Cansu Gürses

Cansu Gürses

Nam-ı diğer İlhami…

Nam-ı diğer İlhami…

III. Mustafa’nın Mihrişah Sultan’dan Aralık 1761 yılında dünyaya gelen III. Selim, amcasının cephelerdeki duruma üzülerek beyin kanaması geçirmesi ve vefat etmesi üzerine Osmanlı tahtına Recep 1203/Nisan 1789 tarihinde oturdu. İslâmî ilimlere vukûfu, şiir, hat ve diğer güzel sanatlardaki mahareti ve kısaca kültürü açısından, denilebilir ki, 1595’de vefat eden III. Murad’dan sonra gelen Padişahlar içinde bir numaradır. III. Selim, aynı zamanda dirayetli, merhametli ve ıslahata taraftar olan bir Padişahtır.

Şehzade Selim doğumunda yedi gün, yedi gece "Şehrayin", üç gece de Deniz Donanmasında tertiplenen törenlerle büyük şenlikler yapıldı. Şehzadeliğinde sarayda mükemmel bir eğitim, öğretim gösterilip, terbiye edilerek yetiştirildi. Yüksek din ve fen ilimleri, Arapça ve Farsça öğrendi.

Şehzadeler sırasında musiki ile ilgilenmeye başlayan Selim, genç yaşta sanatında olgunlaşmış ve kendine has, zarif üslubunu yakalamıştır. Türk musikisine kazandırdığı yeni ve özgün makamlarla yeni bir üne kavuşmuştur. Tam on dört yeni makamın sahibi olan padişah, Acembuselik, Nevabuselik, Pesendide, Evcara, Şevkefza ve Suzidilara en çok bilinen ve tanınan makamlarıdır.

Nezaket, zariflik ve sanatkâr yönü her daim ön planda olan padişah, şairlik, hattatlık yönü de oldukça başarısıdır. Öyle ki İlhami mahlasını kullanarak şiirler yazmıştır. Türk musikisinin hem icracı hem de bestekâr yönünden dolayı III. Selim devri Klasik Türk musikisinin en parlak devridir.

III. Selim'in bir diğer özelliği de sanatçıyı her daim koruyucusu olmasıdır. Özellikle müzik hocalarına karşı alçak gönüllü davranır. Ve onları memnun etmeye çalışırmış. Rivayet odur ki, sarayda yapılacak olan fasıl dinletisine geç kalan Tamburi İshak efendiyi harem ağaları içeriye almak istemezler. Öyle ki kalbini kırıp geri gönderirler. Bu durumu perde arkasından gören III. Selim hemen harem ağalarını yanına çağırarak, sizin gibi harem ağasını elbet bulurum. Ancak Tamburi İshak Efendi gibi üstadı nereden bulurum der.

III. Selim, çoğu zaman eserlerinin zamanın musikişinasları tarafından iyi ve kötü yönleriyle incelenmesi ister ve onların fikirlerine büyük incelikle katılırdı. Ahmet Rasim, Osmanlı Tarihi adlı eserinde bu konu için şöyle diyor: “Selim, halis musikideki dehasına rağmen eserlerinin tenkit edilmesinden memnun olur, varsa hataların söylenmesini istermiş. Bir gün Şevkitarap faslı geçilirken bu makamdaki bestesinde usul değiştirilirken geleneğe uyulmadan asma karar verilmeden yapılması Musahip Ahmet Ağa tarafından tenkit edilmiş, bunun üzerine padişah, ‘doğrusu bunun ben de farkındaydım; lakin o nağmelerin başka bir şekilde meydana getirilmesi mümkün olmadı. Mamafih, tenkitiniz beni ziyadesiyle memnun etti.’ diyerek bir kez daha tevazuunu ortaya koymuştur.”

Osmanlı Devleti’nin buhran dönemlerinde tahta bulunan padişah, Türk musikisi için önemli çalışma ve gayretlerde bulunmuştur. Günümüzde hala bestelenmiş şiir ve makamları bulunan III. Selim vefat ettiğinde 40 yaşında idi.

Makamı nur dolsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR