Savaş, çocuklar için sadece fiziksel yaralanmalarla sınırlı değildir; ruhsal yıkım da beraberinde gelir. İsrail ve Filistin arasındaki uzun süredir devam eden çatışmalar, çocukların yaşamlarını derinden etkilemiştir. Bu çocuklar, savaşın çirkin gerçekleriyle karşı karşıya kaldılar ve psikolojik olarak derin yaralar aldılar ve almaya da devam ediyorlar.

Birçok çocuk, evlerini ve ailelerini kaybetti. Bombaların, roketlerin ve silahlı çatışmaların ortasında kalarak korku ve panik içinde yaşadılar. Bu çocuklar, yaşadıkları travmatik olayları anlamakta güçlük çekiyorlar ve sıklıkla kabuslarla, anksiyete ile ve korku ile başa çıkmaya çalışıyorlar.

Evlerini terk etmek zorunda kalan, bombaların altında kalan ve sevdiklerini kaybeden çocuklar, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar.

Savaş ortamı, çocukların güvenlik duygusunu yok eder. Normalde güvenli oldukları yerler artık tehdit altındadır. Okullar bombalanır, oyun alanları savaş alanına dönüşür ve sokaklarda dolaşmak bile tehlikeli hale gelir. Bu çocuklar, sürekli olarak korku ve endişe içinde yaşarlar ve normal bir çocukluk yaşayamazlar.

Savaş, çocukların ruh sağlığını derinden etkiler. Yaşadıkları travmatik olaylar, kabuslarla ve sürekli tekrar eden anksiyete ile sonuçlanabilir. Bazı çocuklar duygusal olarak içe kapanırken, bazıları da saldırgan ve öfkeli davranışlar sergileyebilir. Bu çocuklar, yaşadıkları travmayı anlamakta ve işlemekte zorlanır ve genellikle uyku problemleri, konsantrasyon güçlüğü ve sosyal ilişkilerde zorluklar yaşarlar.

Ancak, tüm bu zorluklara rağmen, çocuklar da dirençlidir ve iyileşebilirler. Onlara güvenli bir ortam, sevgi ve destek sağlandığında, travma sonrası iyileşme mümkündür. Psikososyal destek, terapi ve eğitim gibi kaynaklar, bu çocukların iyileşme sürecine katkıda bulunabilir. Ayrıca, çocukların duygularını ifade etmelerine ve yaşadıkları deneyimleri işlemelerine yardımcı olacak güvenli ve yaratıcı ortamların oluşturulması da önemlidir.