Salih Cenap Baydar

Salih Cenap Baydar

Bu Haliyle Bu Binada Oturamayız

Bu Haliyle Bu Binada Oturamayız

 

 

Laz müteahhitlerin sevdiği gibi sürekli kaçak kat çıkılan bir bina tasavvur edelim. Binada oturuyoruz ama binanın her tarafından garip sesler geliyor. Bir inceletiyoruz ki inşaatta deniz kumu kullanmışlar, yeterli demir yok, beton kalitesiz, su tesisatı paslanmış, musluktan akan sular hastalık taşıyor, elektrik tesisatı her an kısa devre yapıp yangın çıkartabilir.

 

Aklımıza derhal iki soru geliyor:

 

1.Bu bina ıslah olur mu?

2.Bu binayı yıksak, sağlam olduğuna emin olduğumuz temelleri üzerine daha iyisini yapabilir miyiz?

 

Şurası açık ki bir şeyler yapmazsak bina kendiliğinden yıkılıp gitmek üzere. Gerçi şu anki standartlarından rahatsız olmayan ev sakinleri yıkıntılar arasında da yaşamayı sürdürebilir ama yıkılan evde yaşamayı kabul etmeyip evi terk edecek olanlar da az değil.

 

Bahsettiğim “bina”, İslam'ı bugünkü kavrayışımız ve yaşayışımızdır.

 

Kimse kendini kandırmasın. Acı gerçekle yüzleşelim: bu bina yıkılmak üzeredir!

 

21. asırdaki İslam kavrayışımız ne adalet üretiyor, ne iyilik, ne refah ne de estetik.

 

Binaya her asırda eklenmiş “kaçak katlar” ve “kaçak tesisatlar” artık mütemadiyen hastalık üretiyor.

 

Binanın tabanından gelen tertemiz su, üst katlarda yaşayan bizlere ulaşıncaya kadar kirleniyor.

 

2000'li yılların “sakinlerine” bakıyorsunuz o mikroplu suları içe içe hastalanmışlar.

 

Bir tarafta IŞİD'çılar ellerinde kanlı kılıçlarla kafa kesiyor.

 

Öbür yanda taliban sakalsız dolaşmayı yasaklıyor, 2000 senelik heykelleri havaya uçuruyor.

 

Bir kısım tarikatler saçma sapan şarkılarla danslara kendilerinden geçmeyi dindarlık sanıyor.

 

Diğer bir kısmı bir takım biçare adamları, kerameti kendinden menkul şeyhleri tanrı edinip tapıyor.

 

Bir takım namussuzlar dini bir geçim kapısı yapmış, din satarak kitlelerin iliğini sömürüyorlar.

 

Beri tarafta ise ahir zaman/mehdi uydurmalarıyla beyni yıkanmış bir grup, haşhaşileri yeniden tarih sahnesine çıkartıyor.

 

Bir şeyler yapmak, bir şeyleri değiştirmek mecburiyetindeyiz.

 

***

 

Bina metaforumuzda temel kazıklarına karşılık gelen temel prensiplerimizi hatırlamamız lazım.

 

İster bu binayı ıslah etmeyi, ister yıkıp yeniden yapmayı seçelim, mesele temel kazıklarına gider dayanır.

 

Binamızın üzerine oturduğu sağlam temelleri (prensipleri) kemiren batınilik/hurufilik kurtçukları ya da sulandırarak zayıflatan sufi inhirafları gibi ne varsa kurtulmamız gerekir.

 

Daha somutlaştıralım.

 

Bizim prensiplerimiz bellidir. Hemen birkaç tanesini hatırlatalım:

 

Allah'tan başka tanrı tanımamak, hocalarımızı, liderlerimizi, cemaatlerimizi, kitaplarımızı, emellerimizi ya da parayı tanrı edinmemek.

 

Doğru söylemek, sözünde durmak, yalancı şahitlik ya da hile yapmamak, kimselere iftira etmemek, kimseyi ne amaçla olursa olsun aldatmamak.

 

Akrabaya, muhtaca, mazluma yardım etmek.

 

Haramı helal, helali haram saymamak.

 

Çalmamak, çaldırmamak, rüşvet vermemek, rüşvet almamak.

 

Adil olmak, kul hakkı yememek, ne uğruna olursa olsun kimseye haksızlık yapmamak.

 

Emaneti (velev ki Müslüman olmasa bile) ehline vermek.

 

***

Temel prensipler zaman ve şartlara göre değişmez.

 

Yalan her zaman ve her halde yalandır.

 

Kul hakkının yenebileceği hiçbir özel şart olamaz.

 

Bugün kim bir takım sebepler, gerekçeler uydurarak temel prensiplerin etrafını dolanıyorsa bu dinin düşmanı bellenmelidir. İsterse bunu din adına yaptığını iddia ediyor olsun.

 

Bugün kim “mânâ âlemi” dediği bir paralel evrenden haberler getirdiğini, Allah ile peygamber ile görüştüğünü, mesajlar aldığını söylüyorsa ya akıl hastasıdır ya yalan söylüyordur.

 

Bu tür hezeyanlara zemin hazırlayan tüm literatür hızlıca elden geçirilmeli, “prensiplerle” çelişen ne varsa kangren olmuş uzuv misali kesilip atılmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR