Samet CAN

Samet CAN

Batı Trakya Türklüğünün Sesi: Dr. Sadık Ahmet

Batı Trakya Türklüğünün Sesi: Dr. Sadık Ahmet

Türk tarihinin zirvesi ve en ihtişamlı devleti Osmanlı Devleti’ydi. Orta Asya bozkırlarında at koşturan alplerin kızıl elma ülküsünü, ilayi kelimetullah davasıyla birleştiren ve hilafet makamını Türklere bahşeden Osmanlı’nın varlık sebebi Rumeli ismini verdiği bugünkü Balkanlar coğrafyasıydı.

Rumeli hem gaza anlayışı bakımından hem de Anadolu’ya akın akın gelmekte olan Türkmenlerin iskanı bakımından önemli bir coğrafyaydı. Bir uç beyliği olan Osmanlı’nın yönü doğal olarak Balkanlar yani Rumeli’ydi. Türkistan’dan gelen Türkmenler Rumeli’ye yerleştirilmesiyle bu bölgenin Türkleşmesi sağlandı.

Türk tarihine en ihtişamlı günlerini yaşatan Osmanlı Devleti’nin anavatanı olan Rumeli’nin elimizden çıkması çok büyük bir travmaydı. Bu bozgunun ardından varlık sebebini kaybeden Osmanlı Devleti’nin de ömrü çok uzun olmadı. Yüzlerce yıldır orada yaşayan Türkler, bu büyük bozgunla beraber büyük katliamlara maruz kaldı. On binlerce Türk katledildi, camileri yakıldı ve bir o kadarı da ata topraklarına Anadolu’ya göç etmek zorunda kaldı. Bu katliamlardan kurtulan ve yüz yıllardır yaşadığı toprakları terk etmek istemeyenler ise sistematik asimilasyon politikalarına maruz kaldı.

1371’den 1912’ye kadar 541 yıl kesintisiz olarak Osmanlı idaresi altında kalan Gümülcine’de doğan Dr. Sadık Ahmet, Türk isminin yasak olmasına, Rumeli Türklerinin birçok hakkının gasp edilmesine karşı imza kampanyaları başlattı. Rumeli Türklerinin haklarının iade edilmesi için çeşitli faaliyetlerde bulundu. 1985 yılında Rumeli Türklerinin problemlerinin parlamentoya taşınması için başlattığı imza kampanyası nedeniyle cezaevine girdi. Daha sonra Gümülcine’den bağımsız milletvekili olarak meclise girdi ve Kur’an-ı Kerim üzerine yemin ederek görevine başladı. Ancak milletvekilliği kısa bir süre sonra düşürüldü.

Rumeli Türklerinin Türk olmadığı, Müslüman Rumlar olduğunu iddia eden ve Türk varlığını inkâr eden Yunanlara karşı Rumeli Türklerinin varlığının davasını savundu. “Türk azınlık” dediği için mahkemeye çıkarıldı ve mahkûm oldu. Mahkeme önünde yüzlerce kişi kendisine “Biz Türk’üz” sloganlarıyla destek verdi.

1995 yılında henüz 48 yaşındayken şüpheli(!) bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Sadık Ahmet’in canı pahasına savunduğu dava, bir milletin varlığını ispatlama davasıdır. Türk demenin suç olduğu yerde bu gerçeği haykıran ve bu uğurda hayatını kaybeden Sadık Ahmet’e rahmet olsun…
"Sadece Türk olduğum için hapse götürülüyorum. Eğer Türk olmak suçsa, şunu tekrarlıyorum: Türk'üm ve öyle kalacağım.” Dr. Sadık Ahmet

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR