Devleti oluşturan ulusun bireyleri, bir yandan devlete ait olma bilincine, diğer yandan da toplumsal ve ekonomik işbölümünden kaynaklanan toplumsal bölünmelerden birine katılmanın ortak tutum ve psikolojisine sahiptir. Bu, ulusal bilinç ve iradenin yanı sıra bireyin ve grubun ayrı bir bilinç ve iradeye sahip olduğunu kanıtlar. Bu ikinci bilincin fakültatif bilinç, sınıf bilinci ya da statü bilinci olması fark etmez. Ulusal bilinç bir devletin diğer bir devlet karşısındaki statüsünü belirlerken, sınıf bilinci devleti oluşturan sosyal ve ekonomik birimlerin birbirleri karşısındaki statüsünü belirler. Her iki bilinç de yadsınamaz toplumsal gerçekliklerdir. Diğer bir deyişle, herkesin devlete aidiyet duygusu vardır ve herkesin toplumsal hiyerarşide kendine ait bir sosyal konumu vardır.

Bu bir dilek ya da arzu değildir. Bu bir sosyal olgu tespitidir. Başka bir deyişle, hoşumuza gitse de gitmese de statüko budur. Bugünün toplumunu yorumlarken ve bugünün politikalarını belirlerken bu gerçekliğin ışığında düşünmek ve hareket etmek zorundayız. Aksi takdirde toplumsal barış ve denge sağlanamaz.

Tüm toplumlar dış tehlikelere karşı ulusal bilinci uyandırmak, ulusal iradeyi korumak, ulus-devleti güçlendirmek ve ulusal bağımsızlığı her yönüyle güvence altına almak zorundadır. Ayrıca iç sömürü ve iç çatışmalara karşı duyarlı olmalı, sosyo-ekonomik gruplar arasında dayanışmayı sağlamalı, sosyal adalet ve sosyal güvenlik talep eden baskı grupları şeklindeki haksızlık, istismar ve kötülüklere karşı durmalı, milli irade maskesi altında hiçbir sınıf veya zümrenin toplum tarafından haklarından mahrum bırakılmamasını veya baskı altına alınmamasını sağlamalıdır.

Bu gereklidir. Bilindiği gibi, egemenliğin hakka ait olduğu bilincine dayanan Türk-İslam kültür ve medeniyetinde, bireysel ve toplumsal her türlü baskı ve tahakküm yasaklanmış ve haram kılınmıştır. Bu nedenle Müslüman halklar, tarihi boyunca devleti hakkın en yüce egemenlik kurumu olarak görmüş ve devleti ele geçirmeye çalışan bireysel ve toplumsal egemenlik mücadelelerini nefretle takip etmiştir. Bizim kültür ve medeniyetimizde devlet, istisnasız tüm mensuplarını kuşatan ve sağcılara üstünlük sağlayan bir kurumdur.