Antika turizmi yapılabilir

Çankaya Kuğulu İş Merkezi’nde antikacı dükkânı bulunan Uğur Dülger Türkiye’nin antika turizmi yapabilmesi için yeni koleksiyonerlerin yetişmesi ve insanların bu alanda bilinçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Antika turizminde Fransa’yı örnek gösteren Dülger, “Fransa dünyanın en büyük antika fuarına ev sahipliği yapıyor. Bu fuar sayesinde ülke ekonomisine ciddi bir katkı sunuluyor. Biz ülke olarak dünyanın en önde gelen kültür turizmine sahibiz. Bunu iyi kullanmalıyız ve bu alanda ön plana çıkmalıyız” dedi.

HOBİ OLARAK BAŞLADI, MESLEĞE DÖNÜŞTÜRDÜ

Hobi olarak başladığı koleksiyonerliği dükkân açarak mesleğe çeviren Uğur Dülger, gazetemize konuştu. Dülger 15 yıl turizmle uğraştıktan sonra mesleğini bırakarak, hobi olarak uğraştığı antikacılığa geçiş yaptı. Dülger, köstekli saat, pul ve tespih merakından dolayı başladığı antikacılığa geçiş hikâyesini şöyle anlattı, “Hobi olarak başladığım koleksiyonerliğim kendi mesleğimin önüne geçmeye başladı. Yaptığım işten zevk almaya başladım ve bunu ticarete dökmeyi düşünerek bunu bir meslek haline getirmeyi amaçladım. 2 yıl önce aldığım bu kararla bir antikacı dükkânı açarak ilk adımı atmış oldum” dedi.

HEM ALIRKEN HEM SATARKEN KEYİF ALIYORUM

Ülger, “Hem alırken hem satarken keyif alıyorum. Bu ürünlerde bir yaşanmışlık var. Yıllar boyunca kaç kişinin kullanımından geçmiş. Osmanlı döneminden kalma antikaların hemen hemen hepsi el yapımı. Antika ürünlerde hem yaşanmışlıkların olması, hem de el yapımı olması farklı bir duygu ve heyecan yaşatıyor” diye konuştu.

YENİ KOLEKSİYONERLER YETİŞTİRİLMELİ

Ülger, yeni koleksiyonerlerin oluşması ve insanların bu alanda bilinçlenmesi gerektiğini söyleyerek, “Her ürünün koleksiyon değerinin olmadığı ve ilerleyen zamanlarda her ürünün değer kazanmayacağının bilinmesi lazım. Birçok ürünün zamanla bir koleksiyon değeri olmuyor. Bunun ayırımını iyi öğretmek lazım ve yeni koleksiyonerlerin bu işe katılımını sağlayarak bu sektörü genişletmek lazım.”

ANTİKA TURİZMİ YAPAMIYORUZ

“Fransa dünyada antika turizmi yapıyor ve dünyanın en büyük antika fuarına ev sahipliği yapıyor. Fuar boyunca fuarın yapıldığı bölgedeki oteller tamamen doluyor. Ülke ekonomisine büyük bir katkı sağlıyor. Türkiye olarak biz bunu neden yapamıyoruz. Ülke olarak dünyanın en önde gelen kültür turizmine sahibiz. Yüzlerce medeniyete ev sahipliği yapmış bir ülke olmamıza rağmen bunu bu alanda ön plana çıkaramıyoruz” şeklinde konuştu.

İLGİ ALANI OSMANLI DÖNEMİ

İlgi alanının ise daha çok Osmanlı dönemine ait köstekli saat, tespih, pul ve gümüş ürünler olduğunu kaydeden Ülger, “Osmanlı zanaat alanında çok öndeydi. Üst düzey malzemeler yurt dışında yapılır Osmanlı pazarına gönderilirdi. Savat alanında ise Osmanlı dünyada bir numaradaydı. Özellikle Van savatı Osmanlıya yıllarca koleksiyonluk ürünler yaptı.  Osmanlının savat ustaları kol düğmelerinden tutunda, sigara tabakaları, ağızlıklar, kalem, baston sapı vs. gibi ürünlerde savatlı gümüşleri kullandılar”

LAZER TEKNOLOJİSİ DAHİ YAPAMIYOR

 “Savatlı gümüş; gümüş, bakır, kurşun ve kükürt karışımına deniyor. O dönemin ustaları ise bu karışımı kendi elleri ile yapıyordu. Çok zor bir zanaattır ve bu zanaatlar maalesef bir daha geri gelmiyor. Günümüzde teknoloji çağındayız, lazer çağındayız ama bunlar bile o dönemin savatlı gümüş eserlerini üretemiyor. Bu ürünler tamamen el işçiliğine dayalı üst düzey ürünlerdi” ifadelerini kullandı.

Emrah Özcan/HABERVAKTİM

Gazeteilksayfa.com