Bedirhan Şahin

Bedirhan Şahin

Bir Günden Öte Bir Ömür

Bir Günden Öte Bir Ömür

Geçtiğimiz pazar günü, evlerde çiçekler açtı, telefonlar hiç susmadı, sofralarda şükür duaları edildi. 11 Mayıs Anneler Günü'nde, hayatımızın merkezindeki o eşsiz varlıkları onurlandırmak için koşuşturduk.

Hediyeler alındı, sürprizler yapıldı, uzaktaki annelere hasret giderildi. Her ne kadar kimi zaman "kapitalist tüketim kültürünün dayattığı bir gün" eleştirilerine maruz kalsa da, Anneler Günü özünde, yüreklerimizin derinliklerindeki minneti dile getirmenin sembolik bir fırsatı olarak karşımıza çıktı.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), "Cennet annelerin ayakları altındadır" buyurarak, anneliğin kutsallığını en veciz şekilde ifade etmiştir. Yine bir başka hadisinde "Anana babana iyilik et ki, çocukların da sana iyilik etsin" diyerek, bu saygı ve sevgi zincirinin nesiller boyu devam etmesi gerektiğini vurgulamıştır. İslam geleneğimizde anneye gösterilen saygı ve hürmet, sadece bir günle sınırlandırılamayacak kadar derin ve köklüdür.

Peki, modern zamanlarda bir "gün" belirleyip hediyeleşmek, bu kadim öğretiyle çelişiyor mu? Elbette hayır. Hediyeleşmek, sevgiyi somutlaştırmanın, minnettarlığı ifade etmenin en kadim yollarından biridir. Peygamberimizin "Hediyeleşiniz ki, aranızdaki sevgi artsın" sözü, bunun en güzel delilidir. Önemli olan, bu hediyeleşmenin içtenliği ve anlamıdır.

Anneler Günü'nde verilen bir hediye, yılın geri kalanında gösterilmeyen bir ilginin telafisi olmamalı elbette. Aksine, her gün gösterdiğimiz ilgi ve saygının sembolik bir tezahürü olmalıdır. Annemizin gözlerindeki ışıltıyı görebilmek, onun duasını alabilmek için fırsat kollayanlar için Anneler Günü, sadece bu fırsatlardan biridir.

****

Bir fincan çay eşliğinde uzun uzun sohbet etmek, eski fotoğraflara bakıp gülümsemek, belki de çocukluğumuzdan kalma bir anıyı yeniden paylaşmak... Bunlar, hiçbir pahalı hediyenin yerini tutamayacak değerler. Anne sevgisi ve anne-evlat bağı, maddiyatla ölçülemeyecek kadar kutsaldır. Nitekim annelerimizin çoğu, sorulduğunda "Bana hediye almayın, sağlığınız bana yeter" der. Bu sözün ardında yatan derinlik, anneliğin özünü simgeler: Koşulsuz sevgi ve fedakârlık.

Kapitalizmin tüketim kültürü eleştirisi haklı olmakla birlikte, anneye duyulan sevginin ifadesi olan bir hediye, sırf tüketim kültürüne hizmet ediyor diye değersizleştirilmemeli. Önemli olan niyettir, içtenliktir. Bir demet çiçek, el yazısıyla yazılmış içten bir mektup, belki de annemizin sevdiği bir yemeği yapmak... Bunların hiçbiri, pazarlama stratejilerinin kurbanı değil, sevginin en saf halinin yansımalarıdır.

****

Unutmayalım ki, annelerimiz için en büyük hediye, onlara ayırdığımız zaman ve gösterdiğimiz ilgidir. Günümüzün koşuşturmacasında bile, bir telefon açıp hatırını sormak, yanında olmak, dertlerine ortak olmak paha biçilemez değerdedir. Anneler Günü'nün asıl mesajı da budur:

“Annelerimizin kıymetini bilmek, sadece bir gün değil, her gün onları mutlu etmek için çabalamak.”

Son tahlilde, ister Anneler Günü olsun, ister sıradan bir gün, annelerimize olan sevgimizi ve saygımızı göstermenin her zaman bir yolu vardır. Peygamberimizin öğretileri ışığında, annelerimize hürmet etmek, onların rızasını gözetmek, bizim için sadece bir gün değil, bir ömür boyu sürecek kutsal bir vazifedir. Anneler Günü, bu vazifenin güzel bir hatırlatıcısı olmaya devam edecektir. Vesselam…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR