Yusuf Sağlam

Yusuf Sağlam

Ataullah İskenderi ve Hikem-i Ataiyye

Ataullah İskenderi ve Hikem-i Ataiyye

İbn-i Atâullah İskenderi, Tacüddin-i İskenderi adlarıyla meşhur olmuştur. Maliki mezhebi âlimlerinin ve Şazili tarikatının büyüklerindendir.

Ebu Hasan-ı Şazeli (1197-1258) hazretlerinin halifesi Endülüslü Ebu Abbas-ı Mursi’den ve daha sonra Yakut-i Arşi hazretlerinden feyz almıştır. İbn Atâullah hazretleri 1309 (H.709) senesinde Mısır’da vefat etmiş olup kabr-i şerifi Karafe mezarlığındadır.

Birçok eser yazmış olan İbni Atâullah hazretlerinin ‘Hikem-i Ataiyye’si en meşhur eseridir. Eser, numaralandırılmış hikmetlerden oluşmaktadır.

Tasavvuf edebiyatının en çok okunan eserleri arasında yer alan, 50’den ziyade şerhe konu olan, 4 kez İngilizceye, 2 kez Fransızcaya, 1 kez de İspanyolcaya tercüme edilen Hikem-i Atâiyye, Seyda Yahya Abbasi Hazretlerinin ve Prof. Dr. Abdülaziz Hatip’in tercüme ve şerhleriyle günümüz okuruyla buluşmuştur.

MÜ İlahiyat Fakültesi, Tasavvuf Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. H. Kamil Yılmaz, ‘Hikem-i Atâiyye’ kitabına yazdığı önsözde şöyle diyor: “Hikem-i Atâiyye, camilerde, medreselerde, tekkelerde ve hatta evlerde gruplar halinde okunarak, büyük bir mazhariyete nail olmuştur. Değişik ilmî seviyelerden ve sosyal statülerden pek çok insanın dikkatini çeken bu eser üzerine, onlarca şerh yazılmıştır. Eserin tutulmasının sebebi, insan gerçeğine getirdiği yorum ve insanlara verdiği ümit ışığıdır. Her sınıftan insanın zevkle okuduğu Hikem-i Atâiyye’de, her insanın anlayacağı ve kabulde zorlanmayacağı hayat gerçekleri vardır.”

Eserin şârihlerinden olan Prof. Dr. Abdülaziz Hatip şunları söylemiştir: “Eser, her mezhep ve tarikata mensup âlimler tarafından ilgiyle karşılanmış ve şerh edilmiştir. 

Bu yönüyle, bütün Müslümanların müşterek klasik kaynakları arasında yer almıştır. Eseri okurken, ruhta hikmet şimşeklerinin çaktığını, iç âleminizde marifetullah ve ihlâs çiçeklerini açtıracak feyizlerin, damla damla süzüldüğünü hissedeceğinizden eminim.”

Daha ilk hikmetinde, “Günah işlediğinde bile ümidin azalması, amele güvenmenin alâmetlerindendir” diyor, İbn Atâullah. Tasavvufi hakikatleri bir bir serdettikten sonra, kitabın sonundaki münacat bölümünde yine aynı noktaya dönüyor: 
“Allah’ım! Günahkâr olsam da rahmetine olan ümidim kesilmez, Sana itaat etsem de korkun yüreğimden çıkmaz. Birer sanat eserin olan varlıklar beni sana sevk etti. Keremine ilişkin bildiklerim, Senin kapından ayrılmamayı öğretti. Allah’ım, ümit kaynağım Sen olduktan sonra, nasıl mahrum kalırım ki?  Yine, güvencem Sen iken, nasıl zelil düşebilirim ki?” diyerek, kısacık bir cümleyle sarsar insanı…

İmam Abdulvehhâb Şa’rânî kuddise sirruhu, İbn-i Atâullah kuddise sirruhu için; “(Sonradan gelenler arasında) Onun kıymetli sözlerinden daha manalı bir söz işitmedim. Kendi görüşünde olmayanlar bile, onun söylediklerinde bir hata ve kusur bulamazlardı. Allahu Teâlâ ondan razı olsun” derdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR