Tasavvufun hedefi: Kur’an ve Sünnet rehberliğinde manevi olgunluk
Günümüzün yoğun hayat temposunda kalıcı bir iç huzur arayan bireylerin dikkatini çeken tasavvuf, İslam’ın özüne yönelmeyi esas alan bir terbiyeyi merkeze alarak insanı manevi olgunluğa ulaştırmayı amaçlıyor.
Modern yaşamın hız, karmaşa ve bilgi yükü altında derin bir sükûnet arayışı büyürken, İslam düşüncesinin köklü bir geleneği olan tasavvuf, yüzyıllardır sunduğu manevi eğitimle yeniden ilgi odağı haline geliyor. Tasavvuf, dinî hayatın dışında ayrı bir yapı olarak değil, Kur’an ve Sünnet kaynaklı bir iç yolculuğun yöntemi olarak tanımlanıyor. Sûfîlere göre amelleri düzenleyen şeriatla kalbi olgunlaştıran tasavvuf birbirinden ayrılmaz iki unsur olarak görülüyor. Manevi eğitimde esas hedef; takva, ihsan, ihlâs ve nefsin arındırılması gibi ilkelere hayat içinde yer açmak, kişinin benlik eksenli tutumlarını disipline ederek kalpte derin bir berraklık oluşturmak şeklinde ifade ediliyor.
TASAVVUF KURAN VE SÜNNET İLE KEMALE ERMEK
Günümüz insanı hızın, gürültünün ve bilgi karmaşasının içinde derin bir iç huzur arayışı yaşıyor. Bu arayış, kimi zaman modern psikolojiyle, kimi zaman kişisel gelişim öğretileriyle doldurulmaya çalışılıyor. Oysa bizim medeniyetimizin kökünde, yüzyıllardır gönüllere ışık olan bir yol var, Tasavvuf. Ve tasavvuf, ne mistik bir kaçış ne de hayattan uzak bir inziva arayışı, Asıl gayesi, insanı Kur’an ve Sünnet ışığında kemale erdirmektir. Bugün tasavvufu anlamak için önce şu temel gerçeği kavramak gerekiyor: Tasavvuf, İslam’ın dışında bir yol değil; İslam’ın özüne yönelme çabasıdır. Bu yüzden bütün büyük sûfîler, yolun özünü tek bir cümlede özetler, Bizim yolumuz Kur’an ve Sünnet üzerine kuruludur. Tasavvufun kemal anlayışı, dıştan içe doğru bir yolculuktur. Tasavvufun kemal anlayışı, dıştan içe doğru bir yolculuktur. Ameller şeriatla düzenlenir, kalp ise tasavvufun terbiyesiyle incelir. Yani ibadetin şekli Kuran’dan ve Sünnet’ten geliyorsa, bu ibadetin ruhu tasavvufta derinleşir. Sûfîler bu yüzden şeriat olmadan tarikat olmaz tarikat olmadan hakikat bilinmez derler. Kur’an, kemale ermenin açık reçetesini verir, Takva, sabır, ihsan, ihlâs ve nefsi arındırma. Sûfîler bu reçeteyi bir eğitim disiplinine dönüştürür. Amaç, Allah’ın kulundan istediği ahlâkı hayata yerleştirmek, benlik iddialarını terbiye etmek ve kalbi manevi bir berraklığa ulaştırmaktır. Kemal, çokça bilgi sahibi olmak değil, kalbin gereksiz yüklerden arınması, yani insanın kendisiyle barışmasıdır.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.