İsmet TAŞ

İsmet TAŞ

‘’ LİBERAL CAMİ !! ’’

‘’ LİBERAL CAMİ !! ’’

    Bir çoğumuzun, ‘’Bu da nereden çıktı?’’ diyeceğimiz  şaşkınlıkla okuyacağımız bir yazı. İlk duyduğumuzda biz de; ‘’Hadi be! Bu kadar da olmaz!’’ dedik. Ama söylenenler doğruydu. Kadın ve erkeklerin birlikte ibadet edeceği, Almanya’nın ilk camisi, Berlin’de açılmıştı. 

   Liberal Cami, (aslında alelade bir mekan) ilk başta St. Johannis Prostestan Kilisesi’nin çatısı altında hizmet vermeye başlamış ve aynı zamanda eleştiri oklarına hedef olmuştu. Hukukcu ve yazar Seyran Ateş’in girişimleriyle kurulan, İbn Rushd-Goethe Camiisi’nde kadınların namaz kılarken başını örtme zorunluluğu bulunmuyor, Camiye burka ve peçe takanlar alınmıyor. (İnsanların inançlarına göre değil de, kıyafetlerine göre bir ayrım yapılıyorsa, o zaman buarası bir cami olamaz. Cünkü camii, Müslümanların ibadet ettiği yerdir.) Adına camii denilen bu mekanda, ayrıca bir Cem Evi, Akademik Araştırma Merkezi ve LGBT bireyleri için özel mekanlar bulunmaktadır.
    Caminin açılışını yapan ve Cuma Namazını kılan Seyran Ateş; ‘’Burasının, kadın, erkek, Sünni, Şii, heteroseksüel ve eşcinsel herkesin yan yana dua edebileceği bir yer olacak’’  derken; ‘’ eleştirileri haksız bulduğunu söyleyerek, Çağdaş Müslümanlığın da kabul görülmesi gerekir.’’ dedi. (Böylelikle de ‘’Çağdaş Müslümanlığın’’ ne olduğunu da öğrenmiş olduk!!) 

   Olay bu! Şimdi bu olayın neresinden tutarsak tutalım elimizde kalıyor. Hiç bir tutarlı tarafı olmayan, amacı ve maksadı belli olan bir olay. 
    Çok basit bir soru, hangi ihtiyaçtan kaynaklandı da böyle bir mekanın   açılmasına karar verildi?  Önceleri bir kilisenin çatısı altında faaliyet gösterirken şimdi ne oldu da böyle bir şey yapıldı? 
    Şimdi diyeceksiniz ki ne var bunda? Türkiye’de  de buna benzer örnekler yok mu? Örneğin, Dünya Kardeşlik Birliği ayrı bir din gibi gösterilerek, dinler üstü bir din olarak sunulmuyor mu? Ellerindeki kitapta, (Bilgi Kitabı) İslam terminolojisi kullanılarak, kitaplar üstü bir kitap olarak gösterilmiyor mu?
    Evet doğru. Bunlar bir tık daha ileri giderek, bir kilisenin çatısı altında faaliyet gösterirken, ibadethanelerini açtılar ve adına da CAMİİ dediler.  

   Buraya kadar son derece basit kısa, bir özetini verdiğimiz olaya baktığımızda, İslamda ve O nun yüce kitabı Kitabı Kur’an-ı Kerim’de; ‘’İman nedir? Mü’min kime denir? İbadet nasıl yapılmalı?’’ gibi  kısaca hepimizin bildiği bu soruların cevaplarını hatırlamamız gerektiğine inanıyorum.
Din ıstılahında iman; ‘’Hz. Peygamber (a.s.)'ın Allah’tan getirdiği dînî hükümleri, kesin olarak kalp ile tasdik etmek, onun haber verdiği şeyleri tereddütsüz kabul etmek, bunların gerçek ve doğru olduğuna inanmak’’ demektir. Bu kimseye mü’min denir.             

    Mü’min Allah'tan indirilene iman eder. Yüce Allah nelere iman edilmesi gerektiğini şu âyette özet olarak bildirmektedir: “Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: O’nun Peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır” ( Bakara; 2 / 285 )

Hz. Muhammed(S.A.V.), bir mü’min için hemen her yönüyle örnek teşkil etmektedir. Yüce Allah kitabında, Peygamberimiz için, “Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” ( Kalem 68/4)

“Andolsun, Allah’ın Resülü’nde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır” (Ahzâb 33/21)
Mü’minlerin son Peygamber Hz. Muhammed'i kendilerine örnek almaları, eylem ve davranışlarını onun emir ve yasaklarına göre belirlemeleri gerekir. Zira olgun mü’min olabilmenin yolu, ona tabi olmaktan geçer.

Olgun mü’minde bulunması gereken özellikler, farklı surelerde değişik şekillerde dile getirilmiştir. Mesela, Âl-i İmrân suresinin 134-135. ayetlerinde olgun mü’minlerin özellikleri şöyle beyan edilmiştir:

“Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever. Yine onlar, çirkin bir iş yaptıkları, yahut nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenlerdir ki, Allah’tan başka günahları kim bağışlar ve bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmeyenlerdir.” (Âl-i İmrân 134-135)

Olgun mü’min olmayı belirleyecek unsur, genelde içinde bulunulan şartlara ve toplumun ihtiyaçlarına göre de şekillenmektedir. Buna göre, ilme, ibadete, ahlaka, insana saygıya, yardımlaşma ve dayanışmaya önem verilmeyen toplumlarda, insanlığın erdemi için kaçınılmaz olan bu özelliklere değer vermek olgun mü’min olmanın gereği olacaktır.
 
Olgun mü’minin özelliklerinin birisi de, Namazı huşu içinde kılmaktır. Namaz, belirli şartları taşıyan, mü’minin yerine getirmekle yükümlü olduğu ibadetlerin başında gelmektedir. Günde beş vakit namazı kılmak zorundadır. Namazı huşu ile kılmak; farz, vacip, sünnet ve âdabına uyarak, Allah'ı görüyormuş gibi ihlasla kılmak şeklinde yorumlanabilir. Namazın huşu ile kılınması Kur'ân'da şöyle ifade edilmektedir:
“Mü’minler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir. Onlar ki, namazlarında (huşu) derin saygı içindedirler” (Mü’minûn 23/1-2 )
    
Yukarıda kısaca özetlediğimiz, mü’minin vasıflarından sadece bir kaçına ve nasıl ibadet yapması gerektiğine baktığımızda, LİBERAL CAMİİ!! denilen mekan mü’minlerin ibadetgahı olamaz. O yerin adına da camii denilemez. 
    
O halde asıl mesele nedir?
    
İnsanları ‘’İNDİRİLEN İSLAMA’’ değil de, ‘’UYDURULAN İSLAMA’’ inandırarak, dinlerinden uzaklaştırmak ve Hristiyanlaştırmaktır.
Birileri ortaya çıkartılıyor, onun eline yazılı metinler verilerek bir DİN UYDURULUYOR , bunun adına da İSLAM diyorlar. Islamın özünü bilmeyen, cehaletin karanlığında yüzenler de, buna sarılıyorlar. Bunun o kadar ciddi propagandası yapılıyor ki, İNDİRİLEN DİNİN YERİNİ, UYDURULAN DİN ALIYOR!!!
    
Hiristiyan dünyası , (kilise) biliyor ki, indirilen Din İslam, eninde sonunda bütün dünyaya hakim olacak. Onun içindir ki, ‘’Bunu nasıl bulandırabilirim? Bunu nasıl engelleyebilirim? Nasıl İslam Dininin içine fitneyi, fesadı, bid’at ve hurafeleri sokar, Müslümanların elinden Kuranı nasıl alabilirim? Kendi yazdığımız kitabı Müslümanların ellerine nasıl verebiliriz?’’ Bütün hesap bu. Daha net bir ifade ile Dünyayı hiristiyanlaştırma faaliyetleridir. Maksat ve hedef belli, her şey açık net. 
    Hepinizin bildiği gibi, bu ne ilk, ne de son. Daha İslamın ilk yıllarında sahte peygamberler çıkmadı mı? İslamın özünü bulandırmak için olmadık sapık mezhep ve tarikatlar türemedi mi? Müslümanların kafasını bulandırıp, hiristiyanlaştırma faaliyetleri olmadı mı? 
    Bu gün gelinen noktada tek fark, o kadar ileri gittiler ki, müslümanların ibadet yeri olan Camii yi kullanmaya başladılar. 
    Çözümü ise son derece basit. Uydurulan,  bize sunulan ve adına İslam denilen din yerine, indirilen Allah katında tek din olan İslam’a, Allah‘ın Kitabı Kuran’a, sımsıkı sarılarak , Allah’ın son Peygamberi Hz. Muhammet Mustafa (S.A.V)’nın göstermiş olduğu yolda yürümektir. Yani indirilen dinin bütün kurallarını öğrenerek ona göre iman etmek ve yaşamaktır. 
    AKSİ HALDE CEHALETİMİZİN BEDELİNİ ÇOK AĞIR ÖDER, İMANSIZ OLARAK RUHUMUZU TESLİM EDEREK CEHENNEM EHLİNDEN OLURUZ. 
    ALLAHIN KİTABINDA İŞARET ETTİĞİ, ALLAHA VE PEYGAMBERE BAĞLI, SADIK, GERÇEK İSLAMI YAŞAYAN CENNETLİK KULLARINDAN OLMAMIZ SELAM VE DUASI İLE, MÜBAREK RAMAZAN BAYRAMINIZI KUTLUYOR, ALLAH’IN RAHMET BEREKET VE SELAMETİ ÜZERİNİZE OLSUN  DİYORUM…
İsmet TAŞ 
İç Anadolu Birliği Genel Başkanı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
SON YAZILAR