MUSTAFA BURAK DOĞAN

MUSTAFA BURAK DOĞAN

Nancy Pelosi’nin Gözyaşları

Nancy Pelosi’nin Gözyaşları

Nancy Pelosi, ABD temsilciler meclisi başkanı. Basit bir siyasi değil. En önemli özelliği ise ABD siyasetinde ermeni avukatlığını yapmaya kendini adamış bir başrol olması. 18 Eylül’de yaptığı Ermenistan ziyaretinde, sözde soykırım anıtı önünde hıçkıra hıçkıra ağlamıştı. Bu gözyaşları kimi çevrelere, ama neden sorusunu sordurdu. Geliniz biraz geçmişe bakalım. Osmanlı, son dönemlerinde elinde bir koz olmayışı, bazı zaaflarının ortaya çıkışı, gitgide kötüleşen ekonomik durum ve dış borçlanma nedeniyle azınlıklara karşı söz geçiremez olmuştu. Bakınız maalesef diyorum; keşke azınlıklara verilen kapitülasyonlar belli kriterlerle bir süzgeçten geçseydi, keşke bu kapitülasyonların bir denetim ve yargılama ayağı olsaydı. Bu kapitülasyonların Amerikanlara verilenleri çokça suiistimal edildi. Amerikanlar hakları kullanarak Anadolu coğrafyası ağırlıkta olmak üzere; güney topraklarda, güney Kafkasya’da ve Rumeli’nde cirit atmaya başladı. Osmanlı tarafından verilen kapitülasyonlara dayanarak bir konsolosluk açtırıyor ve konsolosluk aracılığıyla kendi emellerince eğitim verecek olan eğitim kurumlarını bir bir inşa ediyorlardı. Bu safhada karşımıza bir örgütlenme çıkıyor; BOARD teşkilatı. Bir önceki yazımda ermeniler kullanılmış bir millettir demiştim, her süper güç bu bölgede bir şekilde söz sahibi olmak için mutlaka Ermenileri kendilerine kukla olarak seçmiştir.

Ermeniler her dönem mutlaka birilerinin tasmalı köpeği olmuştur. Avrupa ve Amerika'da Hıristiyanlığı yaymak için birçok misyoner teşkilatları kurulmuştur. Anadolu'da en çok etkiye sahip olan misyoner teşkilatlarından birisi de 27 Haziran 1810 yılında Boston'da kurulan Amerikan Board teşkilatıdır. Osmanlı Devleti sınırları içinde kalan "Kutsal Topraklar" Amerika'daki Protestan misyoner örgütlerinin en önemlilerinden biri olan bu teşkilatın öncelikli hedefleri arasında yer almıştır. Bu teşkilat kısa sürede Çin, Hindistan, Güney Amerika, Afrika ve Hıristiyanlığın çıkış noktası olan Ortadoğu'ya misyonerler göndermiştir. Amerikan Board, Osmanlı topraklarındaki faaliyetlerine 1820 yılı başlarında başlamıştır. Osmanlı topraklarına gönderilen ilk Amerikan Board üyeleri; Pliny Fisk ve Levi Parsons adlı iki misyonerdir. Yapılan ilk keşif çalışmaları sonucunda Müslümanlar üzerinde bir etki gösteremeyeceklerini anlayan misyonerler Osmanlı topraklarında yaşayan Hıristiyan azınlık üzerinde faaliyetlerini yoğunlaştırmışlardır.

Amerikan Board teşkilatı özellikle Rumlar, Ermeniler ve Bulgarlar arasında misyonerlik faaliyetlerine ağırlık vermişlerdir. Amerikan Board teşkilatının misyonerlik faaliyetleri kapsamında Osmanlı Devleti içinde yeni kiliseler açılmış, eğitim faaliyetlerine ağırlık verilerek devamlı okullar açılmış, hastaneler ve dispanserler kurulmuş, Protestanlık yayılmış ve özellikle Protestanlığı seçenlerin ve Protestanlığa ısındırılanların ekonomik yönden güçlendirilmesi amacıyla ticarethaneler kurulmuştur. Bu faaliyetler kapsamında Osmanlı Devleti içinde bulunan milletlerin milliyetçilik duyguları kabartılarak devlete başkaldırmaları sağlanmıştır. Bu başkaldırılardan birisi de 1892-1893 Merzifon Ermeni isyanıdır. O dönemde kurulan Merzifon Amerikan koleji, ermeni nüfusunun örgütlenmesi ve protestanlaştırılması için merkez üs olarak kullanıldı. Bu raddeden sonra BOARD teşkilatı 1840’lardan itibaren 1914’e kadar binin üzerinde okul açtı ve 25 binden fazla öğrenci kabul etti.

 Robert kolejinde okuyan ve bir süre CHP genel sekreterliği yapmış olan Kasım Gülek diyor ki; “Robert koleji, o dönemler misyoner mektebiydi. Her gün incil okuturlardı, kiliseye götürürlerdi. Biz dindar insanız, ben hep isyan ediyordum bu duruma”. Yıllarca süren bu Board serüveninin sonunda ermeniler sayısal olarak olmasa da nitelik olarak Türklerden üstün duruma gelmişti. Gelgelelim belli bir müddet böyle ilerleyen vaziyet, kurtuluş savaşı sürecinde tam tersine dönmüştür. Harbord’u tanımayan yoktur tarih derslerinden. ABD, Türklere Amerikan mandasını kabul ettirmek üzere onu göndermiştir. Biz manda ve himayeyi reddettikten sonra eli boş dönecek olan harbord’un emeli, board teşkilatıyla güçlendirilmiş olan Ermenileri kullanarak bir hakimiyet sağlamak. Kurtuluş savaşı sırasında Anadolu’daki direnişin ve bağımsızlık sevdasının gücünü güren harbord, Büyük Ermenistan hayallerinin suya düştüğünü anlamış ve 100 yıllık planın böylece çöktüğünü kabul etmiştir. İşte tam da bu gelenekten gelen Nancy Pelosi isimli ermenistan sevdalısı Amerikan siyasetçinin gözyaşlarının tarihsel nedenini anlamış oluyoruz. Pelosi ’ye ermeniler, Amerikan kongresinde Ermenilere üstün destekten ötürü plaket verdi. 97 yılındaki bir toplantıyı, ABD ermeni soykırımını resmen tanımadan rahat edemeyeceğiz sözleriyle tamamlamıştı.

Pelosi yakın zamanda ermeni lobisi desteğiyle ABD temsilciler meclisi başkanlığına terfi ettirildi. Lobi kaynaklı  2015 tarihli bir raporda Pelosi için; o, meclisteki en güçlü destekçimizdir denilmiş. Sonuç olarak o gözyaşları, 100 yıllık bu ermeni planının çöküşü üzerinedir. (Yazımın kısa bir kesiti Batman Üniversitesi kurumsal akademik arşivden alıntıdır). 

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR