Celâlettin Yünel

Celâlettin Yünel

Yazmazsam Olmaz

Yazmazsam Olmaz

Türkiye’de şu an esnafın başı gizlenen ve kulaktan kulağa dolaşan “ekonomik krizle” meşgul durumdadır. Bu kriz herkesten ve her yerde gizlenerek Türkiye’nin her noktasında hissedilmesine rağmen hala yetkililer bu konu hakkında detaylı bir açıklama yapmamakta ve yapılan çalışmalarda ülkenin durumunun güllük gülistanlık olduğu izlenimi verilmektedir.

Esnaf her geçen gün kasasına -1 eklerken vatandaş da artık sosyal hayattan beklentisini koparıp sadece verilen gündemle haşir neşir olmak zoruna gelmiştir. Televizyonlarda takip edilen programları incelediğimiz de şu anda reyting rekorları kıranlar Türkiye gündeminin yakınından dahi geçmeyen eğlence programlardır. Çünkü gerçekleri unutmamızı sağlayarak ve görmezden gelmemiz istendiği için topluma narkoz etkisi yapan bu programlar revaçtadır.

Her televizyon programında “söylemezsem olmaz”, “duymayan kalmasın”, “kim kime ne demiş” gibi toplumu dedikodu kazanı içine çekerek gerçeklerden uzak sadece magazinsel olayların masaya yatırıldığı programlar vardır. Televizyonu açtığınızda size bilgi veren ya da gerçekleri açıklayan bir televizyon programı bulmaz çok zor. O yüzden televizyonu sadece devlet büyüklerinin yapmış olduğu açıklamaları takip etmek için açıyor ve kapatıyorum.  Onlar da malumunuz…

ESNAF CEBİNE GİRENE BAKAR

Geçtiğimiz günlerde bir taksici abiyle yaptığım muhabbette bu gizlenen ekonomik krizi kendileri çok güzel tarif ederek bana, “Ben esnafım! Yevmiyeme bakarım. Markete girdiğim zaman 100 lira karşılığında aldıklarım benim ekonomimdir. Ben iki yıl önce 100 liraya evimin gıda ihtiyacını karşılarken şimdi kahvaltılık malzemeleri zor alıyorum ama hiç kimse söylemiyor bu krizi bize. Devletimiz bir şeyler yapıyor ama biz cebimize girene baktığımız da görüyoruz ki yapılanlar bizim cebimizi maalesef doldurmuyor.

***

Gerçekten her vatandaş da markete gittiğinde bu durumla karşı karşıyadır. Eskiden daha fazla mı zengindik? “–Hayır” ama inanın bu kadar da sıkıntıda değildik. Halimize şükrediyoruz fakat bu krizin faturasını da yine biz ödüyoruz. Hem de hiç kimse bundan haber vermiyor. Her yerde zamlar havada uçuyor. Kepçe ile gelen zamlara karşı çay kaşığının ucuyla zam alıyor ve halimize şükrediyoruz. Ama bize gerçeklerin söylenmesini ve saklanmamasını istiyoruz. Şu anda Türkiye’de mega projeler hayat buluyor fakat vatandaşın cebinde de mega bir çöküş var.

***

YA REFERANDUMDAN SONRA..

Referandumun sonucu bence %70’lere yakın bir oyla “EVET” olacak. Ekonomik krizde olsa esnaf kan da ağlasa bu sonuç çıkacak. Ama asıl sorun referandumdan sonrasıdır.
*
Şimdi şu anda yaşadığımız Euro ve dolar sarmaşığı yükselmeye devam edecek mi?

*

Ekonomik krizden kurtulmamız sağlanacak mı?

*

Yiğit Bulut’un geçtiğimiz gün kaleme aldığı, “Yeni Sistem, ekonomimizi “en noktasına” taşıyacak…” mı?

*

Sevgili dostlarım, korkmayın!” diyerek telkinler verdiğin köşe yazısında “Rahat olun ama gevşemeyin! Bir daha asla o kara günler, ekonomik-finansal manipülasyonlarla SİYASİ SONUÇLARIN elde edildiği denklemler geri gelmeyecek... Kurdukları KARA DÜZEN ayağa kalkamayacak şekilde yıkıldı ve bu ülkenin gerçek sahiplerinin ürettiği, ürettiğinden hakkını aldığı yeni bir DENKLEM ve DÜZEN kuruluyor...” acaba gerçekten kurulacak mı?

Zorluklar yok mu? VAR! Var ama “en zor olan” geride kaldı...Bugün yine “en ağır finansal saldırı altındayız” ama BU SON TEPEYİ DE AŞACAĞIZ !”

Sonuç: Türkiye’nin “şımarık çocukları” sanıyorlar ki; BU DÜZEN böyle gider ve SİYASİ FIRTINALAR KOPARARAK “havadan sudan FAİZ, komisyon...vs... adı altında trilyon dolarlar yine ceplerine iner... Bu yapı değişiyor, değişecek ve bölge ülkelerine de servis verebilen ve YENİ BİR SİYASAL SİSTEM-“yeni bir finansal düzen” oluşuyor, oluşacak...” mı? sorusunu sormadan edemiyorum. Çünkü bu finansal sıkıntı Türkiye’yi çöküşe götürmese de her gün bir esnafı kurban olarak seçiyor. Bu yüzden elimizi daha hızlı tutarak ekonomimizin düzelmesini sağlamalıyız.

***

SAHTE DİPLOMAYLA 20 YIL!

Şahsen ben FEN-EDEBİYAT Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunu ve Pedagojik Formasyon sahibi olan bir öğretmen adayı olmama rağmen öğretmenlik mesleğini (önümüze dizilen tonlarca engel potalarını aşmak için uğraşmadığımdan dolayı) icra edemezken 20 yıl boyunca sahte diplomayla öğrencilere ders verip maaş alan bir öğretmenin ne büyük felaketleri ortaya çıkardığını tahmin edince dehşete kapıldım… Konya’daki inceleme sırasında, 20 yıl öğretmenlik ve 1 yıl müdür yardımcılığı yapan Hülya Ö.’nün üniversite mezunu olmadığı FETÖ soruşturmasıyla ortaya çıkması tüylerimi diken diken etti.

***

“Hülya Ö., 1996’da Nevşehir’de göreve başladı. Çeşitli illerde öğretmenlik yaptıktan sonra 2004’te Konya’ya atandı. Selçuklu İlçesi Adil Karaağaç Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde endüstriyel otomasyon bölümü öğretmeni olan Hülya Ö., son 1 yılda aynı okulda müdür yardımcısı olarak görev yapmaya başladı ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tüm kamu kurum ve kuruluşlarında görevli personel hakkında inceleme başlatıldı. Konya’daki inceleme sırasında tesadüfen Hülya Ö.’nün üniversite mezunu olmadığı ve diplomasının da sahte olduğu belirlendi. Milli Eğitim Bakanlığı, hemen harekete geçerek sahte öğretmenin görevine son verdi ve savcılığa suç duyurusunda bulundu. Şikâyet dilekçesinde, Hülya Ö.’nün 20 yıl boyunca aldığı maaşın iadesi ile birlikte evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediği gerekçesiyle cezalandırılması istendi.”

***

Soru 1: HÜLYA Ö.’nün görev yaptığı yerlerde bulunan MEB il ve ilçe müdürlükleri mercek altına alınarak bu kişi hakkında evraklara imza atan kişilerin de görevlerini aksatma suçlarından yargılanmaları gerekmez mi?

Soru 2: Bu kişiyi bir ilden başka bir ile atayan sistemin başındaki kişiler de sorumlu değil mi?

Soru 3: Biz gençleri bu sahtekârlara emanet ederken acaba bu yanlışların sorumlusu sadece sahtekârlık yapan kişi mi? Bunları denetleyen müfettişlerin suçu yok mu?

Soru 4: Bu kişinin yıllarca aldığı maaşları geri alabilirsiniz ya geçmişimizi nasıl kurtaracaksınız?

Soru 5: Hiç mi……? Soru sorarken bile aklım tahammül edemiyor ve artık bu sorularında devamını getirmek istemiyorum…Bu soruların cevaplarını dahi almak beni tedirgin ederken bu iş de parmağı olanların nasıl geceleri rahat uyuduğunu düşünmek bile istemiyorum…Vesselam… 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR