Altındağ’da son üç akşamdır yaşanan tablo, kentin gündüz telaşını akşam saatlerinde bambaşka bir sessizliğe dönüştürdü. Sessizlik derken, akan sudan söz etmiyorum; muslukların suskunluğundan söz ediyorum.

Doğantepe ve Battalgazi mahallelerinde saatler akşam yediyi gösterdiğinde başlayan su kesintileri, gecenin ilerleyen saatlerinde sona eriyor. Bildirimlerde yer alan ifade ise tanıdık: “Yoğun su kullanımı nedeniyle… Su basıncında geçici olarak düşüş yaşanabilecektir” Saat aralığı da neredeyse hiç değişmiyor; “21.45 ile 01.00.”

Altındağ’ın 26 mahallesi var. Ne ilginçtir ki, yoğunluk kavramı, sanki yalnızca iki mahalleye özgü bir doğa olayı gibi tekrarlanıyor. Yoğunluk, bir yer çekimi kanunuysa, neden yalnızca Doğantepe ve Battalgazi üzerinde etkili?

Akşam saatleri, evlerin dolduğu, tencerenin kaynadığı, misafirin kapıyı çaldığı zamanlar. Yaşlısı, hastası, çocuğu evdeyken suyun “geçici” olarak çekilmesi, kelimenin anlamını uzatıyor.

****

ASKİ Genel Müdürü Memduh Aslan Akçay’ın masasına düşen şikâyet bildirimleri, sahadaki gerçeği ne kadar anlatıyor diye merak ediyorum doğrusu. Çünkü vatandaşın hafızasında saatler net! Akşam gidiyor, gece geliyor.

Olayı biraz araştırdım. Gerek ASKİ’nin sitesindeki duyurularda takip ettiğim kadarıyla gerekse de sosyal medyada dolaşan paylaşımlarda, ilçelerde belirli mahallelerde yaşanan su kesintilerinin yalnızca Altındağ’la sınırlı kalmadığını gördüm.

****

Yenimahalle’de, Çankaya’da “belirli bölgelerde” benzer saatlerde yaşanan kesintilerden söz edenlerin sayısı bir hayli fazla. Eleştiriler de artıyor, sorular da. Ankara’nın efsanesi Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız Mansur Yavaş’a ve ASKİ Genel Müdürü Sayın Memduh Aslan Akçay’a seslenmek istiyorum: “Yoğunluk her yere eşit dağılmıyorsa, planlama nereye yoğunlaşıyor?”

****

Akşam sular gidince, vatandaşların kafasındaki gece soruları artmaya başladı sevgili okur. Sayın yerel idarecilerimiz, kimse sizlerden mucize beklemiyor. Ancak eğer ki bir planlama ve yoğunlukla ilgili bir kesinti olacaksa; bu üç akşam üst üste aynı mahallede olmaz.

Vatandaşların sesini duyunuz. “Artık Yeter” nidalarıyla yükselen seslere kulak veriniz. Çünkü bu sesler sadece duyulmak istiyor. Şu durum unutulmamalıdır: “Muslukların dili yoktur, musluklar konuşmaz. Ancak başkentliler konuşuyor Sayın Mansur Başkanım.”