Dijital Vicdan
“Dijital vicdan” kavramı; bireylerin yaşanan olaylara karşı gerçek bir eylem ve sorumluluk almak yerine, tepkilerini çoğu zaman yalnızca bir “tıklama”, paylaşım ya da beğeniyle sınırlamasını ifade ediyor.
Seçilen kavram, dijital ortamda artan farkındalığa rağmen, vicdani reflekslerin yüzeyselleşmesi ve sorumluluk duygusunun zayıflaması üzerine önemli bir düşünme alanı sunuyor.
Bu yönüyle “dijital vicdan”, hem bireysel hem de toplumsal duyarlılıklara ayna tutan güçlü bir kavram olarak öne çıkıyor. Türk Dil Kurumunun yaptığı çalışma sonucu halkın katılımıyla 2025 yılının kelimesi dijital vicdan seçilmiş. Bu kavramın seçilmesindeki en önemli etken Gazze'deki zulümleri sadece sosyal medya üzerinden izleyip tepkimizi sadece tıklama ile ya da hikâyede çıkan sende ekle butonuyla yapmamızdır. Bunun başka açıklaması olamazdı. Sosyal medya hayatımıza girdiğinden beri bizim insan olduğumuzu unutturmakta o kadar kararlı ki başarıyor da denebilir.
İnsanlık elimizdeki telefondan gördüğümüz hayat üzerine kurulu. Gerek şehit haberlerine, gerek sivil halkın zulümlerine, gerek kadın cinayetlerine gerekse de dünyayı sarsan olaylara karşı tepkimiz, vicdanımız sadece sosyal medya üzerinden yaptığımız tıklama, paylaşma ve kınama. Sosyal medya insani duygularımızı yok etmekle kalmayıp bizleri tembel, korkak, aciz bir kişiliğe de sürüklüyor.
Sorsan sosyal medyada herkes aslan, kaplan, vatan sevgisiyle dolu ama iş faaliyete gelince boş bir teneke. Bu kavramın bu seneyi en iyi özetleyen kelime olmasındaki en büyük faktör istisnasız Gazze'ye yapılanlar karşısında telefonun arkasından bir şeyler yapma çabasına düşen kesim için. Dijital ortam o kadar güçlendi ki aklınıza ne geliyorsa oradan hallediliyor artık. Buna üzülme, vicdan, merhamet gibi insani duygular da dâhil.
Kadın cinayetinden örnek verelim, bir şiddet haberine verdiğimiz en büyük tepki o haberi okumak falan şöyle dursun sadece hızlıca kaydırmamızdan ibaret. Sizlerde farkında değil misiniz hep birlikte robotlaştırılıyoruz. En son ne zaman hatırlıyorsunuz sıcak aile ortamlarında ettiğiniz bir sohbeti, yediğiniz bir yemeği, konuştuğunuz uzun sohbetleri. Şimdi herkes kendi odasına geçip elinde bir telefon ile bütün dünyasını oradan yaşamakla meşgul.
Çocuklara bir şey diyemiyorum ne yazık ki ebeveynlerin de ellerinden, dillerinden düşürmedikleri sosyal medya merakı. Üzgünüm ama bizlerin kültürünü, aile bağlarını, duygularımızı, merhametimizi gibi bu denli insani duygularımızı yitirmek için gönderilmiş bir araçtan başka bir şey değil dijital ortam. Her şeyi dozunda yaşayalım.
Dijital ortamı kullanıyorsak bunu yaparken duygularımızı kökünden silecek derecesinde duyarsız değil, vicdan ve merhamet gibi duygularımız dijitalin dışında yaşayalım. Belki dijital vicdan diye bir kavramı yüceltmeseydik Gazze bu halde olamayabilirdi. İcat esilen her şey güzeldir ama sen bunu kendi yararına kullanıyorsan eğer. Saygılarımla...
