Hakan Şahin

Hakan Şahin

Medeniyet dediğin

Medeniyet dediğin

Arapların medeniyete kavuşması İslamiyet sayesinde olmuştur. İslamiyet’ten önce ne Arap coğrafyası ne de batı toplulukları medeniyetten çok uzak bir yaşam sürmekte idiler. İslamiyet’ten evvel Arabistan bir çöldü. Orada yaşayan insanlar da yarı vahşi bedevilerdi. Putperest idiler ve çeşitli putlara taparlardı. Oldukça ilkel bir hayat sürmekteydiler. 
İşte böyle aciz, zavallı, yarı vahşi olan bir kavim, onlara rehberlik eden Muhammed Aleyhisselam sayesinde birdenbire değişmiş ve tam bir medeniyete kavuşmuştur. Olağanüstü bir gayret ile 30 sene içinde kudretli bir İslam devleti meydana gelmiştir.  İlimde, fende ve medeniyette son derece ilerlemişlerdir. O zamana kadar bilinmeyen birçok keşifler bu dönemde yapılmıştır. Araplar her alanda altın çağını yaşamışlardır. Bu gelişmeler batılıların da ilgisini çekmiş ve birçok yeniliği buradan öğrenmişler, birçok kaynağa buradan ulaşmışlardır. İslam ile birlikte ilim o kadar ilerledi ki dünyanın her yerinden, değişik dinlerden kişiler gelerek islam coğrafyalarında fen ve tıp eğitimleri alıyorlardı. 
Dünyanın medeniyete kavuşması İslamiyet sayesinde olmuştur. İslamiyet etkisinden önceki Avrupa’dan bahseden Avrupa’nın Manevi İnkişafı isimli eserde şöyle demektedir: “O zamanki Avrupalılar, tamamen barbardı. Hristiyanlık onları barbarlıktan kurtaramamıştı. Hristiyan dininin başaramadığını, İslam dini başardı. İspanya’ya gelen Araplar, evvela onlara yıkanmasını öğrettiler. Sonra, onların üzerindeki parça parça olmuş, bitlenmiş hayvan postlarını çıkararak, temiz, güzel elbiseler giydirdiler. Evler, konaklar, saraylar yaptılar. Onları okuttular. Üniversiteler kurdular. Hristiyan tarihçiler, İslam’a karşı olan kinlerinden ötürü, bu hakikati gizlemeye çalışmakta, Avrupa’nın medeniyette Müslümanlara ne kadar borçlu olduğunu bir türlü itiraf edememektedirler.”
Mahatma Gandhi, İslam dinini ve Kur’an-ı Kerimi dikkatle incelemiş ve Müslümanlığa hayran olmuştur. Bu hususta şöyle demektedir: “Batı, korkunç bir karanlık içindeyken, Doğuda parlayan göz kamaştırıcı İslam yıldızı, azap çeken dünyaya ışık, barış ve rahatlık vermiştir. Ben şu kanaate vardım ki, İslamiyet’in süratle yayılması, kılıç sebebiyle olmamıştır. Aksine, her şeyden önce sadeliği, mantıki olması ve Peygamberinin büyük alçak gönüllülüğü, sözünü daima tutması, yakınlarına ve Müslüman olan herkese karşı sonsuz sadakati sebebiyle İslam dini birçok insanlar tarafından seve seve kabul edilmiştir. Müslümanlık, ruhbanlığı ortadan kaldırmıştır. İslamiyet, başından beri sosyal adaleti emreden bir dindir. Hristiyanlığın birçok eksikleri olduğu için, türlü reformlar yapılmak zorunda kalındığı halde, Müslümanlığın ise ilk günündeki şeklinden, hiçbir şey değiştirilmemiştir.”
İslamda terör yoktur.  Müslümanlar medeni insanlardır. Kur’an, terörü lanetlemiş, anarşiyi ve fitneyi en dehşetli bir olay olarak nitelemiştir. Bugüne kadar hiç ‘Hristiyan terörü’, ‘Yahudi terörü’, ‘Budist terörü’, şayet kişi herhangi bir inanca mensup değilse ‘Ateist terörü’ diye bir şey işittiniz mi?” Ancak batılı ülkeler sürekli ‘islami terör örgütü’ ibaresini kullanıyor. Çünkü terör yapan örgütler islam dininin arkasına saklanıyor. Cihat gibi önemli değerleri kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak insanları katlediyorlar.
İşin aslına baktığımızda islamı kullanan bu terör örgütlerinin arkasında bazı devletlerin olduğunu görebiliyoruz. El-Kaide, esasında Rusları mağlubiyete uğratması amacıyla CIA’in yardımlarıyla toplanan ve eğitilen binlerce mücahidin meydana getirdiği bir örgüttü. IŞİD’in kurucu kadrolarına bakınca da vaktiyle Amerika’nın Saddam’ı devirmek için satın aldığı Iraklı generaller ile karşılaşıyoruz. 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR