Ahmet Fidan

Ahmet Fidan

Trafik kazaları

Trafik kazaları

Trafik kazaları Türkiye’nin çözmesi gereken öncelikli milli sorunlarının başında gelmektedir. Konu üzerinde yapılan değerlendirmelerde özellikle alp yapı ve insan unsuru üzerinde durulur.  Trafik kazaları,  alt yapı çözüldüğünde trafik kazalarının tamamen çözüleceğine kesin gözü ile bakılır.
Kamuoyunun dikkatlerinin trafik kazaları üzerinde yoğunlaşması sebepsiz değildir. O sebeple trafik kazalarının sebepleri, oluşu ve sonuçları üzerinde, ister ilgili ister ilgisiz her münevverin düşünce beyan etmesi yadırganan bir durum değil, hoş karşılanan vakayı adiyeden görülmektedir.
İlgili veya ilgisiz her kesimin hukuk, din, eğitim, spor vb gibi konularda düşünce beyan etmeleri ve ahkâm kesmelerinin yanında trafik konusunda sessiz kalmaları beklenilmemelidir.
Çünkü bu ülkede yaşayan her ailenin trafik kazalarına ya kurban verdiği veya sakat bıraktığı bir veya birden çok yakını bulunmaktadır.
Tıpkı İstiklal Harbinde her aileden bir veya birkaç şehit verildiği gibi.
Karayollarında hızlı bir gelişim oldu. Alt yapı hızla düzelmektedir. Buna rağmen, trafik kazaları sürekli gündemin ilk maddelerinde yer almaya devam etmektedir. Artan kazalara paralel olarak trafik kazalarını önleme adına yığınla tedbirler alınmakta ve bu tedbirler güncelleştirilerek sürdürülmektedir. Tüm alınan önlemlere rağmen trafik kazaları insanımızı sakat bırakmaya ve can almaya devam etmektedir. İnsan zayiatının yanında milli servet heba olmaktadır.
Ziyaret etme imkânı bulduğum eski ile yaptığım sohbette en çok trafik kazalarından dert yanmış, alınan ve alınması zaruri tedbirler üzerinde kısa bilgiler lütfetmişlerdi.
Trafik kazalarının artışında sebep olarak gösterilen alt yapı sorunun önemi inkâr edilemez ama bence öncelikli bir sebep olduğu kanaatimce biraz izaha muhtaç. Çünkü iktidarın öncelikli faaliyetlerinden birisi, 2002 yılından beri trafik alt yapı sorununun çözümü için bölünmüş yol politikaları üzerinde yoğunlaşmış ve o konuda ciddi mesafe alınmıştır.
Buna rağmen hala trafik kazaları can almaya devam etmektedir. Cezaların caydırıcılığı üzerinde zaman zaman durulmuştur. Cezaların arttırılmasına rağmen kazalarda yine sorunun hallinde etkili olmamıştır.
O halde olayın görünmeyen bir sebebi olmalıdır.
Okuyucuların kanaatimi paylaşmalarını beklemiyorum. Hiç değilse bu konuda tartışmaya katılırlarsa sevinirim. Ülkemizde trafik kazaları aynı zamanda bir zihniyet meselesidir. Ayrıntıya girmeden ifade etmekte yarar var. Makine bizim zihinsel ürünüz değildir. Motoru biz icat etmedik. O sebeple bizim insanımız daima makineyle çatışma halindedir.
Makineyi icat eden ve üreten insanların en azından bizim kadar makine karşısında zayiatı bulunmamaktadır.
Bir otomobil veya minibüsün kapasitesi kaç kişi ile sınırlı ise batı ülkelerinde onunla iktifa edilmektedir. Mühendis, beş veya on beş kişilik kapasite hakkı tanımış ise bu rakam altı yedi veya on altı, on yedi yirmi olarak kullanılmamaktadır.
Harfiyen riayet edilmektedir. Bizde öyle mi? Şahsi arabamız diye, beş kişilik bir arabaya kaç kişi tıkışıyoruz?  On beş kişilik minibüse kaç yolcu tıkıştırılmaktadır?
Trafik kazalarında alt yapı ve eğitimden önce zihniyet meselesi üzerinde durmakta yarar var.
Otomobilin ana unsuru olan makine zihni ürünümüz ve icadımız olmadığı için daima kendisi ile çatışma içindeyiz. Sürekli kendisini tahakküm altına alacağız derken makinenin egemenliği altına girmekteyiz.
Sürekli çatışma halinde olunca sonuçta zarar bize fatura edilmekte ve kaybeden taraf biz olmaktayız.
Sonuç olarak trafik kazalarının çözümüne dair tedbirler üretmek için araştırma yaparken birde konuya bu yönüyle bakmalı mı diye düşündüm.  Çözülmesi için emek harcanan milli mesele trafiğin çözümü için bir de konuyla pek yakın görünmese de sosyolog, felsefeci hatta dinî kanaat önderlerinin görüşünün dinlenilmesinde büyük fayda görülmektedir.
Çözüm sürecinde izlenen yolun trafik meselesinde de izlenmesi gerekir. Çünkü teröre verilen can kadar trafikte can kaybımız bulunmaktadır. 
G Ü N Ü N   H İ K M E T İ
“Ey Niyazî katremiz deryaya saldık biz bugün
Katre nice anlasın umman olan anlar bizi.”
Niyazî Mısri , Divanı Sh 73
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR