Uğur duyan

Uğur duyan

Ankara, Ankara, Güzel Ankara

Ankara, Ankara, Güzel Ankara

Aka Gündüz, adı az bilinen, romanları adın da az bilinen bir edebiyatçımız.  En bilinen romanı -o da sinemaya uyarlandığı içindir- 1934 yılında yayınlanan Bir Şoförün Gizli Defteri. Aka Gündüz'ün adı çok bilinmese de, bestesi Halil Bedii'ye ait olan Ankara Marşı'nın herkesçe bilinen dizeleri onun kaleminden çıkmıştır:

Ankara, Ankara güzel Ankara/ Seni görmek ister her bahtı kara/Senden yardım umar her düşen dara/Yetersin onlara güzel Ankara

Bugün 13 Ekim. Ankara'nın "Başkent" ilan edilişinin 95'inci yıl dönümü. Aka Gündüz'ü hatırlamanın sebebi de bundan. Ankara pek çok kişi için; Cumhuriyet kurulmasaydı ya da -en azından- başkent ilan edilmeseydi, bir bozkır kasabasından öteye geçemezdi.

Ama bu doğru değildir. Pek az insan bilir; 13 Ekim 1923'ün Ankara'nın 3-4 bin yıllık tarihindeki üçüncü başkentlik döneminin başlangıç olduğunu. İlk olarak, M.Ö 3'üncü asırda Galatlara başkentlik yapan Ankara'nın ikinci başkentlik dönemi ise M.S 1'inci asırda başlar.

Roma İmparatorluğu'nun Anatolia eyaletine iki asır başkentlik eden Ankara'nın tarihteki rolü ve önemi değişmez. Zaman içinde azalır, çoğalır ama hep önemlidir. Hititlerden Friglere, Lidyalılardan Perslere, İskender'den Bizans'a kadar pek çok uygarlığın izlerini taşıyan bu kent,  Müslüman Araplarca fethedildikten sonra İslam hâkimiyeti ile tanışır. Selçukluların kenti fethiyle birlikte Ankara'yı Ankara yapan temel veçhe adeta bu kalenin surlarında vücut bulur kendine. Ankara, Ahilerin kenti olur; hatta bir dönem Ankara'yı Ahiler kendi kurdukları cumhuriyet ile yönetir.  

Anadolu Moğollarca işgal edilirken direnen ilk kent yine Ankara'dır. Ankara'yı direniş kalbi yapanlar ise Ahilerdir. Osmanlı'nın kuruluş sürecindeki Padişahlara en çok sadrazam çıkaran kentin Ankara olması da tesadüfi değildir. Zira Ankara yeniçerileri yeniçeri yapan tasavvuf ehillerinin yetiştiği yerdir. Yükseliş devrinde Ankara, Osmanlı'nın Anadolu Beylerbeyliğinin de merkezi konumundadır.

 Tiftik keçisi ve onun kıymetli tüyleri yüzünden Ankara; batılı tüccar ve ticaret casuslarının yoğunlaştığı bir kent olagelmiştir. Ticaretin kalbinin attığı en önemli merkezlerden biridir Ankara. II. Abdülhamit'in demir yolunu Ankara'dan geçirmesi de bu nedenle tesadüf değildir. "1923 öncesinde bozkır kasabasıydı" hikâyesi, bir İstanbul söylencesidir ve asılsızdır. 

Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, Ankara'ya geldiklerinde Ankara isyan bayrağını çoktan çekmiştir. Moğollar Anadolu'yu istila ettiklerinde, ilk karşı çıkan kent olan Ankara, Damat Ferit Hükümeti'nin atadığı ve Anadolu Hareketini boğmaya çalışan valiyi istememiş, tutuklamış ve Sivas'a göndermiştir. Bütün yaşananlardan sonra Ankara artık Milli Mücadele'nin doğal merkezidir.

Yunan Sakarya'ya dayandığında Ankara çoktan boşalmıştır. Kentte sadece mebuslar, memurlar ve askerler vardır. Top sesleri I. Meclis'ten işitilirken; hükümetin ve meclisin Kayseri'ye taşınması gündeme gelir. O güne kadar hiç söz almış Siirt mebusu Diyap Ağa el kaldırır ve söz alır. Meclis dalgalanır.

Mebuslar birbirilerine dönerek, "ilk kez kürsüye çıkıyor, ilk kez söz aldı"  der. Diyap Ağa'nın kürsüdeki ilk ve son sözü kısa ama özdür: Biz buraya kaçmaya mı yoksa savaşmaya mı geldik. Benim ayaklarım Kayseri'ye değil; İzmir'e yürümek ister. Gazi Meclis terk etmez Ankara'yı.

"Sakarya'da hattı müdafaa yoktur; sathı müdafaa vardır. O Satıh ki bütün vatandır" diyerek milletin makûs tarihini de yenen Gazi Mustafa Kemal ve şanlı ordu için Ankara, bütün bir Anadolu'nun da kapısıdır. Ankara'da toplanan Meclis, Bursa'dan düşman çıkana kadar kürsüsünün üstünü siyah bir örtü ile kapatır.

Mehmet Akif'in deyişi ile: Bursa'nın işgali bir kara lekedir, bu kara leke temizlenene değin meclis kürsüsü de kara olacaktır. Ankara, Anadolu'nun ve Anadolulunun sadakatidir. İsmet Paşa'ya soralar: İstanbul dururken Ankara'yı neden başkent yaptınız. Paşa yanıtlar: Sizden yana olanlara bir şey vermezseniz neden sizden yana olsunlar.

Ahmet Hamdi Tanpınar, Ankara Kalesi için "Bir iç kale bütün umutların içinde barındıran son bir sığınaktır" der.  O iç kalenin surlarına sığınan umut, taşar kabına sığamaz olur. Önce bütün bir kente sonra bir ülkeye derken bütün ezilen ve sömürülen uluslara ulaşacaktır zamanla. Aka Gündüz'le başladık onunla bitirelim:

Ankara, Ankara güzel Ankara/ Seni görmek ister her bahtı kara/Senden yardım umar her düşen dara/Yetersin onlara güzel Ankara

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR