Muhammed Gömük

Muhammed Gömük

Ayasofya’nın Saklanan Gerçekleri 1

Ayasofya’nın Saklanan Gerçekleri 1

Ünlü tarihçi Joseph von Hammer’in “Osmanlı İmparatorluğu Tarihi” adlı on ciltlik eserinin 3’üncü cildinin 29’uncu sayfasında naklettiğine göre atamız Kanuni Sultan Süleyman Fransa’da dans adı verilen hayasız birtakım hareketlerin moda olduğuna dair istihbarat alınca Kral Fransuva’ya gönderdiği fermanda şöyle emretmiştir:
“Sefîrimden aldığım mazharda, memleketinizde, dans nâmı altında, kadın erkek birbirine sarılmak su’retiyle, alâmeleinnas icrâ-i luğbîyât yapılmakta olduğu mesmu-ı şahânem olmuştur. Hem hudûd olmaklığımız i’tibâriyle, işbu rezâletin memleketime de sirâyeti ihtimâli muvâcehesinde nâme-i hümâyûnumun yed'ine vüsûlünden i’tibâren işbu rezâlete hatîme verilmediği takdîrde ordu-yı hümâyûnumla bizzat gelüb işbu rezâleti men’e muktedirim.”
Luğbiyat ve fuhşiyat düşkünü edepsiz Fransızlar işbu ferman sonrasında emrin gereğini derhal yerine getirmekle kalmamış, yüz yıl boyunca dans kelimesini ağızlarına almaya dahi korkmuşlardır.
Türk yüzyılı denen 16’ncı yüzyıldan gelelim yeni dünya düzeni denen 20’inci yüzyıla… Tarih 5 Ocak 2019. Adını sanını bilmediğimiz bir kadın, Ayasofya Sözde Müzesi yönetiminin verdiği bilgiye göre her nasıl oluyorsa gece yarısı yüz elli kişilik bir grupla güya turistik bir etkinlik çerçevesinde mübarek İslam abidesi Ayasofya Camii’nde yine Ayasofya Sözde Müze yönetiminin verdiği bilgiye göre dans ederek spagat adı verilen ve masonik horus gözü simgesinin yansıtılmasından ibaret olan bir figür sergiledi.
Yüz elli kişilik kafilenin başı Leyla Alaton ad ve soyadlı ve Yahudi bir aileye mensup olduğu ileri sürülen kadındı. İnsan bir Kanuni’nin Fransa Kralı’na koyduğu postaya bakıyor bir de Ayasofya’da yapılan dansa bakıyor. Hem de ne dans… Masonik figürlerle, göz göre göre, meydan okuya okuya… Sanırsınız ki İstanbul Yahudiler tarafından işgal edildi de Ayasofya Camii fethin nişanesi olarak sinagoga çevrildi!
Daha da fenası Camii’de masonik figürlerle dansı turistik etkinlik sayan sözde Müze yönetimi, bu pervasız hadsizliği destekledi. Video kayıtlarına bakıyoruz bir tane bile güvenlik görevlisi yok ortalıkta! Ama Ayasofya Camii’n de iki tane imanlı Müslüman namaza dursa hemen başlarına güvenlik görevlileri üşüşüyor. Terörist görmüş gibi seferber oluyorlar.
Aslında daha da fenası var. Ekim 2018’de de adı lazım olmayan bir başka edepsiz, yine güya sanat diye Ayasofya Camiinin içinde ve çatısında çırılçıplak pozlar vermişti. İyi okuyun çırılçıplak! Nasıl becerdin bunu diye soranlara da “görevlilere rüşvet verdim” demişti. Ayasofya Camii’nde çırılçıplak pozlar vererek gerçek bir sanat gösterisi sergileyen ve hakkıyla turistik bir etkinlik gerçekleştirmiş olan kadına herhangi bir güvenlik görevlisi müdahale etti mi? Tabii ki hayır! Ama Ayasofya Camii’n de iki tane imanlı Müslüman namaza dursa hemen başlarına güvenlik görevlileri üşüşüyor mu? Evet, hem de terörist görmüş gibi seferber olarak teyakkuza geçerek…
Yüz elli kişilik dans ve turist kafilesine tepki olarak yüz elli bin Müslüman Ayasofya Camii’nde Allahu Ekber nidalarıyla bizi çiğnemeden Ayasofya’yı Yahudilere teslim edemezsiniz diyecek değil! Böyle bir reaksiyon gerçekten tehlikeli olur, toplumdaki gerginlik derinleşir. Biz de Ayasofya Camii’ndeki malum yönetim zafiyetinden mütevellit yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunduk. Teşekkür edenlere, yürekten destekleyenlere biz de teşekkür ediyoruz. Bizi alaya alan; yobaz, gerici, bağnaz, cahil, Arapçı, İslamcı diye yaftalayan dinsizlere de Osmanlı şamarını ansiklopedilerden araştırmalarını tavsiye ediyoruz.
Yaptığımız suç duyurusu Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çığır açacak pek mühim bir girişimdir. Çünkü şikayetimizde sözde Müze yönetiminin aymazlığını delilleriyle tarif ederken Ayasofya Camii’ni sözüm ona müze yapan Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin de uydurma olduğunu, hukuki tabiriyle resmi evrakta fikri sahtekârlık yapıldığını yine delilleriyle birlikte ortaya koyduk. Delillerimize inanılmazsa kriminal inceleme yapılmasını ve işin aslının tarihçi Yusuf Halaçoğlu gibi uzmanlara sorulmasını istedik.  Çok ama çok önemli olan bu beyan ve iddialarımız öylesine gürültü koparıcı, gündemi değiştirici ve dalalet perdesini yırtıp hakikat perdesini açıcıdır ki birçok medya organı şikayetimizi detaylı şekilde haber yaptıkları hâlde bu hayati konuya girmeye çekindiler. 
Biz, şikayet konusu yapmaya, konuyu adli makamlara taşımaya korkmadık; ama bazıları haber yapmaya bile korktu. Konu din, iman olunca mangalda kül bırakmayan onca cemaat, tarikat, hacı hoca ya da muhafazakâr Müslüman; konu harekete geçmek olunca suspus oldular. Din-iman meseleleri dini-imanı sadece siyasi propaganda malzemesi gören bazılarının sandığı gibi haybeden meseleler değildir. Bu işler ciddidir! Dünya tarihindeki savaşların hemen hemen hepsi din-iman mücadelesi yüzünden çıkmıştır. Ve en önemlisi de İslam dininde “cihad” diye bir realite vardır. Biz, Allah’ın cihad emrine uyarak adli girişimde bulunduk. Zira elimizden daha fazlası da gelmez! Bâhusus cihaddan kaçan tatlı su Müslümanlarına buradan teessüflerimizi gönderiyorum.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR