Osman Akdoğan

Osman Akdoğan

AYAKKABI HIRSIZLARI...

AYAKKABI HIRSIZLARI...

  Ev hırsızı, araba hırsızı, iş yeri hırsızı vs. derken şimdi ayakkabı hırsızları peydah oldu gidiyor. Sanıyorum ki Ankara'da girmedikleri ev kalmadı. Ayakkabı hırsızlarının bir mağduru da benim. Geçtiğimiz günlerde yeni aldığım bir ayakkabım birkaç saat içerisinde çalınıverdi.

 "Ayakkabı değil mi yenisini alırız" diyerek kendimizi avutsak da bu hırsızlık çeşidi giderek büyüyor.

  Milletin malına kast eden kişiler, hiç çekinmeden ve korkmadan elini harama uzatabiliyor.

  Biliyoruz ki haram malın küçüğü büyüğü olmaz. Haram haramdır.

  Haramla helali birbirinden ayıramayıp ufacık bir şeye dahi tenezzül edenlere ne yapılıyor peki?

  Tabi ki hiçbir şey! O kişiler hırsızlık yaparken dahi yakalansalar da birkaç saat gözaltında tutulup serbest bırakılıyor. Malımıza, canımıza kastedenler yeniden aramıza dönüyor. Ve hiçbir şey yaşanmamış gibi olaylar yeniden başa sarıyor.

  Malının güven içinde olmadığını gören vatandaş ise bildiğiniz üzere tedirgin oluyor. "Acaba tekrar bir eşyam çalınır mı?" diye kafasında deli sorular oluşuyor.

  Hırsızlığın büyüğü küçüğü de olmaz. Bugün ayakkabı çalanlar yarın daha büyüğünü çalar ki oluyor da. O hırsız arkadaşlar istese taşın suyunu çıkarır ama işine gelmez! Çünkü kolay yoldan para kazanmanın derdindedirler. İşleri güçleri "ah" almayla geçer.

  Burada güven ortamını sağlamak tabi ki de ilk olarak emniyet güçlerimize düşüyor. Çünkü polis teşkilatı milletin canını ve malını korumakla yükümlüdür. Bu kuralın aksadığı zaman yaşanan huzursuzluğu artık siz düşünün.

 Bu konuda ikinci planda hakim ve savcılarımıza büyük görev düşüyor. Topluma zarar veren ve iç huzurun tesisini zedeleyen bu kişilerin gerekli cezayı almaları sağlanmalılar. Milletin içine bunlar salınmamalıdır.

 

  Eğer ki hakim ve savcılarımız yasalarımızı bahane gösterip buradaki boşluktan dolayı onları serbest bıraktıklarını söylerse de o zaman iş Meclis'mize düşüyor.

  Anayasa değişikliği tekliflerinin görüşüldüğü bu günlerde bu konularla ilgilide sert kararlar alınıp bu maddeler yasal hale getirilmeye şiddetle ihtiyaç vardır. Buna gerçekten ihtiyaç var.

 

TGB'DEN CEVAP VAR

 

 Soda şişesiyle yüzünden yaralanan üniversite öğrencisi Dilara Sina Tabak'ı hatırlarsınız. Bir önceki yazımda da bu üzücü olayı yeniden gündeme getirmiştim. Bu hatırlatmanın ardından Türkiye Gençlik Birliği'nden (TGB) yazılı bir açıklama geldi. TGB, bahsi geçen olayla ilgili hiçbir ilgilerinin olmadığını belirterek, üniversitelerde şiddet ortamının oluşturulmasına her zaman karşı olduklarını ifade etti.

 

 Bu bilgilendirici açıklamadan yola çıkarak TGB yönetimine sormak istediğim sadece iki tane soru var.

 

1- TGB'liler bu güne kadar üniversitelerde hiçbir olumsuz olaya karışmamış mıdır?

2- Şiddet olaylarına karışan üyeleriniz varsa onlar hakkında ne gibi kararlar aldınız?
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR