Rahmetli Erbakan Hoca’nın kurucusu olduğu Milli Görüş partisi Saadet, büyük bir sınavla karşı karşıya. 
Referandum sınavı bu. 
Meclis’te AK Parti ile MHP’li vekillerin “evet” oyları ile kabul edilen ve şimdi referandumla halkın takdirine sunulacak olan Anayasa Değişikliği’ne (Kamuoyunda bilinen adıyla Başkanlığa) ilişkin tavrı merak ediliyor.
Malum, Saadet Partisi’nin önemi son seçimlerde aldığı oylarla değerlendirilemez. 
Muhakkak ki Saadet, özgür ağırlığı, potansiyeli çok daha yüksek olan bir parti.  
Bu noktada Saadet’in Anayasa Değişikliği’ne ilişkin görüşü, tavrı yüzde 1-2’lik oyu bulunan partilerden çok ama çok daha önemli. 
Bu nedenle medyada “EVET”i destekleyenler ile keskin “HAYIR”cılar daha teklif Meclis’te iken başladılar, Saadet’i “kendilerinden gösterme” gayretine. 
Değişikliğe ilişkin Saadet cenahından gelen en ufak açıklamayı kendilerine yontarak, aktardılar.
Bir kısmı “Saadet de EVET diyor” derken, diğer kısmı “Saadet’in tercihi HAYIR” diye yazdı çizdi.  
Peki, Saadet ne diyor; Saadet referandumda ne yapacak?
Bana göre, Saadet’in ne dediği, referandumda ne yapacağı aslında net, lakin bunu halka yeterli düzeyde ulaştırabilir mi, ondan emin değilim?
Saadet ne sorgusuz sualsiz “EVET” diyor, ne de peşin hükümle  “HAYIR”.
Saadet diyor ki, “Prensipte Başkanlığa karşı değiliz. Lakin bu değişiklik üzerinde çekincelerimiz, endişelerimiz var.”
Saadet, sürecin en başında bu düşüncelerini Cumhurbaşkanı’na kadar ilettiğini söylüyor. 
“Bunlar düzeltilmeli” diyor.
Nedir o “hususlar”? 
Öncelikle “denetimin olması” konusu. Değişiklikte bu konuda eksiklik görüyor Saadet.
Karamollaoğlu ASKON’un Kayseri’deki programında şöyle dedi: “Demokratik bir başkanlık mı? Yoksa herkesin istediği zaman ensesinde boza pişirecek, demir yumruk olacak bir başkanlık mı? 'Efendim bizim başkanımızın demir yumruğu yoktur' deniyor. Şahıslara göre kanunlar çıkmaz. Yarın o gider yerine demir yumruğu olan birisi gelir.”
Yine, “cumhurbaşkanının yani başkanın partili olması” konusu. Bunu “mahsurlu” görüyor. 
Karamollaoğlu aynı toplantıda şöyle dedi: “Başka partiden olan, ona oy vermeyen bir insan ne düşünecek? 'Tamam bu falanca partinin Cumhurbaşkanıdır. Onların, benim değil' diyecektir. Ülkede kimse partizanlık yapılmıyor diyebilir mi? Daniskası yapılıyor. Bugün 'Yolsuzluk yok' diyebilir miyiz? Hesabı sorulamıyor. Onun için cumhurbaşkanının yetkileri belli olmalıdır.”
Saadet, başından bu yana bu eleştirilerini dile getirip, taslakta değişiklik talebini ilgili tüm makamlara ilettiğine vurgu yapıp, lakin hiç birinin kabul görmediğinden yakınıyor. 
Buna rağmen Saadet, yapıcı muhalefet anlayışını koruyor. 
Hükümet’e karşı bir CHP, bir HDP hatta bir BBP gibi kırmıyor, dökmüyor, ağır ithamlarda bulunmuyor.
“Değişikliğe bu haliyle EVET diyemeyiz” diyor. 
O da üzülerek ve dudak ucuyla.
Bu tavır medyadaki “EVET” destekçilerini kızdırırken, keskin “HAYIR”cılar için de yeterli görülmüyor.
“İlle, ya tümüne sorgusuz sualsiz ‘EVET’ diyeceksin, ya da tümünü gözün kapalı reddedeceksin!”
Beklenen bu.
Saadet ise bu “dayatma” karşısında kolaycılığa kaçmayıp, “zor” olanı seçmiş durumda:
“Bu haliyle olmaz.”
Peki Saadet bu tavrını kamuoyuna yeterince anlatabilecek mi?
Birşeye sorgusuz sualsız EVET veya HAYIR demek, kolayca anlaşılır, yayılır da…
Saadet’in durumu nasıl anlaşılır ve yayılır bilemiyorum.
Saadet’in işi bu noktada gerçekten zor görünüyor. 
Temel Bey’in medyayla en büyük buluşmasını, parti Genel Merkezi’nde değil de, İstanbul’da yapması bu zorluğun farkında olduğunun bir göstergesi.
Farkında olmak yeter mi, o da ayrı bir sorun Saadet için.
Kendini anlatabilmesi için çok çalışmak yeterli olmayabiliyor çünkü.
Medyada yer bulabilmelisiniz…
İnsanlarla biraraya gelebilmelisiniz…
Broşür, afiş vs. bastırıp dağıtabilmelisiniz vs. vs…
Ve tüm bunlar için ciddi bir bütçe gerekiyor. 
Var mı?
Söylenene göre, yok.
Bu nedenlerle diyorum, Saadet’in işi hayli zor. 
Kendini anlatamayıp, keskin “HAYIR”cı CHP ile aynı safa düşme tehlikesi ile karşı karşıya. 
Ne diyeyim, Allah kolaylık versin! 
Referandumda devletimiz ve milletimiz için hayırlısı ne ise o olsun inşallah.