Mehmet YILDIRIM

Mehmet YILDIRIM

 Dil mübadelesi ve dil de bozulma

 Dil mübadelesi ve dil de bozulma

Önceki yazım da milli bir dilin oluşumunda o dilin milletini ve o milletin tarihini göz önünde bulundurulmasından ayrıca her türlü tarihi maceranın o dile katkıda bulunduğu söyledik. Yine bir dilin başka dillerden kelime derleyebildiğini de söyledik. Bu hatırlatmadan sonra devam edelim. 
     Kültürler arasındaki sürtüşmeler ve kültürel temaslar zaruridir. Bunu önlemek kesinlikle mümkün değildir. Bu temaslar sırasında kültür alışverişi olduğu gibi kelime alışverişi de olur. Dolayısıyla bu kültür “mübadelesinde” kültür zenginleştiği gibi dil de zenginleşir. Fakat dil mübadelesinde yapılan kelime değiş tokuşların ve alış verişlerin, önceden belirttiğim gibi dil kurallarına, estetiğine ve dil fonetiğine göre “ millileştirerek” yapılmalıdır.
      Tarih içerisinde Türk milleti, birçok millet ve dolayısı ile pek çok dil ile temas etti. Bu arada olağan şekilde, bu milletlerden kelimeler aldı ve verdi. Ancak, zaman zaman bu alış veriş “milli dile yabancılaşma” ölçüsünde tehlikeler doğurdu. İşte o durumlarda, milletimizin yetiştirdiği dahiler ve alimler, Türk dilini savunan eserler verdi abideler dikti. Bilge Kağan, Çin dil ve kültürü karşısında Orhun Abideleri’ ni dikerek, Kaşgarlı Mahmud Arapça karşısında Divanü Lugati’t Türk’ ü ve  Ali Şir Nevai Farsça karşısında Muhakemet-ül-Lugateyn’ i yazarak Türk dilini savundu, başka dillerin egemenliğinde kaybolmasını engellerdiler.
     Osmanlı Devleti döneminde, dilimize pek çok yabancı kelime girmiştir ve hatta azımsanmayacak miktarda karşılığı olan kelimler de girdi. Türk dili yabancı kip, edat ve terkiplere göre bozuldu. 
     Şimdi burada bir noktaya değinmek istiyorum. 19. yüzyılın sonlarında, Türk edebiyatını da etkileyen, daha doğrusu besleyen üç düşünce akımıyla karşılaşılmaktadır: Batıcılık, Türkçülük, İslamcılık. Genellersek Edebiyat-ı Cedideciler batıcı, milliyet ve kavmiyyet kavramlarına dayalı Milli Edebiyat fikrinin oraya atan ve savunanlar Türkçü ve eskiyi savunanlar İslamcı ve Osmanlıcıdır. Bu küçük açıklamadan sonra kaldığımız yerden devam edelim. 
      Osmanlı Devleti döneminde, dilde ki bu bozulmalar sonucunda, bu gidişe dur demek isteyen ve ortaya çıkan “Genç Kalemler” elbette haklılardı. Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin ve Ali Canip Yöntem öncülüğünde,  Türkçemizin, Arapça ve Farsça terkipler içinde, karşılığı olan kelimelerinde dahi “halktan koparılması” karşısındaki çıkışlarını, Türk dilinin yeni bir silkinişi olarak değerlendirilmelidir.
      “Genç Kalemler” olarak bahsettiğim Genç Kalemler dergisi etrafında toplanarak, “Yeni Lisan” hareketini başlatanlar, “Milli bir edebiyat milli bir dille yaratılabilir” görüşünü ortaya atıp, Türkçe’nin sadeleşmesi için şu ilkeleri kabul ve ilan etmişlerdir: 
      
1-    Arapça ve Farsça gramer kurallarının kullanılmaması, bu kurallarla yapılan terkiplerin kaldırılması,
2-    Arapça ve Farsça kelimelerin Türkçe' de söylendikleri gibi yazılması,

3- Başka Türk Lehçelerinden kelimeler alınmaması,
4- İstanbul konuşması esas alınarak yeni bir yazı dilinin meydana getirilmesi,
5- Dil ve edebiyatın doğu-batı taklitçiliğinden kurtarılması.
      Türk şair, yazar ve fikir adamları arasında kısa zamanda yayılan bu yeni lisan ve millî edebiyat anlayışı, bir edebiyat akımı halini almış ve devrin hemen bütün şair ve yazarları bu anlayışla eserler vermişlerdir. 
     Yine burada küçük bir açıklama yapmak istiyorum. Bu kelime değiş tokuşların ve alış verişlerin milli dili tahrip etmesine,  “yabancı bir dilin buyruğuna” sokmasına kadar varırsa, buna “kültür emperyalizmi” adı verilir. Şimdi devam edelim. 
     Türk dili üç yüzyıldan beri Batı’dan gelen etkilerin tesiri altındadır. Dilimizde İtalyanca, Fransızca, İngilizce, Yunanca ve Almanca’dan kelimeler dilimize girmeye başlamıştır. Spordan tekniğe, modadan politikaya kadar dilimizde bu kelimeler, zamanla artarak yerleşmektedir. Maalesef vahim olanı, bu durum, normal ve tabii bir kelime ve terim alış verişi biçiminde değil, aksine “kültür emperyalizmi” ölçüsünde büyümektedir. Yani dilimize Batı’dan karşılığı olan kelimeler de, dilin yapısını ilgilendiren gelişmeler de akıp durmaktadır.
    Elbette Türk dili, bu gidişe teslim olmayacak, yeni bir silkinişle doğrulup ayağa kalkacaktır. Ancak bu silkiniş ilkin devlet kademelerinden başlayıp, başta eğitim olmak üzere medya, sanat ve edebiyat ile halka nüfuz etmesi sağlanmalıdır.  
         Selametle…
                                                                                                            MEHMET YILDIRIM  

     
         


  
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR