Güney Asya’da aşırı hava koşullarının etkisi derinleşiyor
Bölge genelinde yağış rejimindeki dengesizlikler felaketlere yol açarken, bilim insanları gelecekte meydana gelecek hava olaylarının daha seyrek görülmesine rağmen daha büyük yıkımlara neden olacağına dikkat çekiyor.
Son dönemde, Endonezya, Sri Lanka, Tayland ve Malezya'da şiddetli yağmurların yol açtığı afetlerde 1400'den fazla kişi öldü, milyonlarca insan yerinden oldu. Bölge ülkeleri, art arda yaşanan afetlerin ardından kayıp yüzlerce kişi için arama kurtarma çalışmalarını sürdürürken, bilanço her geçen gün ağırlaşıyor.
Afet bölgelerinde altyapının büyük zarar görmesi nedeniyle birçok yerleşime ulaşım sağlanamazken, hükümetler acil durum ilan ederek tahliye, gıda ve sağlık desteğini hızlandırmaya çalışıyor. Profesör Heejun Chang, afetlerin tesadüf olmadığını, iklim sistemindeki hızlı değişimin bölgeyi daha kırılgan hale getirdiğini söyledi.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE BÖLGESEL METEOROLOJİK ETKENLER FELAKETLERİ ŞİDDETLENDİRİYOR
Chang, bölgede meydana gelen ölümlere neden olan yağış ve sel olaylarının iklim ve meteorolojik etkenlerle yakından ilişkili olduğunu dile getirdi. İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin, su döngüsünün şiddetlenmesine katkıda bulunduğunu ifade eden Chang, bu durumun sıcak havanın daha fazla su buharı tutmasına neden olduğunu böylece, daha yoğun yağışların görüldüğünü belirtti.
Chang, "Bu aşırı olayların sıklığında önemli bir artış gözlenmese de (hatta bazı bölgelerde azalma olabilir), yoğunlukları birçok bölgede artmıştır. Başka bir deyişle, bir yıl içinde daha az aşırı olay yaşanabilir, ancak meydana geldiklerinde daha yıkıcı olabilirler." diye konuştu. Güneydoğu Asya bölgesinin yılın belli döneminde muson yağışlarına maruz kalmasına değinen Chang, muson davranışının bölgede kaydığını, araştırmaların siklon oluşum yerlerinde kaymalar, hızlı yoğunlaşma ve daha fazla kış ve sezon dışı siklon gözlendiğini gösterdiğini anlattı.
Chang, Güney ve Güneydoğu Asya'da yaşanan son sel ve toprak kayması felaketlerinde, El Nino, La Nina ve Hint Okyanusu ısınması gibi bölgesel iklim olaylarının etkili olmasını da değerlendirdi. Daha sıcak okyanusların tropiklerden kutuplara enerji transferini artırdığını vurgulayan Chang, Hint Okyanusu Dipol (IOD) endeksinin 2025'in ikinci yarısında negatif faza geçmesinin Doğu Hint Okyanusu'nda daha sıcak deniz yüzeyi sıcaklıklarına yol açtığını ve bu durumun tropikal siklon oluşumunu kolaylaştırdığına dikkati çekti.
ALTYAPI VE DOĞAL KORUMA EKSİKLİĞİ RİSKLERİ ARTIRIYOR
Chang, Güney ve Güneydoğu Asya'daki kıyı topluluklarının yüksek nüfus yoğunluğu ve sosyal, kurumsal ve teknolojik altyapı yetersizliği nedeniyle sel ve toprak kaymalarına karşı büyük risk altında bulunmasına neden olarak ise bölgede birçok sistemin geçmiş koşullara göre inşa edilmiş eski altyapılara dayandığını gösterdi. Chang, şunları söyledi:
"Önceki aşırı olaylardan sınırlı sosyal öğrenme ve koordineli hükümet müdahalesinin eksikliği, aşırı yağışların tetiklediği zincirleme tehlikelere karşı riskleri daha da artırmaktadır." Kentleşme, ormansızlaşma ve arazilerin kullanımındaki değişikliklerin yağışlar üzerindeki etkilerini ele alan Chang, sahil kesimlerindeki ormanların şiddetli yağışlara karşı "doğal bir tampon bölge" olduğunu vurguladı.
Chang, bu doğal tampon bölgeler şehirleşmeyle yok edildiği zaman, yağmur sularının gidecek bir su yatağı bulamadığını, bu yüzden sellerin yaşandığını dile getirdi. Şehirlerde asfalt ve beton gibi "su geçirmeyen" yüzeylerin artmasıyla birlikte yağmur sularının daha hızlı hareket ettiğini aktaran Chang, böylece kentlerdeki geniş alanlarda su baskınları yaşandığına işaret etti. Chang, "Ağaçlar kesildiğinde toprak su tutma kapasitesini kaybeder ve bu da heyelan riskini artırır." şeklinde konuştu.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE GÖRE ALTYAPI İYİLEŞTİRİLMELİ
Chang, mevcut afet müdahale sistemlerinde son yıllarda ilerleme kaydedildiğini, böylece bilim insanlarının önceden aşırı yağış olaylarını ve bunun sonucunda ortaya çıkan tehlikeleri tahmin edebildiğini belirtti. Öte yandan bu alanın halen gelişmeye açık olduğunu dile getiren Chang, afet risklerinin zamanında ve şeffaf bir şekilde halka bildirilmesi, afet müdahale ekiplerinin sayısının artırılması ve değişen iklime göre altyapının iyileştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Chang, hükümetlerin afet risklerini azaltmak için yeni altyapı projelerine "doğa temelli çözümler" üretmelerini tavsiye etti. Bu tür stratejilerin hayata geçirilmesi için farklı kamu kurumlarının koordinasyon halinde çalışması gerektiğini aktaran Chang, hükümet yetkilileri, öğretim üyeleri, özel sektör ve vatandaşların birlikte çalışmasının afetlerle mücadele için gerekli olduğunu kaydetti.
Kaynak:

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.