Şule Erciyas

Şule Erciyas

Kanaat sahibi olabilmek

Kanaat sahibi olabilmek

Kelime olarak anlamı verilene razı olmak demektir. Yüce dinimizde kişinin elinde bulununanla yetinmesi Allah'ın kendisi için takdir ettiği dünya nimetlerine razı olması ihtiras ve tamahkarlıktan kaçınarak başkalarının elindeki şeylere göz dikmemesi demektir.

Kanaat en kıymetli dünya nimetlerine sahip olmaktan daha üstün bir zenginliktir, Kanaatkarlık insanı manen yücelten ahlakımızı güzelleştiren üstün bir vasıftır. Kanaat kişiyi maişet ve gelecek endişesinden kurtarır, kalbini sükunete ve huzura kavuşturur insan ne kadar çok mal ve servete sahip olursa olsun eğer kanaat ehli değil ise bir türlü huzur ve mutluluğa erişemez çünkü o nefsinin ihtiraslarını daha çok kazanma hırsını engelleyemediği için elindekilerle yetinmez hep daha çok kazanma daha çok şeylere sahip olma arzusu onun ruhi ve psikolojik yönden dengesinin bozulmasına yol açar bu gibi insanlar sadece kendilerine zarar vermekle kalmazlar en yakın  çevrelerine ve tüm topluma zarar verebilirler. Tamahkar insanlar hayır hasenat yapmak ihtiyaç sahiplerini görüp gözetmek gibi kendileri için ahiret sermayesi olacak iyiliklerden de mahrum kalırlar, çünkü onlar mal ve servetlerinin azalacağından endişe ederek hayır için harcamada cimrilik ederler. Halbuki her canlının rızkı Allah'a aittir ayetinin sırrına erebilseler geçim konusundaki tüm endişelerden sıyrılıp hem de bu dünyada huzura kavuşacaklar hemde yapacakları hayırlarla aihret mutluluğunu elde edeceklerdir. Zira Cenabı Hak bu ve benzeri ayetlerde dünyaya imtihan için gönderdiği insanın rızkını üstlendiğini beyan etmiş onlardan rızık endişesine kapılmadan yaratılış gayelerine uygun davranmalarını emretmiştir. Yüce Rabbimizin bu lütfu karşısında Allah'a tam bir güven içinde olanlar ise her daim kanaat ederler ve geçim endişesine düşmezler.

Müminler şunu iyi bilirler ki asıl zenginlik çok mal ve servete sahip olmakla değil kanaatkarlık ile mümkündür. Hz Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde bu hakikati şöyle ifade buyurmuştur, Gerçek zenginlik mal çokluğu değil gönül tokluğudur. Lokman hekim de kanaatkarlığın insana mutluluğun kapısını açtığını şu sözlerle ifade etmiştir, Yavrucum aç gözlülükten sakın takdire rıza göster Allah tarafından sana verilene kanaat et hayatın güzelleşsin gönlün şuurla dolsun ve hayattan zevk alasın. Kuranı Kerim de dünya hayatının geçici bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğu gerçek hayatın ahiret yurdu olduğu vurgulanmıştır. İnsanlar nefsin şiddetle arzuladığı dünyanın süs ve cazibesine aldanarak ahireti unutmamaları konusunda uyarılmıştır. Buna göre olgun bir mümin asıl hayatın ahiret yurdu olduğunu bilir ve dünya malına karşı aşırı düşkün olmaz. O ihtiyaç miktarı dünya malına karşı aşırı düşkün olmaz o ihtiyaç miktarı dünya malına sahip olduktan sonra daha fazlası için aç gözlülük yapmaz.

Gönlü bir kanaat hazinesi haline gelen mümin daha fazla mal kazanmak için ne başkalarına el açar ne de gayri meşru yollara başvurur. Müminler geçici dünya hayatına gereğinden fazla değer vermemeli Allah'ın bizlere vermiş olduğu nimetlere her daim şükretmeli hayatımızı bu yönde idame ettirmeliyiz. Müminler olarak Allah'tan başka kimseye el açmamalı sadece ve sadece Allah'tan yardım istemeliyiz, her başımız sıkıştığında Rabbimize sığınmalıyız. Rabbimize her daim şükür ve niyaz da bulunalım. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR