN YILLARI VE TRAJİK SON
Midhat Paşa'nın sadrazamlığı sadece 80 gün sürdü. II. Abdülhamid, 5 Şubat 1877'de Midhat Paşa'yı görevden alarak sürgüne gönderdi. Önce İtalya'ya giden Midhat Paşa, daha sonra Fransa ve İngiltere'de yaşadı. Yurtdışındaki sürgün hayatı sırasında Osmanlı'daki gelişmeleri yakından takip etti ve çeşitli Avrupa gazetelerine makaleler yazarak fikirlerini paylaştı.
1878'de Sultan II. Abdülhamid tarafından affedilerek ülkeye dönen Midhat Paşa, Suriye valiliğine atandı. Burada da reform çalışmalarını sürdürdü, ancak kısa süre sonra Aydın (İzmir) valiliğine nakledildi. 1881 yılında, Sultan Abdülaziz'in ölümüyle ilgili olarak düzenlenen siyasi bir dava sonucunda Taif'e (bugünkü Suudi Arabistan'da) sürgüne gönderildi.
Taif'teki sürgün hayatı, Midhat Paşa için tam bir işkenceye dönüştü. Kötü koşullarda yaşamaya zorlandı ve sürekli gözetim altında tutuldu. 8 Mayıs 1884 tarihinde, Sultan II. Abdülhamid'in gönderdiği görevliler tarafından boğdurularak öldürüldü. Cesedi, Taif'teki Harem-i Şerif Mezarlığı'na defnedildi.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.