Alperen Aydın

Alperen Aydın

Düşme!

Düşme!

Yüzyıllardır hançer yedik, dost gibi görünenlerden, hainlerden, münafıklardan. Bizi münferit olmaya mahkûm ettiler. Ecdat hakkı topraklarımıza tecavüz ettiler. Kirli elleri haritalarımızda oynaştı. Kopardılar Mekke-Medine’mizi, dağ boylu kulelere esir ettiler kâinatın İncisi Kâbe’yi. Çiğnediler aziz hatıramızı, Aksa’mızı aldılar bizden, Kudüs’ümüzü çaldılar. Balkanları, Kafkasya’yı yağmaladılar. Doymadılar, vallahi doymadılar. Çaldıkları yetmemiş gibi ruhumuza kastediyorlar.

Ey yaralı aslanın son takati, sen, sen olduğunu unuttuğun gün kaybedeceğiz!

Farkındasın, düşmemize ramak kaldı, geçmiş yıllarda dindar Müslüman Türk gençliğine, ‘’Yaşasın Humeyni!’’ naraları attıranlarla, Selefi fikirli kitapları ellerimize tutuşturanlarla, bizden görünüp asla bizden olmayanlarla, hesabımız var. Dindar gençliği bunlarla oyalarken boş durmadılar;

Fuhşiyatı, sapkınlığı, ekran başında göz uyuşturan oyunları hanelerimizin içine kadar soktular. Manevi eğitimden mahrum çocuklarımız şeytanın oyuncağı hâline getirilmeye çalışıldı ve çalışılıyor. Okuyan gençliğin eline, bugünkü Türk Cumhuriyetlerin olduğu topraklara zulmeden, kültürüne, dinine, ırkına kasteden, gençliği sapıklığa sevkeden zalim Stalin’in, Mao’nun afişlerini verdiler. Kafir teoriler okutturdular. Kızıl bayrağı, Türk bayrağından üstün gören kitleler oluşturdular.

Kimimiz şianın, kimimiz vahabinin, kimimiz komünizmin, kimimiz kapitalizmin bataklığına düştü. Şimdi bunlar açık bir propaganda olarak karşımıza çıkmasa da gizli oyunlarla yine tezahür ediyor. Kendi kültür ve tarihimizle eğitilememiş bu toprakların evlatları, şuursuzlaştırılıyor. Haram-Helaller dalga konusu yapılıyor, hadis-i şerifler itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Bu kadar karmaşa gören gençlerin, manevi bir destekleri olmadığı için dinimize verdikleri kıymet, maalesef günden güne azalıyor.

Kaldırdılar kardeşim! Raflarımızdan İmam Gazali’yi, Maturudi’yi, ecdâdın kıymetle bize sunduğu eserleri kaldırdılar. Yerine selefisini de, sapığını da, şiasını da koydular. Ortalığı bulandırdılar, işte bugün düşmeye ramak kaldı! Seyyid Ahmed Arvasi Hocamızın şu sözleri konumuzla çok uyumlu olacaktır:

“Unutmamak gerekir ki İmam-ı Azam, İmam-ı Malik, İmam-ı Şafii, İmam-ı Hanbel, İmam-ı Maturidi, İmam-ı Eşari, İmam-ı Gazali ve İmam-ı Rabbani gibi güneşler unutturulunca ateş böcekleri kendilerini ‘aydınlık kaynağı’ zannettiler.”

Bugün vazifemiz tutunmaktır. Ecdada tutunmak, o çöllerde Ravza-ı Muhattara’yı beklerken iman ile yanan Fahreddin Paşalara tutunmaktır. İmam Gazali’ye, evliyaullaha tutunmaktır. Arvasi hocalara, kutublara tutunmaktır.

Düşmeye ramak kaldı! Düşme kardeşim! Kur’an’ın nur dolu ayetleri tutsun seni!

Düşme kardeşim! Efendimizin (s.a.v) eteğine tutun!

Sakın bırakma kardeşim! Tarihine tutun, ecdadına tutun!

Bir elinle bu sağlam yola tutunurken diğer elinle düşen kardeşinin elini tut!

Bu bayrak sende, düşme kardeşim! Sen düşersen bayrak düşer; sen düşersen ecdad küser, sen düşersen vatan gider!

Yaralı Aslan’ın son takati! Şu pis ellerin oyununu boz!

Düşme! Düşersen helak oluruz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR