Serhan Yetkinşekerci

Serhan Yetkinşekerci

Asıl mesele öğretmen

Asıl mesele öğretmen

Hayli zamandır eğitim sistemimize ilişkin tartışıyoruz.
Yenilikler, alınan kararlar, dönülen kararlar…
Çocuklar denek oldu. Hepsi perişan. Her kafadan da bir ses çıkıyor.
O kafalara bir ses daha ekleyen Schleicher röportajından bazı kesitler paylaşmak istiyorum bu hafta.
Haber Türk Gazetesi, PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) Direktörü Andreas Schleicher ile Türk eğitim sistemi üzerine bir röportaj yapmış. Bir de bu açıdan bakalım derim. Sağlıklı bir özeleştiri olur.
PISA üç yılda bir sınav uygular dünyanın dört bir yanında.
15 yaşındaki çocukları değerlendirirler.
Matematik sorarlar, fen sorarlar vs. 
Ülke olarak bu sınava 2003’ten beri katılıyoruz. 
Son sınav ise 2015’te yapıldı. 72 ülke arasında 50. olduk. Bilim ve matematikte sondan ikinciyiz.
Şimdi gelelim Scleicher’in değerlendirmelerine... Bakın ne buyurmuş…
-    Başarılı eğitimin anahtarı olarak, ‘‘Her çocuğun öğrenebileceğine güvenmeli’’ diyor.
-    ‘‘En iyi sistem, her öğrencisini başarıya götürebilendir’’ diyor.
Kabul edersiniz ki, ikinciyi sağlamak çok zor. Ancak genel bir başarıdan söz edebilmek için şu teşhisi koymuş Scleicher, ‘‘ Eğitimin genel başarısı öğretmenin başarısından fazla olamaz. Yani öğretmen ne kadar iyiyse, sistem de o kadar iyi olur. Önemli olan, en yetenekli kişileri öğretmen olmaya çekmek. Öğretmenlik prestijli olmalı… En yetenekli öğretmenleri de en zor koşullardaki okullara vermeli. Çin bunu çok iyi başarıyor. Dezavantajlı kesimden geliyorsanız, hayatınızda tek bir şans var: İyi eğitim almak. Temel mesele, en muhtaç olanın en iyi eğitimi alması.’’
Baktığınızda atla deve değil. Herkesin düşünebileceği, son derece basit, temel tespitler gibi gelebilir. Ama hayır. Bunu bile düşünüp uygulamaktan aciziz. Bırakın uygulamayı, son 1 aydır tartışıyoruz bu eğitim meselesini, kaç bürokrat ya da siyasi ya da eğitimci çıkıp dedi ki, ‘‘İşin anahtarı sistem, sınav değil öğretmen kalitesidir.’’ Oturup bunu düşünmek lazım.

BAŞKA NELER DİYOR SCHLEİCHER

‘‘Artık okuryazarlık bilgiyi bulmak değil, inşa etmek’’ diyor.
‘‘Türkiye’de çok matematik öğretiyorsunuz ama geleceği şekillendirecek olan matematikle alakanız yok’’ diyor.
‘‘Öğrenciler matematikten korkuyor, çünkü temeli yok. Her gün formül dayatırsanız öğrenciler matematiğin ne olduğunu anlamaz zaten. Tek yol matematiğin derin anlamını öğretmek’’ diyor.
‘‘Devamlılık ve tutarlılık önemli, öğretmene ve öğrenciye her gün yeni bir şey anlatırsanız, bir gün hiçbir şeye inanmaz hale gelirler’’ diyor.
‘‘Ezberde iyisiniz ama elinizdeki bilgiyi uygulamakta zayıfsınız’’ diyor. PISA skorlarında geriye düşmemizi de buna bağlıyor. Çünkü artık dünya ezberden uzaklaşıyor, doğrudan uygulamaya ve üretkenliğe kayıyor. Kısacası yeni dünya düzenine ayak uyduramıyoruz.
‘‘Geleceğin öğretmeni daha az eğitmen, daha çok akıl hocası olacak’’ diyor.

YENİ SINAV SİSTEMİ

TEOG’un yerine gelen yeni sistem hakkında da düşüncelerini paylaşıyor.
‘‘Mahalle okulu sistemi prensipte çok iyi işleyebilir’’ diyor. Ancak şunu da ekliyor: Bu sistemi getiriyorsanız, en iyi öğretmenlerinizi en dezavantajlı okullara göndermeniz şart. Aksi takdirde makas açılır. Eşitsizlik daha da büyür.
Zaten biz de bundan korkmuyor muyuz? Emlak piyasası şimdiden kaliteli okul mesafesine göre şekil almaya başladı.
En sevdiğim tespitlerinden biri de şu oldu: Seçmek iyi bir yöntem değil.
Malumuz, 3 yıllık müfredat, 60 soru ve süre 90 dakika…
Bütün meseleyi bundan ibaret görüyoruz. 
Bir ekliyoruz, bir çıkarıyoruz.
Sınavla, öğrenciyi seçmekle falan uğraşmayın arkadaş. ‘‘Gelişime odaklanın’’ diyor.
Derdimiz şu olmalı: Öğrenci nasıl daha iyi öğrenir? Öğretmen nasıl daha iyi öğretir?
Açık uçlu soru meselesine de değiniyor. Çocukların kendi cevabını oluşturması iyi hoş da… ‘‘Çok net bir notlama yönergeniz olmalı…’’ diye de ekliyor. Çünkü nasıl yapılacağı şüpheli. Kafalar karışık, durum suistimale çok açık… Gerçi onun da çözümü var. PISA, cevap kâğıtlarını 4 ayrı kişiye okutuyor. Örnek alınabilir.

SON AŞAMA TAVSİYE

Hükümete diyor ki, ‘‘Öğretmenlere daha fazla fırsat verin. Kendilerini geliştirmelerini sağlayın. Öğretmenliği hem finansal açıdan hem de entelektüel açıdan çekici kılın’’

Öğretmene diyor ki, ‘‘İyi öğretmen araştırmacıdır. Sadece ders kitabında yazanı öğretmez. Yeni eğitim teknikleri geliştirin, sürekli öğrenin’’

Ebeveynlere diyor ki, ‘‘Çocuklarınıza özgüven aşılayın. Öğretmenlerini destekleyin’’

Öğrenciye diyor ki, ‘‘Yeni fikirlerden ve hata yapmaktan korkmayın. Sınavlara değil hayata kafa yorun’’

Bana düşen pay da, eğitimin geleceğinin kodlarda ya da yazılımlarda değil toplumsal değerlerde saklı olduğunu söylemesi oldu.

Velhasılı; sınavlar, yasaklar, sistemler, değişiklikler olmamalı bizim meselemiz.

Onun yerine, ‘Nasıl daha kaliteli öğretmenlere sahip oluruz?’ Sorusunu sormalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR