Nereden Nereye
Tarihin kahramanları adına marşlar, türküler, ağıtlar yazılmıştır; bunun tek amacı kahramanlıkların dilden dile unutulmadan aktarılmasıdır. Buna en büyük örneklerden biri, tarihin kendisine ağıt yazdırdığı Aksaraylı yiğidimiz Genç Osman’dır.
1621’de Dorikini Köyü’nde doğan Osman, daha çocuk yaşta babasını kaybedip anası tarafından büyütülür; güreşen, ok atan, kılıç sallayan, mermere yumruk atan bir delikanlı olur. 1638’de Bağdat seferi için Aksaray’a gelen 4. Murat’ın çağrısıyla gençler orduya yazılır ancak Osman yaşının küçüklüğü nedeniyle kabul edilmez. O ise gizlice orduya katılır.
Padişah denetimde onu görünce “Bıyıklarında tarak durmayan orduya alınmaz” diyerek geri yollar; Osman ise verilen tarağı dudağına bastırıp kanatarak “İşte bende de tarak duruyor” der. Bu yiğitlik karşısında 4. Murat ağlayarak onu öncü gazilere serdar yapar. Bir hafta sonra Genç Osman, Bağdat Kalesi’ne şimşek gibi saldırıp Sancağı Şerif’i kalenin tepesine diker, ancak aldığı ok yaralarıyla orada şehit olur.
Kayıkçı Kul Mustafa onun parçalanmış başını gördüğünde oturup meşhur Genç Osman ağıtını yazar. Murat Han da “Keşke Bağdat’ı fethetmeseydim de Genç Osman’ım ölmeseydi” diyerek yas tutar. Tarihin bu kahramanı unutulmasın diye yazılmış ağıt günümüze kadar gelirken, bugün bu ağıtı oyun havasına çevirip düğünlerde oynuyor olmamız büyük bir utançtır; böyle bir “çağdaşlaşma” olamaz, bu ancak rezilliğin göstergesidir.
Tarihine sahip çıkmayanın tarihi olmaz; bu bilinci değiştirmek, doğru olana dönmek, bu vatan uğruna kan dökmüş her şehidimize borcumuzdur.
