Uğur Öğüt

Uğur Öğüt

Damarlarımıza İşleyen Tahammülsüzlük

Damarlarımıza İşleyen Tahammülsüzlük

Bizim gibi olmayana artık tahammül edemez hale geldik. Sırf çekik gözlü, sakallı, mini etekli diye insanlara saldırabiliyoruz. Linç etmek için adeta birbirimizle yarışıyoruz. Artık insanlar birbirlerini vurmak, kırmak, öldürmek için pek bahane aramaz oldu. Yolda yürürken birinin yan bakması ya da çarpması; kavgaya, bıçaklanmaya, bilemedin ölmeye, öldürmeye sebep teşkil eder oldu. Büyüklerimiz hep saygının öneminden bahseder dururdu, insanlar illa bizim gibi düşünmek zorunda değil. Veya sen onlar gibi düşünmek zorunda değilsin, özgür olduğumuzu söylediğimiz bu dünyada düşüncelerimizi haykıramıyoruz. En çokta eleştiriye tahammülümüz yok, eleştirilince hemen karşımızdakini yaftalıyoruz. Oysa eleştiri olmadan doğruyu bulmamız çok zor. Eleştiriler yanlış bile olsa bazen doğrunun ortaya çıkmasına neden oluyor. 

Bu Düzene Artık Tahammül Edemiyorum

İnsanların birbirlerine tahammül gösteremedikleri o kadar çok şey var ki. Mesela sakallı birini gördüğümüzde IŞİD’liye benziyor diyerek dövebiliriz, çok normal veya çekik gözlü yabancı uyruklu birini gördüğümüzde Reina saldırgan diyerek linç edebiliriz, ne var canım bunda. Ya da mini etek giydi diye birini tekmeleyebiliriz, çünkü bize göre doğru değil. Başörtüsü takan birine hakaret etmek en tabii hakkımız, örümcek kafalı demekte ne var o da takmasaydı. Belki de yaşadıklarımız bizi bu hale getirdi ama bende bu düzene artık tahammül edemiyorum. Tahammülsüzlere tahammül edemeyecek seviyeye geldim, artık böyle çirkinlikleri gördüğümde sinirlenmemek için zor tutuyorum kendimi. Bu kadar mı insanlıktan çıktık diye sorgulamak geliyor içimden.

Aydınlık Günlerde Uzak Görünüyor

Artık birçok çatışma alanımız var ki hangi birini sayayım; Kadın erkeğe, erkek kadına, açık kapalıya, kapalı açığa, sağcısı solcuya, solcusu sağcıya, Türk Kürde, Kürt Türk'e, genç yaşlıya, yaşlı gence, zengin fakire, fakir zengine, sürücü yayaya, yaya sürücüye, saymakla da biteceğini sanmıyorum. Peki, ne olacak bizim halimiz böyle sürecek mi bu tahammülsüzlüğümüz? Ne zaman bir birlerimizin fikirlerine saygı duyacağız, hakaret etmeden, aşağılamadan konuşmayı ne zaman öğreneceğiz? Var mı bunların cevabı derseniz şuan yok belki zaman ilaç olur ama her geçen gün bir birimizden uzaklaştığımız bu zamanların arkası da karanlık gibi. Benim her zaman umudum var ama kuru kuruya da umut olmuyor. Yeise düşmek şirktir ancak gerçekçi olmakta da fayda var bizler maalesef bu haldeyiz ve aydınlık günlerde uzak görünüyor.          

Doğruyu Yanlıştan Ayıran Eleştiri

Eleştirme konusuna da açıklık getirmekte fayda var, kırmak dökmek için değil doğruyu bulmak için eleştirmek gerektiğini düşünüyorum. Ve en önemlisi insanların kırmızıçizgilerini aşmamalıyız, dinine, vatanına, bayrağına ve namusuna laf etmemeliyiz. Hele Türkiye’de bunu yapmanızı hiç önermiyorum. Bazen tahammülsüzlüğün en büyüğü eleştiriyle de yapılabiliyor, insanlar tahammül edemediklerini eleştirerek kötülüyor, bu da yanlış. Eleştiri sadece muhalefet olmak için yapılmamalı, eleştiri doğruyu yanlıştan ayırmak için yapılmalı. Yapıcı eleştiri dediğimizde bana gör

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR