Serhan Yetkinşekerci

Serhan Yetkinşekerci

Olumsuzluk bombardımanı

Olumsuzluk bombardımanı

Henüz yolun çok başında bir gazeteci olarak, birbirinden beter gündem maddelerinin arasında dolaşmaktan bezdim.
Her bir haber, zihnimizi berraklaştırması gerekirken kirletiyor.
Zira, gündem çirkin, meseleler çirkin, üslup çirkin… Giderek çirkinleşiyoruz. Hızla kalitesizleşiyoruz. Aaa bir de paranoyaklaşıyoruz tabi. Milletçe, en afilisinden…
Bir tarafta Barzani referandumu,
Beri tarafta ambargolar, tatbikatlar,
Putin’i, İsrail’i, İran’ı…
Amerika’da bir manyağın onlarca kişiyi katletmesi,
Katalan referandumu…
Diyarbakır’dan, Ağrı’dan, Hakkari’den gelen şehit haberleri,
Yok vergi zammı,
Yok istifalar,
Yok FETÖ davaları,
Yok TEOG yerine gelecek sistem,
Ivırı zıvırı derken son 1 haftalık gündemin hızı, dünyanın dönüş hızından fazla hızlı gibi geldi bana.
Bence birileri bizim başımızı döndürmeye çalışıyor. ‘Boş verin gündemi takip etmeyi, keyfinize bakın’ demek istiyor herhalde.
Ama dönüp keyfinize bakamazsınız da.
Çünkü yukarıdaki gündem maddelerinden bir tanesi bile olumlu değil.
HEPSİ OLUMSUZ
Nefret, kutuplaşma, sürekli eleştiri, sürekli karşı tarafı ideolojik olmakla suçlamak, haksızlıklar vs.
Birbirinden ağır 3. Sayfa haberleriyle bezenmiş ana haber bültenlerine ve bin beter tartışma programlarına değinmiyorum bile.
Gündüz kuşağı desen tam bir facia!
Futbol programları ise trajikomik bir vaziyette. 
Tüm gün, tüm platformlardan, bu olumsuzluk bombardımanına maruz kalan insan, normal kalabilir mi?
Kalamaz tabi. 
Her şeyden önce empati yeteneğini yitirmeye başlarsın. Giderek hissizleşirsin.
(Bu süreç biz gazetecilerde daha hızlı işliyor. Çünkü herkesten önce metalaştırıyoruz haberi/vaziyeti. Kaçarı yok)
Neyse, duygu sömürüsü yapmadan devam edeyim. Bizim sektör de masum değiliz zira.
Bir diğer tehlike de karamsarlaşıyorsun.
Sürekli olumsuz, olumsuz, olumsuz…
Kalıcı bir kaygı bırakıyor insanın ruhunda.
Peki bu bombardımandan nasıl kurtuluruz?
Ben, bombardımana engel olamayacağımızı kabullenmeye başladım inceden.
O yüzden mesai saatleri dışında şalteri kapatıyorum.
Kaçak bir zihinle yaşıyorum. Öyle elektrik kaçağı gibi değil.
Baya kaçak bir zihin işte. (Arada bazı arkadaşlarım kaçık olduğunu söylese de)
Hadi ben kaçtım. Haftaya görüşmek üzere.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR