Serhan Yetkinşekerci

Serhan Yetkinşekerci

Erol Olçok’suz Nasıl Olacak?

Erol Olçok’suz Nasıl Olacak?

Kolombiya’da 52 yıllık savaşın ardından barış sağlandı.
Devlet ile (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) FARC adlı terör örgütü arasında bundan iki ay evvel imzalar atıldı.
Pek çok kanalda ve gazetede bu haberi görmüştük.
Bu örgüt ilk başta toprak reformu istiyordu.
Daha sonra uyuşturucu kaçakçılığı, adam kaçırma ve haraç kesme gibi işlere giriştiler.
5 milyon kişi yaşadığı şehri, köyü, kasabayı terk etti.
52 yılda tam 260 bin kişi hayatını kaybetti…
Kan oluk oluk akıyordu.
TEHDİT YERİNE İKNA
Peki, barış nasıl sağlandı? Bu sorunun cevabına ilişkin pek bir şey göremedik haberlerde. Dile kolay, 52 yıl ve hayatını kaybeden 260 bin kişi! 
Postmodern dünyanın farkına varıp postmodern bir yöntemle çözmüşler.
Kolombiya hükümeti baktı ki 52 yıldır uygulanan tüm yöntemler sonuç vermiyor, PR’cıların yani halkla ilişkiler uzmanlarının kapısını çalmış. ‘‘Demişler ki biz bu sorunu çözemiyoruz. Askeri stratejimiz var, politik stratejimiz var ama iletişim stratejimiz yok. Eğer siz insanları ürün satın almaya ikna edebiliyorsanız, militanları da ormandan çıkmaları için ikna edebilirsiniz. Barışa ikna edebilirsiniz.’’
‘Tehdit’ yerine ‘ikna’yı seçmişler.
Jose Miguel Sokoloff, Latin Amerika’nın en iyi reklamcısı… 52 yıldır akan kanın şahitleri olarak büyümüş milyonlarca Kolombiyalıdan biri. Örgüte katılımı ve bitirip, mevcut militanların da evlerine dönmelerini sağlamak için kolları sıvamış:
Ordu ve hükümetle sıkı bir koordinasyon halinde çalışan bu PR’cılar, örgütün tabanını eve dönmeye ikna etmek amacıyla ‘Noel Ağacı Operasyonu’na imza atmışlar.
Olay şu: Askerler ormana operasyona giderken yanlarında noel ağacı süslemede kullanılan, yanıp sönen fosforlu lambalar götürüyor ve devasa ağaçları bu lambalarla süslüyorlar. Kocaman bir de pankart asıp şu sözleri nakşediyorlar, ‘’Noel’de sen de evine dönebilirsin.’’
Sadece o noel sabahı 331 militan evlerine dönüyor…
24 BİN MİLİTAN SİLAH BIRAKIYOR
Tabi bunu bir anda yapmamışlar. Yavaş yavaş atmışlar adımlarını.
Bir sonraki aşamada nehirlere 6 bin adet camdan top bırakmışlar. Topların içinde vatandaşların kaleme aldığı notlar, oyuncaklar, sakızlar, kolyeler kısacası ne ararsanız var…
Helikopterlerden dünyaca ünlü futbolcuların imzaladığı futbol topları atılıyor kamplara…
Bir başka yöntem: Örgüt militanlarının annelerinin resmini ağaçlara asıyorlar. Onun da altında bir not var. Annelerin kendi ağzından evlatlarına eve dön çağrısı…
4 yılda tam 24 bin militan silah bırakıp evine dönüyor.
Yani örgütün üçte biri! 
Ancak bu yöntem, örgütün tabanına hitap ediyor. Yönetim kadrosunda tık yok.
Ona da çare buluyorlar.
FARC’tan ayrılan eski komutanları, liderleri bir helikoptere bindirip, kampların  üzerinde uçuruyorlar. Adamların elinde mikrofon, helikopterlerde ise kocaman bir hoparlör… Örgütten ayrıldıktan sonra hayatlarının nasıl değiştiğini anlatıyorlar.
SON DARBE
Velhasıl barış görüşmeleri başlıyor. Asıl çözülme de o anda başlıyor. Tekrar anneler devreye giriyor. Kampanya tam gaz, slogan ise, ‘’Gerilla olmadan önce çocuğumdun, evine dön ve yine çocuğum ol.’’
Sonuç: Kolombiyalılar kazanıyor, 52 yıllık terör bitiyor…
BİR SİYASAL İLETİŞİM USTASI…
Bunu paylaşmamın sebebi, ‘’Biz de böyle yapalım’’ demek değildir. Bizim ülkemizin, toplumumuzun ve coğrafyamızın dinamikleri bambaşka. 
Ancak ikna kabiliyetinin ne kadar önemli olduğunu görmek için güçlü bir örnek olarak önümüzde duruyor. Tüm bu kampanyalar ve aslında burada söz konusu olan siyasal iletişim başarısı bana Erol Olçok’u hatırlattı.
AK Parti, ilk kez Erol Olçok’suz bir kampanya hazırlıyor. Meseleyi AK Parti ile sınırlamadan, siyasal iletişim dünyamızın O’nun eksikliğini hissedeceğini söylesek yeridir. 
Gerçek bir siyasal iletişim ustasıydı…
Kampanyada bütünlüğün, sürekliliğin  ve yerelliğin önemini zihinlerimize kazıyan bir usta…
AK Partinin bugüne kadar girdiği tüm seçimlerin kampanyası O’na emanetti. Başarıları seçim kampanyaları ile sınırlı değildi. AK Partinin taaa kuruluş aşamasından 15 Temmuz’a dek aldığı tüm virajlarda Erdoğan, Erol Olçok’a bir kulak verirdi… Tüm iletişim faaliyetlerinde O’nun imzası vardı…
DAHA ÇOK ANIMSAR OLDUK
15 Temmuz gecesi 16 yaşındaki oğlu Abdullah Tayyip’le birlikte şehit edildi Erol Olçok… 
Bugün Cumhurbaşkanı’nın en çok aradığı isim olsa gerek. Şu aşamada en çok O’na ihtiyacı var. 90’larda kesişmişti yolları.  Cumhurbaşkanı’yla ilişkisini hep profesyonellikten öte bir yere koyardı. Erdoğan‘ı ‘dava arkadaşı’ olarak görürdü.
2001’de AK Parti’nin ismini, logosunu, sloganlarını buldu. 2002’den bu yana tüm seçim kampanyalarını yönetti. 2011’deki ‘Aynı yoldan geçmişiz biz’, cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki ‘dombra’ efsanesi ve dahası hala zihinlerimizde kazılı…
Bambaşka teknikler ve uygulamalarla yeni bir soluk getirmişti bu işe. Sadece ülkemizde değil, KKTC, Ukrayna, Irak, Gürcistan, Mısır, Arnavutluk, Makedonya, Libya, Tunus, Malezya gibi ülkelerde de siyasal iletişim kampanyaları yürüttü.
Yeri geldiğinde inisiyatif almayı bilirdi.
Bir miting öncesi Başbakan Erdoğan, yanına çağırır Olçok’u…
Der ki, ‘’Reklam filmlerimizden birisi çok beğenilmiş. Ben neden bilmiyorum o filmi?’’
Erol Olçok, ‘’Biliyordunuz efendim. İzlediniz ama beğenmemiştiniz. Ben yine de yayınladım.’’
Acaba Erol Olçok’suz nasıl olacak? Tek bildiğim, AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, O’nu çok arayacak…


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR