Furkan Göktürk Yılmaz

Furkan Göktürk Yılmaz

Geçiş dönemi sancıları

Geçiş dönemi sancıları

Merkez Bankası geçtiğimiz perşembe günü politika faizini 500 baz puan artırdı. Faiz artırımına rağmen Türk Lirası piyasada değer kaybetmeye devam etti. Bu durumu “doğru ilacı düşük dozda kullanırsanız çare olmaz” diye yorumlayan ekonomistler gördüm.

Ben TL’deki değer kaybını Merkez Bankamızın öngörülemez hamlelerine bağlıyorum.

Merkez Bankası faizi önce 650 baz puan artırdı. Sonra 250 baz puan. Piyasalar buna göre pozisyon almışken geçen ay 750 baz puanlık artış gördük. Şimdi de 500 baz puan ile devam ettik.

Bu durum Merkez Bankasının öngörülebilir iktisadi politikalarına zarar veriyor.

Merkez Bankacılığında faiz artırımına gidecekseniz, normal olarak tabir edilen adımlar şöyledir; önce en büyük adımı atarsınız, ondan sonra ya o büyüklükte ya da daha küçük adımlar ile devam edersiniz…

Yeni ekonomi yönetimi ile beraber ülkece bir geçiş dönemindeyiz. Mehmet Şimşek ve ekibi faiz artırımlarında yukarının gönlünü etmek zorundaymış gibi görünüyor. Göbek bağı (makul oranda) bir türlü kesilemedi.

* * *

Faiz artırımlarının ardından küçük yatırımcının ne yapacağı merak ediliyor.

Türkiye’de yüksek enflasyon karşısında faiz bulamayan, ana parasını koruyamayan yatırımcı borsaya hücum etti. Yani Borsa İstanbul’un dünya borsalarına göre yüksekte seyretmesinin sebebi biraz farklı.

Ülkemizde 7 milyon 300 binin üzerinde borsa yatırımcısı olduğu konuşuluyor. Şimdi faizler yükselirken bu eğilim değişir mi?

Ben değişmesini pek beklemiyorum. Gerekçesi şu; mevduat faizleri sade vatandaş için hala yeterince yüksek değil.

Bankalar dışarıdan mevduat faizine gelen kişiye yüksek faiz veriyor, kabul. İçeride Kur Korumalı Mevduat’tan gelen vatandaşa yine yüksek faiz veriyor, tamam.

Fakat bunların dışında kalan mevduat sahibine cazip faiz oranları verilmiyor. Faizler paranın büyüklüğüne göre yüzde 45’e kadar çıkıyor ama tabandaki memur ve işçiler bu oranlara yaklaşamıyor.

Ciddi bir düşüş eğilimi görülmedikçe borsaya ilgi devam edecektir diye tahmin ediyorum. Bu dönemde küçük yatırımcının dikkatli olması lazım. Halka arz furyasıyla bu değirmen nereye kadar döner?

* * *

Son olarak bankacılık sektörüne bakalım.

Bankaların elinde yüksek miktarda düşük faizli devlet tahvili var. Üstüne kenarda Kur Korumalı Mevduat bekliyor. Bu iki faktör sektörü baskılamaya devam edecek.

Türk bankalarının elinin serbest bırakılması lazım. Ardımızda bıraktığımız döneme göre azalsa da bankalar hala ekonomi politikasının aracı olarak kullanılıyor.

Türkiye’de ekonomiyi bankalar taşıyor. Bir büyüme olacaksa bunda bankaların vereceği kredilerin önemi yadsınamaz. Elbette bankacılık dışında kalan kanallardan da finansman bulmak lazım fakat önce bankaları rahatlatmak lazım.

2024 yılı enflasyon beklentisi yüzde 33. Ortodoks politikalara (ekonomide geleneklere, genel kabul görmüş görüşlere bağlı olan uygulamalar) geçiş ile birlikte bu beklenti yakalanabilecek mi, göreceğiz.
Merkez Bankaları faiz artışı döngüsünün sonunda faizleri durduruyoruz diye önden peşin sinyaller vermez. Enflasyonun iyice düştüğünü görmeden bu açıklamalar yapılmaz. Türkiye’de faiz artışı trendi devam edecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR