Vahit Aldı

Vahit Aldı

Dil değişimi ve dilin bozulması

Dil değişimi ve dilin bozulması

Daha önce ulusal bir dilin oluşumunda, dilin ait olduğu ulusun ve o ulusun tarihinin dikkate alınması gerektiğini, her tarihsel serüvenin dile katkı sağladığını belirtmiştik. Ayrıca bir dilin başka dillerden kelime sentezleyebileceğini belirtmiştik. Bu düşünceden sonra devam edelim. Kültürler arasında sürtüşme ve kültürel temas gereklidir. Bunu engellemek kesinlikle mümkün değildir. Bu temaslarda sadece kültürler değil, diller de değiş tokuş edilir. Dolayısıyla bu kültürel 'alışverişte' kültür zenginleştikçe dil de zenginleşir. Ancak, dil alışverişlerinde yapılan dil alışverişleri, daha önce de belirtildiği gibi, dilin kurallarına, estetiğine ve fonetiğine göre 'millileştirilmelidir'. Türk halkları tarih boyunca birçok ülkeyle ve dolayısıyla birçok dille temasa geçmiştir. Bu süre zarfında, her zaman olduğu gibi, bu ülkelerden diller almış ve vermiştir. Ancak bu etkileşim zaman zaman 'ulusal dile yabancılaşma' gibi bir tehlike yaratmıştır. Böyle durumlarda ülkemizin yetiştirdiği dehalar ve bilim adamları Türk dilini savunmak için eserler vermişler, anıtlar dikmişlerdir. Bilge Kağan Çin dili ve kültürüne karşı Orkun Anıtı'nı dikerek Türk dilini savunmuş, Kaşgarlı Mahmut Arap diline karşı Divanu Lugati Türk'ü yazmış, Ali Şir Nevai Fars diline karşı Muhakemet ül Lugatein'i yazarak Türk dilinin başka dillerin egemenliği altında kaybolmasını önlemiştir.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türkçe'ye çok sayıda yabancı sözcük girdiği gibi, hatırı sayılır miktarda eşanlamlı sözcük de girmiştir. Türkçe, yabancı değiştiriciler, edatlar ve birleşik sözcüklerle bozulmuştur. 19. yüzyılın sonunda Türk edebiyatını etkileyen, daha doğrusu körükleyen üç düşünce akımı vardı: Batıcılık, Türkçülük ve İslamcılık. Genel olarak ırk ve kavim kavramlarına dayalı milli bir edebiyat fikrini ortaya atanlar ve savunanlar Batıcılar, ırk ve kavim kavramlarına dayalı milli bir edebiyat fikrini ortaya atanlar ve savunanlar Türkçüler, eski edebiyatı savunanlar ise İslamcılar ve Osmanlıcılardı. Bu küçük açıklamadan sonra hikâyeye devam edelim. Osmanlı döneminde, dildeki bu bozulmanın bir sonucu olarak, bir grup 'genç kalem'in bu akıntıyı durdurmak için ortaya çıkması elbette doğruydu. Ziya Gökarp, Emel Seyfettin ve Ali Kanip Yöntem'in öncülüğünde, 'Türkçemizin halktan koparılması'na karşı, Arapça ve Farsça terkiplerde bile karşılıkları bulunan çıkışları, Türk dilinde yeni bir silkiniş sayılmalıdır.

Genç Kalemler dergisi olarak tanıttığım Genç Kalemler dergisi etrafında toplanarak Yeni Risan hareketini başlatanlar, 'milli edebiyatı milli diller yaratır' görüşünü ileri sürmüşler ve Türk dilinin sadeleşmesi için şu ilkeleri kabul ve ilan etmişlerdir

1- Arapça veya Farsça gramer kurallarını kullanmamak ve bu kurallara göre üretilen kompozisyonları kaldırmak,

2- Arapça ve Farsça kelimelerin Türkçede söylendiği gibi yazılması,

3- Diğer Türk lehçelerinden kelime almamak,

4- İstanbul diyaloğuna dayalı yeni bir yazı dili oluşturmak,

5- Dil ve edebiyatı Doğu ve Batı taklitçiliğinden kurtarmak.

Türk şair, yazar ve aydınları arasında kısa sürede yayılan bu yeni dil ve milli edebiyat anlayışı, bir edebi hareket haline gelmiş ve bu dönemin hemen hemen bütün şair ve yazarları bu anlayışa dayalı eserler vermiştir.

Yine burada küçük bir açıklama yapmak gerekirse, bu dil alışverişleri ulusal dili yok edecek ve 'yabancı bir dilin kontrolü altına sokacak' kadar ileri gittiğinde buna 'kültür emperyalizmi' denir. Hikayeye devam edelim. Türk dili üç yüzyıldır Batı etkisi altında. İtalyanca, Fransızca, İngilizce, Yunanca ve Almanca kelimeler dilimize girmeye başladı. Spordan teknolojiye, modadan siyasete kadar bu diller yavaş yavaş dilimize nüfuz ediyor. Ne yazık ki bu durum normal ve doğal bir kelime ve terim alışverişi değil, tam tersine 'kültür emperyalizmi' boyutuna ulaştı. Yani hem Batı'dan gelen kelimeler hem de dilin yapısına ilişkin gelişmeler dilimize akmaya devam ediyor. Elbette Türk dili bu gidişata boyun eğmeyecek, yeni bir silkinişle ayağa kalkacaktır. Ancak bu canlanma önce ulusal düzeyde başlamalı, eğitim, medya, sanat ve edebiyat yoluyla halka nüfuz ettirilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR