Bedia Aktimur

Bedia Aktimur

SELAMLAŞMAK

SELAMLAŞMAK

   Selam, kelime olarak emniyet, huzur, sağlık, kurtuluş gibi manalara gelen; aynı zamanda güzel dileklerin ifade edildiği bir duadır. Selamı ilk veren Adem (a.s.)'dır.

    Ebu Hüreyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu:
   "Allah teala Adem (s.a.v)'i yaratınca ona:
_ Git şu oturmakta olan meleklere selam ver ve senin selamına nasıl karşılık vereceklerini de güzelce dinle, çünkü senin ve senin çocuklarının selamı o olacaktır, buyurdu. Adem (a.s.) meleklere:
_ es-Selamü aleyküm, dedi.
   Melekler:
_es-Selamü aleyke ve rahmetullah, karşılığını verdiler. Onun selamına "ve rehmetullah" 'ı ilave ettiler.  (Buhari, Müslim) İşte o selamlaşmadan bu yana "selam" Ademoğullarının iletişim vesilesi olmuştur.
  
    Selamlaşma dua ve güzel dileklerin iletilmesi dışında, kişiler arasında sevgi bağı kurulmasına da vesiledir. Selamı veren de alan da birbirlerine şu mesajı vermektedirler. "Korkma! Benden sana zarar gelmez, senin için duacıyım bütün iyilikler, esenlikler senin olsun. Benden de sana bir zarar gelmez, aynı dilekleri ve daha fazlasını ben de senin için istiyorum."

    Günümüzde bir çok şeyin unutulup gözardı edildiği gibi selamın da gerçek manası unutulmuş ve sadece tanıdıklarla sohbete başlamada girizgah olarak kullanılır olmuştur.
  
     Halbuki selamlaşmak, insanlar arasında sevgi, muhabbet ve güven duygusunun yayılmasına vesile olan, çok güzel ve kapsamlı bir dua zinciridir. Bela ve musibetlerin yağmur gibi yağdığı bir dönemde yaşadığımızı göz önünde bulundurursak, selam gibi koruyucu bir  şemsiyeye ne kadar ihtiyacımız olduğunu daha iyi anlarız sanırım.
      
      Selamlaşmak, insanlar arasındaki iletişimin ilk basamağıdır; sevgi ve muhabbetin kaynağı; aynı zamanda cennete girmeye de vesiledir. Bu konuyla ilgili Ebu Hüreyre (r.a)'den rivayet edilen hadis-i Şerifde Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız taktirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız!"
    
     Hiç tanımadığınız birine bile selam verdiğinizde gayri ihtiyari o kişinin yüzünde bir tebessüm oluşur; bunun sebebi selamın verdiği mesajdır. O yüzden selam tanıdık tanımadık ayrımı yapılmadan verilmelidir.
    Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in bu konuyu gayet açık bir şekilde anlatan hadis-i Şeriflerinden biri de şöyledir.
    Abdullah ibni Amr ibni As (r.a.)şöyle dedi:
Bir adam, Rasulullah (s.a.v) 'e
_İslam' ın hangi özelliği daha hayırlıdır, diye sordu?
Rasulü Ekrem:
"Yemek yedirmen, tanıdığın tanımadığın herkese selam vermendir." buyurdu. (Buhari, Müslim)

    Selam'ı vermek sünnet, almak ise farzdır. Selam verirken sünnet olduğunu unutmadan ve dua niyetiyle selam vermeli; yoksa bilinçsizce dil alışkanlığı olarak verilen selamda sünnet sevabı yoktur. Verilen selam'a daha güzeli veya en azından aynısıyla karşılık verilmesi Kur'an-ı Kerimde farz kılınmıştır.

     Bu konuda Nisa suresi 86.ayetinde Allahü teala şöyle buyurmuştur:
      "(Bir mü'min tarafından İslami) bir selam ile selamlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selama karşılık verin veya en azından verilen selam'ın aynısı ile mukabele edin. Allah her şeyin hesabını yapandır."
    
     Selam'a daha güzeli ile karşılık vermek hoşgörü ve alçakgönüllülük ifadesidir. Hem daha güzeli ile mukabele edilmeli hem de tanıdık tanımadık ayrımı yapılmamalıdır. Çünkü selamın gerçek manası düşünüldüğünde, buna tanıdık tanımadık herkesin ihtiyacı olduğu daha net ortaya çıkmaktadır.
 
     Selamdan, selamlaşmak'dan bu kadar bahsetmişken çok uzaklardan asırlar öncesinden hepimizin de bildiği ve aldığımız günden beri içimizin içimize sığmadığı bir selamımız var...
     Peygamber Efendimiz (s.a.v), bir gün sahabe efendilerimizle sohbet ederken bir ara gözleri doldu, ötelere daldı...
Dudaklarından şu sözler döküldü:
  "Kardeşlerime selam olsun!"
Sahabe efendilerimiz sordular:
  "Ya Rasulullah, o selamınızı kimlere gönderdiniz? Kardeşleriniz biz değilmiyiz?"
Buyurdular ki:
  "Sizler benim arkadaşlarımsınız, dostlarımsınız. Sizler beni gördünüz;benimle konuştunuz, sohbetimi dinlediniz. O kardeşlerim ki, onlar henüz gelmediler, imanın darbe aldığı devirde gelecek onlar, onlar beni görmeden sevecekler, beni görmeden bana uyacaklar... O kardeşlerime selam olsun.... "

    (Ve Aleykesselam Ya Rasulullah)

Selamını aldık başımıza tac ettik.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR