İsmet TAŞ

İsmet TAŞ

Mankurt kafa!

Mankurt kafa!

 Mankurt, Türkçe ’de mankafa ile aynı kökten ve aynı manaya gelir. Türk, Altay ve Kırgız efsanelerinde bahsedilen bilinçsiz köle olarak ifade edilir.  Mankurt haline getirilmek istenen kişinin başı kazınır, başına ıslak deve derisi sarılır ve böylece elleri kolları bağlı olarak güneş altında bırakılır. Deve derisi kurudukça gerilir. Gerilen deri başı mengene gibi sıkar ve inanılmaz acılar vererek aklını yitirmesine neden olur. Böyle bir kişi bilinçsiz ve her istenen şeyi sorgusuzca yapan bir köleye yani mankurta dönüşür.          

     Mankurtizm, Aytmatov’un “Gün Olur Asra Bedel” eserinde de belirttiği gibi, “sosyal kimlik değiştirme ve öz köküne yabancılaşma” temalarını karşılayan bir terim olarak sosyal psikoloji literatüründe yerini almıştır. (Fetöcüleri bu kadar güzel tarif eden bir deyim olamaz)
               Şimdi diyeceksiniz ki, durup dururken bu da nereden çıktı? Söyleyeyim. Perşembe günü akşamı, emekli olan 15 Temmuzun Kahraman Gazilerinden, Emniyet Müdürlerimizden Fatih Eryılmaz’a ; “Emekli olmayın, bu Milletin bu Ülkenin sizin gibi kahraman millet evlatlarına ihtiyacı var” demek için ziyaretine gittiğimizde, konuşması arasında, Fetö Terör Örgütünü anlatırken; “Karşımızda mankurt bir kafa var. Kimse pişmanlık beklemesin. Bunlar toplumsal fay hatlarını harekete geçirecek noktalara operasyon yapabilirler. Halen bu kabiliyetleri olduğunu düşünüyorum” tespitinde kafama takıldı. Daha önceleri Sayın Cumhurbaşkanımızda aynı kelimeyi,  aynı örgüt için kullanmıştı.             

  13 Yaşında Polis Kolejine girdiğinden bu yana bu örgütü tanıdığını, çözdüğünü, tespitlerini amirleri ile paylaştığını, ama kimsenin kendisini bu konuda yeteri kadar ciddiye almadığı, bu örgüt tarafından düşman ilan edildiğini, bunun içinde, Ergenekon dan, İBDA-C ye varıncaya kadar onlarca suçlamalara maruz kaldığını, tutuklandığını,  yaşadığı olayların bir kısmını anlattı. Böylelikle bu örgütü  ve üyelerini daha iyi anlama ve tanıma fırsatı buldum.  Bunu da sizlerle paylaşmak istedim.
               Gazi Müdürümüzü dinlerken, Fetö Terör Örgütü ile ilgili, Devletin ve bizim çok az şey bildiğimizi bir kere daha gördüm. Gazimiz; ”Milleti mezhep ve etnisite üzerinden bölebilecek, önder ve kanaat insanlarına, bu fayları harekete geçirecek operasyonlar yapabilirler. Teyakkuz durumunda olmak zorundayız. Karşınızdaki yapı, sağı, solu, liberali, her şeyi kullanabiliyor. Anında milliyetçi, anında liberal olabiliyor. Camdan bir duvardır bu örgüt. Nereye gitsen kafanı bunlara çarparsın”
               Gazi Emniyet Müdürümüz konuşmasının bir bölümünde; “  Devletin, hükûmetin ve soruşturma yapanların bu örgütün çalışma biçimini, faaliyet tarzını bilmediğini, çevrede görülen Fetöcü bilinen kişilerin gerçek Fetö Terör Örgütü yöneticisi zannedildiğini, ancak gerçek örgüte ulaşılamadığını söyleyerek, Örgütün yer altına çekildiğini ve aktif durumda olduğunu, bunların halen Devletin en üst kademelerinde bulunduğunu,  kendilerini gizlediklerini ” anlattı.
               Emniyet birimimizin, terörle mücadeleden, cinayet masasına varıncaya kadar bir çok şubede görev yapan müdürümüz, bizim için, Fetö Terör Örgütü hakkında en doğru bilgilere sahip bilirkişiydi. Bu Millet, bu Devlet, bu Bayrak için canını hiçe sayan kahramanlarımızdan biri.
               Gazimizin anlattığı olayları ve son bir yılda yaşananları birlikte düşünelim.
Fetö Operasyonu düzenleyen savcıların Fetöcü çıkması, 17-25 Aralıktan sonra önemli kademelerde görevlendirilen kamu görevlilerinin bylock kullanmış olmaları ve tutuklanmaları, örgüt üyelerinin mahkemeleri tiyatro salonuna çevirmeleri, kendilerine bu kadar öz güven duymaları, yurt dışında faaliyetlerine aralıksız, kesintisiz devam etmeleri, malum ülkelerin bunları koruyup, kollamaları ve kucak açmaları vs. hepsini üst üste koyduğumuzda, Gazimizin anlattıkları ile örtüştüğünü net bir şekilde görürüz. 
               Bu güne kadar ki yazılarımızda 15 Temmuzun bitmediğini, devam ettiğini, ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel açılardan dile getirmiştik. Ancak şu an ifade edilenler söylediklerimizden veya söylenilenlerden çok daha farklı. Fetö ile mücadele, Sayın Cumhurbaşkanının ve Milletin,  kararlı, istikrarlı, dik duruşu ile ciddi bir yol alınmıştır. Evet bu doğru. Hatta belki uzun yıllar bir daha böyle bir şeye kalkışamayacaklar. Ancak, yer altına çekilmiş hücrelerin ne zaman faaliyete geçeceğini de kimse garanti edemez. Çünkü karşımızda normal bir terör örgütü yok. Kendine has özellikleri olan, “ Mankurt” lar var.
               Şahsi kanaatimizi odur ki; madem kamusal anlamda resmi olarak bir örgütlenmeye gidilemiyor, (çünkü her geçen gün,  hiç ummadığımız,  beklemediğimiz, en güvendiğimiz isimlerden bylock çıkıyor) madem Devlet ve Milletin bekası söz konusu,  o zaman, görevde olmayan veya görevde olup da bu anlamda faydalı olabilecekleri istifa ettirip,  17-25 Aralıktan da önce Fetö ile mücadele eden, Fetönün,  tabiri caizse ciğerlerini, çalışma stillerini ve nasıl mücadele edilebileceğini  bilenlerden oluşan bir ekip kurulmalıdır. Devlet bunu düşünmemiş midir? Belki de düşünmüştür.  Ama bir yıldır geldiğimiz noktaya bakarsak, 17-25 Aralıktan sonra bile alınanlar bylock tan tutuklanıyorsa, her şeyi tekrar gözden geçirip sorgulamak lazım gelmez mi?
               Çünkü karşımızda, mankurt lardan oluşan, masum, silahsız insanlara acımasızca saldıran, her türlü değer yargısından yoksun bir örgüt bulunmaktadır.
Evet bu örgütün tehlikeli olduğunu biliyorduk. Ama bu kadar tehlikeli olduğunu kaçımız biliyorduk?
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR