Ali İLKBAHAR

Ali İLKBAHAR

Söz milletin

Söz milletin

Topacımız vardı, ucu sivri yukarıya doğru genişleyen, kendi yaptığımız. Sopanın ucuna ipi bağlar ipi de topaca sarar yere attı mı topaç dönerdi. İlk hızını kazanan topaca elimizdeki sopanın ucundaki ipi vurdukça dönerdi.

İlkbaharda başlar sonbahara kadar ağaç dallarından düdük yapardık. Ya rekabet eder, seninkinden benimki daha iyi öter gibi. Ya da birbirimize yardım eder, o çalar ben dinler ben çalar o dinlerdi.

Saklambaç oynar kan ter içinde kalır akşam olduğu halde doymazdık. Akşamdan oyun bahane arkadaşlarımı özlerdim.

Yazın camiye kursa giderdik. Elifle başlayan bir kitabımız vardı. Camiye giderken gelirken, camide okurken arkadaşlarım artardı. Doruk noktası Kuran-ı Kerim’e geçmekti. Geçtiğimizde babamın gözlerinin içi gülerdi. Yiğitti ama merhametliydi. Fakirdi ama cömertti.

İlkokula başladım. Mahalleye ilaveten okuldan da arkadaşlarım oldu. Hileyi bilmezdik, birbirimizi görmeyince duramaz ama çok sevdiğimizi anlatamazdık. Ama özler, kollar, paylaşırdık.

Dedelerimiz ebelerimiz öldü mü kendi ölümüz gibi o da bizimkine kendi gibi üzülür birbirimize destek olurduk.

Top oynardık kuralları tam bilmezdik kimin koyduğu olursa bilip bilmediğine bakmadan düzeltir oynamaya devam ederdik. Büyük takımların maçlarını konuşur oyundan çok herkes kendi takımının üstünlüğünü kabul ettirmeye çalışırdı. Ufak naylon toptan ilerideki yıllarda büyük topumuz olmaya başladı. Nefes nefese, terli terli oynadığımız maçı saatlerce konuşurduk.

Bu yıllar ileride unutmadığımız zaman zaman sohbetlerde arkadaşlarımla hatıraları anlatırdım. Başka mahalleye taşınan olsa bile birbirimizi arardık. Birbirimize her gün bir sürü şey anlatır en çok da ezberlediğimiz duaları kontrol ederdik. En çok da camiye gittiğimizde bu çocukları niye camiye alıyorsun diye ihtiyarlar bizim için hocaya kızarlardı. Hoca her şeye rağmen bizi savunurdu. Hocamız bizi bir gün topluca Hacıbayram’a götürdü. Ulus Meydanındaki heykelin yanında oturduk hepimize simit aldı. O kadar lezzetli geldi ki daha sonra aldığım simitlerde o tadı bulamadım. Arkadaşlarımla biraraya ne zaman gelsek o günü yad ederiz.

Biraz daha büyüdüğümüzde orta birde mahalle çeşmesinin yanındaki bakkalın önündeki alanda bayanlar ağırlıklı toplanmışlar ortada Hayat mecmuası… Adnan Menderes’in asıldığı anlarla ilgili vasiyeti okunuyor. Bir teyzemiz vardı çok sevilen herkes de severdi. Okuyor okuyor altı yedi sayfa resim ve yazıları okuyor ağlayarak anlatıyordu. Ona uyanlar gözleri dalan bu da olur mu gibi konuşanlar vardı. Komşumuz Ali amca noldu Hatce bacının babası mı ölmüş Allah rahmet eylesin dedi. Hayır o değil başbakanımız Adnan Menderes’in asıldığını görmüş onun resimleri dedi. O da üzüntüsünü ifade ederek bir şeyler söyledi.

Gönüllere girmiş Menderes’in idamını hazmedemiyorlar. Oradakilerin hepsinin yakını asılmış gibi ağlayan, gözleri dolan, kendi kendine söylenenler. Biz de ufak olmamıza rağmen yeni olmuş gibi hatırlıyorum.

Halk kahramanlarını yıllar geçse de unutmuyor. Asanları yıllar sonra bile affetmiyor.

‘Yeter söz milletin’

Adnan Menderes

Dünya aziz milletimin acısını paylaşarak taziyede bulunmuştur. Milletimiz bir olmuş zor günde millet- devlet kaynaşması ile bu zorluğu da başaracaktır.

Allah yar ve yardımcımız olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR