Türk siyaseti övgünün veya yerginin haddinin hududunun olmadığı, genellikle eleştirirken de takdir ederken de kantarın topuzunun kaçtığı bilcümle olayın arzı endam ettiği bir tiyatro sahnesine benziyor. Siyasetçiler bulundukları makamların şehvetine mi kapılıyor yoksa milletin aklıyla dalga geçmeye mi çalışıyor anlamakta zorluk çekiyoruz çoğu zaman…

En son İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Ekrem İmamoğlu için sarf ettiği cümlelerde tam da bu tarzdandı. Teşbihte hata olmaz sözünü binlerce kez yalanlarcasına öyle bir cümle kurdu ki Meral Hanım karşısında dehşete düşmemek imkânsızdı. Sn . Akşener’in kurduğu cümleleri aynen paylaşmak istiyorum:  “1453, Fatih Sultan Mehmet aynı senin gibi dedi ki; 'Ya İstanbul beni alır, ya ben İstanbul’u alırım. Bizans’a, Avrupa'ya rağmen, Haçlılara rağmen ya İstanbul'u alırım ya İstanbul beni alır. İki kararlı lider ve İstanbul alındı.” 

Neresinden tutarsanız tutun elinizde kalacak, akla ziyan bu cümleler Ekrem İmamoğlu’na bir övgüden öte Büyük Türk Hakanı Fatih Sultan Mehmed Han’a tahkire varmaktadır. Ne demektir Peygamberin (sav.) övgüsüne mazhar olmuş bir kumandanın, basit siyasi çekişmelerin tarafı olan cüce zihinlerle mukayese edilmesi. 3-5 siyasi partinin girdiği seçimlerde galebe çalmak bin yıldır haça çarpan hilalin en müşahhas eseri olan İstanbul’un fethine nasıl benzetilebilir. Bu nasıl bir akıl tutulması, ne ölçüsüz bir tavırdır. İyi ki Ekrem Beye Fatih sıfatını yapıştıran Meral Hanım, Kemal Beye de Akşemseddin misyonunu yüklemedi. Yoksa herhalde CHP’li dostları kendisine alkış tutmaz bir de üstüne bühtan ederlerdi. Sadece Sn. Akşener’in şahsında değil Türk siyasi hayatının her devresinde olan böyle ölçüsüz tavırları milletimizin engin ferasetine havale ediyoruz. Bizim için aslolan İstanbul seçimlerini kimin kazandığı değil bize İstanbul’un kim tarafından emanet edildiğidir! İstanbul’un ve kalbi Ayasofya’nın ve onları bize miras bırakan büyük kumandan Fatih Sultan Mehmed Han’ın bizim için neyi ihtiva ettiğini gençliğe aktarmaktır! İstanbul’u İstanbul yapan o büyük medeniyetin sırlarına ulaşmaktır!

Biz basit bir seçimi kazanmak için birbirine çamur atan siyasileri değil, İstanbul’un gayrı müslim halkı yapılan top atışından zarar görmesin diye mühendislik harikası havan topunu yapan Fatih’i örnek alıyoruz!
Biz seçildiği anda karşı tarafı yok etmeye çalışan oportünist politikacıları değil, İstanbul’da ki gayrı müslimi dahi İslam sancağının altında aman vererek yaşatan bir medeniyetin kodlarını yazan Fatih’i örnek alıyoruz!
Biz birbirini övmek için haddini aşan siyasetçileri değil, Peygamber övgüsüne mazhar olabilmek için gemileri dağların üstünden aşan Fatih’i örnek alıyoruz!