Zeynep OKUMUŞ

Zeynep OKUMUŞ

Kediler ve şiirler

Kediler ve şiirler

Hani eski bir kitap sayfasına dokunduğunda üstündeki binlerce toz tanesini parmaklarında hissedersin ya, hani arılar saçlarına yuva yapsın diye papatyadan taçlar yaparsın…

Hani bir çocuk yağmur yağdığında “bulutlar neden ağlıyor?” diye sorar ya, hani sapsarı yapraklar içinde yüreğini kaybetmek istersin bazen… 

Hani kediler ve şiirler dolanır aklında, hani yumruğumuz kadar kalbimizin olduğu zamanlardan bahsediyorum. Hani sen ve ben dans ederdik ya leylakların arasında. 

Keman teli gibi hayatlarımızdan bahsediyorum. Her dokunduğunda farklı bir notayla selam veren rengarenk hayatlarımızdan…  maviye bulaşan yemyeşil umutlarımızdan. Sevgi akan pembe göz pınarlarımızdan. 
Hani bir bakmışsın denizin üstündeyiz, bir bakmışsın okyanusa leke olmuş vücudumuz ya.  Hani iğne yaralarıyla delik deşik olmuş eller arasındaki gül nakışlı mendillerde mektuplar arardık ya. Hani bir martının bembeyaz kanadındaki tek bir tüy olsam derdik bazen…  hani birazcık uçsam, uçsam, rüzgar tek tek ayırsa beni, bulutlara karışsam, düşer miydim ya, ya bulutlar tutar mıydı beni? 

Hani kediler ve şiirler dolanır aklında, hani rüyalarımızda akan şarkı şelalelerinden bahsediyorum. Hani hiç durmadan şarkı söylerdik ya. Sen ve ben, yıldızlarla. Hani göz kırpardılar ya bize, yıldızlar. Hani onların büyük ışık topları değil  de ayı koruyan kanatlı periler olduğunu sandığımız zamanlardan bahsediyorum. 

Kollarımızı açıp dağa bağırdığımızda geri gelen sesimizden bahsediyorum. O zamanlardan bahsediyorum. Sanki orda biri varmış gibi dağlarla sohbet edişimizden, ses gelmeyince koca dağa bir tavşan gibi küsüşümüzden…
Hani okuma yazma bilmeyen nenemizin “çok sevgili oğlum” dediğini duyunca elimizin altında kayıp giden kalem olur ya, hani odalar dolusu  mürekkep bile yetmez ya duygulara mütercim olmaya…

Hani kırların yeşiline, toprağın kokusuna aşık olunur ya, hani bir serçenin ötüşünde kaybolunur ya. 
Hani kediler ve şiirler dolanır aklında. Hani bebek gözlerini bile açamazken kocaman güldüğünde “melekler güldürüyor” dediğimiz zamanlar var ya, o zamanlardan bahsediyorum. Hani satın alınmış sevgiler diyarına hapsolmadığımız zamanlarda el ele tutuşurduk ya. 

Hani karakalem çizimini parmaklarınla süslerken bütün ellerin kömür olur, sen siyahlar içindeki ellerini hiç yıkamamak istesin ya. Hani odun atmak için gittiğin ateşi seyre dalarsın bazen, üzerine sinen is kokusunu umursamamadan.  
Hani çamurdan yemekler yapardık, bebeklerimize yedirirdik ya. Hani güvercinler ölünce mezar yapardık ya onlara. Güvercinler cennete gider miydi acaba?

Hani kediler ve şiirler dolanır aklında, hani gelin arabasının yolunu kesip içinin boş olduğunu bile bile zarf aldığımız zamanlardan bahsediyorum. Hani hangimiz önce yakalayacak yarışı yapardık, ben hep düşerdim ya. 
Birbirimizin göz bebeklerinde kendimizi görmeye çalıştığımız zamanlar var ya. Annemizin sandığını karıştırırken odayı saran naftalin kokusuna alışışımızdan bahsediyorum. Hani kırmızı boncuklu patikleri en çok ben isterdim ama sen alırdın ya. 

Hani bir sokak çalgıcısını tam karşısından izlerken gözleriniz buluşur ya, hani bütün o şarkılar sana söylenmiş gibi hissedersin…

Hani karanlık bir sokakta tek başınasındır bazen… 

Hani yüreğine anlamlandıramadığın bir ağırlık çöker ama ağzın kelimelere küsmüştür ya. 

Hani simsiyah bir kedi usulca sokulur yanına da sen ona uğursuz olduğunu söyleyemezsin, ya kalbi kırılırsa…
Hani bir şiir mısrasını o kadar çok okursun ki miden kasılmaya başlar, o bütün nefret ettiğin duyguları kusmak istersin, kurtulmak istersin ya. 

Hani kediler ve şiirler dolanır aklında. Usulca, yavaş yavaş kapatırsın gözlerini kendi karanlığına. Hani mutlu olduğumuz zamanlardan bahsediyorum. Hani kirazdan küpeler yapardık ya. 

Sen hep kedileri sevsen olmaz mı?

Ben hep şiirler yazsam sana.

Kediler ve şiirler dolanıp dursun aklında.

Unutma çocukluğum;  yavaş yavaş ardımda kalıyorsun, gidişine ağlıyorum. 

Sen hep kedileri sevsen olmaz mı?

Ben hep şiirler yazsam sana.

Sımsıkı sarılayım gitmeden önce.

Ne olur kalbimi, neşemi de alıp götürme.

Son bir kez, sımsıkı sarılayım gitmeden önce…


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR