Serhan Yetkinşekerci

Serhan Yetkinşekerci

Elinize 1 Milyon TL Geçse Ne Yaparsınız?

Elinize 1 Milyon TL Geçse Ne Yaparsınız?

Geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, %100 yerli otomobil üretimi için TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’ndan söz aldı. 
Canlı yayında, hepimiz bu ana şahit olduk.
TOBB camiasından bir ya da birkaç babayiğit bu işe ne zaman, nasıl el atacak göreceğiz.
Yerli otomobil, bu memleketin buruk sevdalarından biridir.
1961’den, Devrim otomobilinden bu yana gönlümüzden bir yaradır.
O gün, imkânsızlıklar içindeydik ve zamanla yarışmıştı mühendislerimiz. 
Ancak, azimleri ‘devrim’i getirmişti.
61’de zaman yoktu, para yoktu ve ‘yapamazsınız’ diyen de çoktu.
Bugün ise; imkân var, yapabileceğimize inanan da çok. Ancak, piyasanın gerçekleri de var. Markalar yerleşmiş artık. Rekabetin çok çetin olduğu, haliyle yatırımcının da adım atmaya çekindiği bir iş bu.
Sektöre bakınca avantajımız olabilecek tek şey göze çarpıyor. 
Elektrikli otomobil.
Sektörün geleceği de burada yatıyor.
Yatırımı elektrikli otomobil üzerine kurarak, aradaki farkı ne kadar azaltırız orasını bilemiyorum.
Benim gördüğüm 2 ana problem var:
1.    AR-GE
2.    Marka
MOTOR DEĞİL, DAHA İYİ MOTOR
En önemli husus olan motor üretimi konusunda zamanın gerisindeyiz.
Hadi %100 yerli bir motor ürettik diyelim.
Mesele bununla bitmiyor ki. Bir motor üretmek değil çok çok iyi bir motor üretmek zorundayız. Bu %100 yerli motor piyasadaki araçların arasından sıyrılabilmeli.
Aksi takdirde millet bir yere kadar sahip çıkar bu ürüne. İş tıkanır ve sektör sizi yutar. ‘Babayiğit’ de olsanız devrilirsiniz. Yatırımcının korkusu da bu zaten. 

2016 itibariyle AR-GE çalışmalarına ülke olarak 8 milyar dolar ayırmışız.
Toyota şirketinin ise 2016 itibariyle AR-GE çalışmalarına ayırdığı kaynak 11 milyar dolar.
Varın gerisini siz düşünün.

Bu parasızlıktan ziyade, bizim üretim algımızla ilgili bir meseledir.

HALA AYNI YERDE MİYİZ?
61’de üretilen Devrim, tıkır tıkır çalışıyordu. Hâlâ da Eskişehir’de çalışır vaziyette yılları devirmeye devam ediyor.
Ancak piyasaya sürülemedi. Çünkü, ‘biz bu işi yapamadık’ algısı oluştu. Nasıl mı? Durumu en güzel özetleyen cümle Cemal Aga’dan yani Cemal Gürsel Paşa’dan gelir.
Devrim ilk kez görücüye çıkmıştır.
Cemal Aga da araçtadır.
İnsanlar gururla Meclis’in önünden Hipodrom’a yol alan Devrim’i hayran hayran izler.
Yaşanan gurur, gözyaşları akıtır.
Devrim ise, aniden durur.
Benzin bitmiştir.
Cemal Aga arabadan iner. Merak ve hayal kırıklığıyla dolu kalabalığa, ‘‘Garp kafasıylan araba yaptık, fakat şark kafasıylan benzin koymayı unuttuk’’ der.

Şimdi yine garp kafasıyla araba üretmek istiyoruz. Şark kafası ise bugün geçmişte söylediği şeyin aynısını fısıldıyor kulaklara.
‘Biz yapamayız. Ayrıca neden yapalım ki? Yabancı araç daha kârlı.’
HAKLI BİR SORU
Şöyle örnekleyelim;
Bugün 56 bin liralık bir aracı, 120 bin liraya satın alıyoruz.
Yani kendimize bir araba alabilmek için, neredeyse iki araba da devlete almış oluyoruz.
Hoş, vergiler bu kadar yüksek olmasa trafik iyiden iyiye çile olurdu.
Yine de devlet bu işten bu kadar kazanırken, neden kazancını riske atsın?
Hazır paradan neden vazgeçsin?
Bu noktada şark kafasına hak veriyorum. Doğru bir soru soruyor.
Lakin, şunu da hatırlamak lazım. 61’de Devrim’i bitiren soru da buydu. Bugüne kadar üretemeyişimizin sebeplerinden biri olarak hâlâ önümüzdeki dikilmeye de devam ediyor.
Bu kafa, vaktiyle bize çok şey kaybettirmiştir.
Üretime, külfet gözüyle baktırmıştır.
Bu kafa, hazırcılıktır, tüketen olmaya, bağımlılığa gösterilen rızadır.
THY dışında global bir markamızın olmayışının ana sebebi de budur.
ÜRETİM ALGIMIZDA SORUN VAR
Bir soruyla açıklayayım bunu da. Kendimizden yola çıkalım.
Bugün elinize 1 milyon TL geçse ne yaparsınız?
A-    Bir iş kurar, yatırım yapar, ticarete atılırsınız.
B-    Hayır işlerinde kullanırsınız.
C-    Yarını düşünmeden çatır çatır yersiniz.
D-    3-4 ev bir de araba alırsınız. Evler kirada, araba altınızda.
E-    Karış karış dünyayı gezersiniz.
Bildiniz. Doğru cevap D.
Toplumun en az %70’inin vereceği cevap D şıkkıdır.
Şark kafası işte budur. Üretimi değil tüketimi hedefleyen bir toplumuz. Çözümü, mutluluğu daha fazla tüketmekte buluyoruz. Üretimin Allah canını alsın! Kim uğraşacak ticaretle, üretmekle, bir değer ortaya koyup topluma katkı sağlamakla! Kolayı var: Ver evi dükkânı kiraya, atla araban gez toz. Kafa rahat, ohh miss! Ondan sonra niye müteahhit ülkesi olduk diye haıfylan!
Markalaşma ve AR-GE sorunumuzun kökünde de bu D şıkkı yatar. 
Bu D şıkkı, üretimin önündeki en büyük engeldir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR