Serhan Yetkinşekerci

Serhan Yetkinşekerci

Eyy Altınordu, bize seni gerek seni…

Eyy Altınordu, bize seni gerek seni…

Epeydir yazayım diyordum, bir türlü fırsat olmadı. 
Belki de yaptıkları işleri hayran hayran seyretmekten, kendimi alamadığım içindir.
Altınordu’dan bahsediyorum. İzmir’de bir futbol kulübü.
Hayranım yaptıkları işe.
Türk sporunun durumu malum. Hele futboldaki durumumuz içler acısı.
Sorunlar say say bitmez:
-    Futbolcu yetişmiyor
-    Kulüpler batmış
-    TFF’nin hali ortada
-    Milli Takım rezalet
-    Taraftarlık, tribünde de medyada da çığrından çıkmış
vs.
Şu ortamda maç kazansan ne olur? Şampiyon olsan ne olur?
Meselenin özünü kaçırıyoruz! Spor her ne kadar eğlencelik bir faaliyette olsa, kocaman bir ekonomisi olsa da nihayetinde bir oyun, spor…
Tüm bu problemler arasında bir kulüp çıkıyor ve ‘‘İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu’’ söylemiyle ‘BEN BU İŞİ YAPARIM’ diyor.
Mevzuyu özünden yakalamışlar: İnsan yetiştiriyorlar
Keşke her ilden bir Altınordu çıksa… ‘‘BEN BU İŞİ YAPARIM’’ dese…
Hazır önlerinde örnek de var. Altınordu’nun nasıl yaptığına baksınlar yeter. Motivasyonları ortak olsun yeter.
Kulüp Başkanı Seyit Mehmet Özkan…
2012’de kulübü şirketleştirmiş. 
Toplamış gencecik, pırıl pırıl çocukları…
Onlara iyi eğitim vermeye odaklamış kulübü.

Öyle fedakârlık gibi bir durum söz konusu değil. Kârlı bir iş bu.
Yeter ki kulübünüzü iyi öğretmenlere, iyi antrenörlerle donatın.
Şimdiden milli takımlara, üçü A milli olmak üzere 35 futbolcu gönderiyorlar.
5 yılda kat ettikleri mesafe, şahane!
Altyapıdan yetiştirdikleri oyunculardan bazıları şimdiden yol almaya başladı bile.
Altınordu’dan Başakşehir’e transfer olan Cengiz Ünder, bu yaz Roma’nın yolunu tuttu.
Transfer bedeli ise tam 15 milyon Euro! Bugüne kadar bir Türk futbolcusu için ödenen en yüksek bonservis bedeli.
Yine altyapının ilk meyvelerinden Çağlar Söyüncü de bu yaz Freiburg’a transfer oldu. Avrupa’ya en son ne zaman bir savunmacı ihraç ettiğimizi inanın hatırlamıyorum bile.
Peki, Altınordu bunu nasıl yapıyor arkadaş?
Çünkü tek dertleri para ya da puan kazanmak değil.
Altınordu’nun derdi; ‘iyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu’ yetiştirmek.
Altyapıdan yetişen çocukların verdiği röportajlar bile, Uluslararası platformda oynayan ‘abi’lerine ders verir nitelikte.
Hem futbol, hem ‘adam’lık dersi.
Nagelsmann’ın sahayı 16’ya bölme kuralından girip, paylaşımın ve üretimin, bilginin öneminden çıkıyorlar….
Bu çocuklara sadece futbol öğretilmiyor.
Aynı zamanda İngilizce öğretiliyor.
Satranç öğretiliyor.
Dünya klasikleri okutuluyor.
Saha dışında iyi birey olmanın en az saha içi kadar önemli olduğu öğretiliyor.
Üretimin önemini kavrasınlar diye, bu çocuklara tarlada domates toplatılıyor.
Diyetisyenler ve psikologlar çocuklarla özel olarak ilgileniyor. Bilhassa öfke kontrolü hususunda.
Süleyman Seba’nın, ‘İyi insan olmadan, iyi Beşiktaşlı olunmaz’ sözü, bu çocukların zihnine mıh gibi işleniyor.
Son yıllarda mevcut ortamdan fena halde sıkılmış, giderek uzaklaşan bir futbolsever olarak tek umudum Altınorduların çoğalmasıdır. Başkan Özkan ve beraberindeki tüm çalışma arkadaşları, yetiştirdikleri gençler, bu oyuna dair yegâne umudum.
Zira, ulvi bir amaç ve motivasyonla ilerliyorlar bu yolda.
Şu an tüm kulüplerden daha heybetli duruyorlar gözümde.
Umarım bu meyve veren ağaç taşlanmaz, yağmalanmaz…
İnşallah Altınordu, biz futbolseverler için romantik bir hikâyeye dönüşmez ve diğer kulüplerimiz de bu vizyonu örnek alırlar diye umuyorum.
Bize daha fazla Altınordular gerek.
Hem de her şehrimize, her ilçemize…
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR