Celâlettin Yünel

Celâlettin Yünel

BAKIP DA GÖREMEDİKLERİNİZ-II

BAKIP DA GÖREMEDİKLERİNİZ-II

Türk Hava Yolları (THY) yönetiminin bu yıl için zam yapılmamasına karşılık toplu işçi çıkarılmamasını garanti ettiği tasarruf teklifini çalışanlara sormak için düzenlenen ankette, 10 bin 416 kişinin sosyal yardım ve ücrete ilişkin zam yapılmaması teklifine evet, 464 kişinin ise hayır oyu kullandığını duyurdu.

***

Yani bu demek 10 bin kişi aldıkları maaşlara zam istememeleri yanında arkadaşlarının işten çıkarılmasına büyük bir set çekerek belki de dünyada eşine az rastlanır bir cömertlik sergileyip paranın "her şey" ifade etmediğini gösterdiler. 10 bin kişinin sergilemiş olduğu bu dik duruştan dolayı bence onları tebrik etmekten ziyade hepsinin dimdik bir durması büyük bir ikramiyeyi hak etmelerini sağlaması gerekir. Çünkü bu hareket bir ikramiye ile bence ödüllendirilmelidir.

FETÖ’CÜ ÖĞRETMENLERDEN SKANDAL HASHTAG!

FETÖ’nün dershanelerinde çalışan işsiz öğretmenler "DershaneÖğr DerseHazır" hashtagiyle sosyal medya platformlarında bir araya gelerek devletten iş bekliyorlar. Neymiş efendim, “10 yıl çalışıyormuş da tazminat alamamışmış.. İşsiz kalmış da iş bulamıyorlar mışmış!” O işte çalışırken hiç bunları düşünmediniz mi? Devletinize kast eden terör örgütünde teröristlerin yetişmesine vesile olmuşsunuz bir de kalkıp işsiz mi kaldık diye ağlıyorsunuz? Yazık size hem de çok yazık! Az utanmanız olsun! Yıllarca teröristlere HİZMET etmişsiniz bir de kalkıp devletten sizi memur olarak atamasını mı istiyorsunuz? Peki, yeni mezunların suçu nedir? Herkes eşit şartlarda çalışırken siz yıllarca soruları çalarak zaten belli yerleri işgal etmişsiniz bari bırakın bundan sonra kendi bileğinizin hakkıyla memur olabiliyorsanız olun! Bu sözümde gerçekten teröristlerin pisliğine bulaşmamış olanlar için geçerlidir.

***

FİLLEŞMİŞ İNANÇLARINIZI KIRIN ARTIK!

“Hindistan'da Filleri yetiştirmek için, küçükken kalın bir zincirle kazığa bağlarlarmış. Tabi bu yavru Filin o zamanlar zinciri koparabilmesi veya kazığı sökmesi mümkün değildir. Küçük Fil önceleri bundan kurtulmak için tüm gücüyle uğraşır, defalarca dener ama sonucu değiştiremez, özgürlüğüne kavuşamazmış.

*

Yıllar geçer Fil kocaman olur.

Tabi ki büyüyünce gücü de artar.

Bağlı olduğu kazığın ve zincirin onlarca katına gücü yetebilir artık.

Ama fil asla böyle bir girişimde bulunmaz.

Çünkü özgür olamayacağına inanmıştır, artık kırılamayan şey filin zinciri değil, İNANCIDIR.!”

 

***

İnsanların böylesine filleşmiş inançları vardır ve yıllar geçse de o inançlarından kurtulamazlar. Engeller sadece kafanızdadır. Eğer bir şeyi başarmak istiyorsanız hemen harekete geçin ve nasıl başardığınıza şahit olun. Kendinize bir hedef belirleyin ve o hedef çerçevesinde elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışın. Günahlara batmış bir günahkar olabilirsiniz. Bataklıklardan kendinizi alamasanız bile aynaya baktığınızda gözlerinizin içinde sizi sizden daha fazla seven bir yaratıcıya ait olduğunuzu görebilirsiniz. Kurtulmak istediğiniz her ne ise sadece ondan dilemeniz onun için yeterlidir. Kıyamet kopmuş değil! Mizan kurulmuş değil! Tövbe edin ve bağışlanma isteyin ve tövbenizin ardından tertemiz bir Müslüman olarak hayatınıza devam edin. Tabuları yıkmak sizin elinizde… Ellerden medet beklemeyin kendi elinizle tövbenizi ettikten sonra hayatınızı güzelleştirin…

***

METELİKSİZ MEMİŞ’İN HAYATI

“Bizim köyün meteliksiz Memiş’i/Yoksulluktan yiyemezdi yemişi/Kader ile ters giderdi her işi/Adamcağız çekti çekti ölmedi..” diye anlatır Aşık Hacı Karakılçık ve anlattığı hikaye o kadar çeker ki insanı Memiş’in hayat hikayesinin içine gerçekten hem acır hem de gülersiniz..İşte Adana Kozanlı Memiş’in Aşık Karakılçık’ın dilinden türkülü hayat hikayesi..

***

Bizim memiş emmi yazın dutun dibinden geçiyormuş. Bir bakmış dutlar öyle güzel yetmiş ki, adam ağzının suyunu tutamamış. Ya şu dutun başına çıkayım da birkaç dut yiyeyim demiş. Dut ağacı da hayli yüksek bir dut ağacıymış mübarek. Adam dutun tepesine çıkmış. Gözleri dalın ucunda dut ararken, ayakları bir çürük dala basıvermez mi? İnsanın kaderi demek ki ağacın başında bile rahat bırakmıyor.

***

“Duttan düştü bel kemiği kırıldı/Kafatası yedi yerinden yarıldı/Sınıkçılar geldi tek tek sarıldı/Memiş gene yattı yattı ölmedi

*

Kanser oldu Ankara’ya saldılar/Ölür diye ağıdını çaldılar/Böbrek ile ciğerini aldılar/Memiş gene çekti çekti ölmedi”

***

Bizim Memiş emmi dokuz canlı pireler gibi. Evelallah ölmeye hiç niyeti yok. Herhalde Azrail’den torpilli mi ne? E ölmeyen adamın tabi boğazı ekmek isteyecek, cebi para isteyecek, sırtı elbise isteyecek. Hele evde birkaç tane velet varsa değme keyfine. Adamcağız şöyle epey olunca, Kol değneğiyle derki;

“-Yav birkaç gün çalışayım da çocuklara yavan ekmek parası kazanayım.”

İşçiler kahvesine varır. Adamcağızın biri gelir der ki;

“-Memiş emmi karpuz toplamaya gider misin?”

“Birkaç arkadaş daha buldum. Giderim gardaş der, yevmiyesiyle değil mi?”

Kamyona binerler, karpuz tarlasına karpuz toplamaya giderler. Karpuzu toplarlar, kamyona yüklerler. Akşamleyin gene geri şehre dönecekler ya, öbür uyanıklar şoförün yanına binerler. Bizim gariban Memiş emmiye de;

“-Memiş emmi, sende yukarı karpuzların üzerine çıkıver” derler. Artık tabi şöför yavaş yavaş vitesi bir iki üç dört beş yükseltmeye başlayınca, bizim Memiş emminin kafasına şöyle bir şey takılır; derki,

“-Yav bende şöyle kamyonun ileri tarafına doğru, bagaja doğru varayım” der. Ama işte kamyon hızlandı, karpuzlarda yuvarlak ya, ayağının altından birden yuvarlanıverince;

 

***

“Yazın karpuz yüklü kamyondan düştü/tekerin ikisi üstünden geçti/bir gün ilaç diye ddt içti/Memiş gene, kustu kustu ölmedi”

***

Bizim Memiş emmi birkaç gün hastanede yattıktan sonra, koltuk değnekleriyle yavaş yavaş çarşıya çıkacak kadar olur tabi. Hani sözüm ona af edersiniz sosyetede şöyle burnu kıllı küçücük, gözünün delikleri zor görünür köpek beslerler ya. Apartmanın dokuzuncu onuncu katında, karyolada yatırırlar, Avrupa’dan mama ithal ederler falan. Tabi sözüm ona hayvancağız o gün sahibiyle sokağa çarşıya inmişmiş, o orda değnek görmüyor, sopa görmüyor tabi. Bizim çocuklardan daha iyi bakılıyor onlara. Şöyle bizim Memiş emmi koltuk değneğiyle şakır şakır yanlarından geçerken bana vuracak zanneder. Adamın bacağından hart diye ısırmaz mı?

“-Eyvah vallaha derler bu adam kuduz olur şimdi bize de saldırır.” Hemen karantinaya alırlar. Kırk gün kuduz aşısı yaparlar bizim Memiş’e..

***

“İt ısırdı kırk gün yaptılar aşı/Sanırsın Azrail bunun gardaşı/Üstüne devrildi değirmen taşı/Memiş gene çekti çekti ölmedi”

Hacım Memişini dile getirdi, “Ecel bir gün vadesini yetirdi eyvah/Bir gün nezle geldi aldı götürdü/Vay Memiş’im çeke çeke zor öldü”

***

Velhasıl-ı kelam Memiş emminin hayat hikayesinde olduğu gibi insanlar bir çok zorluklar karşısında yaşam mücadelesi verirler fakat hiç beklenmeyen bir hastalık alır götürür…Vesselam…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR