
“Aklım Camideki Oyunda Kaldı”
Bu sabah mahallemizde her yaz aylarında tekrarlanan karakteristik bir manzarayla karşılaştım. Kuran kurslarına giden çocuklar, ellerinde küçük çantalarıyla, bazılarını koşarak bazıları da ağır adımlarla camiye yöneliyorlardı. O anıların, 15 yıl önceki halini hatırlıyorum. Ben de o çocuklardan biriydim ve şimdi onların yaşadığı o deneyime içten içe imrenerek baktım.
Çocuklardan bazılarıyla sohbet etme fırsatı buldum. Merakımı gizleyemeyerek sordum: "Kuran'a geçtin mi?"
"Yok abi" dedi çocukça bir şekilde.
Devamında bir soruyu daha yönelttim: "Cüzde neredesin? Hangi konudasın?"
"Bilmiyorum abi" cevabını aynı sakinlikle verdi.
"Ne yapıyorsun camide, nasıl bilmezsin?" Anlatırken cevap beni oldukça güldürdü ve aynı zamanda düşündürdü. O çocuk şu cevabı verdi: "Abi benim aklım camideki oyunda kaldı."
Ne mutlu o çocuğa! Ne mutlu o çocuğun hocasına!
****
Küçük çocuğun bu sözleri bana çok şey anlattı. Kendisinin beyni, tatil günlerinin en güzel zamanlarında belki zorla ya da istemeyerek de olsa gittiği camide sadece Kuran okuma, ezberleme veya derslerde değil, camiiyle kurduğu duygusal bağda, orada oynadığı oyunlarda, daha rahat yaşadığı anlarda... Bu, aslında eğitimin en güzel haliydi.
Camiyi oyunla sevdiren, hangi konu olursa olsun akılda camiyi bırakan hocalara selam olsun. Çünkü bu hocalar çok değerli bir şey yapıyorlar: Çocukların kalplerinde cami sevgisi yetiştiriyorlar. Kuran'ı, dini, maneviyatı baskı ve zorlamayla değil, sevgiyle tanıtıyorlar.
****
Bizler geçmişte camilerin havasını yutup, o ortamı yerinde deneyimledik. Mevlüt ve Ahmet hocalarımız sağ olsunlar, bize Kuran'ı amaç edindirdiler. Onların da bu yaklaşımı vardı. Elbette disiplin ve öğretim önemliydi, ancak bizi camiiyle buluşturan asıl olay, oradaki güzel anılardı.
Günümüzde maalesef eğitim sistemimizde çoğu zaman sonuç odaklı bir pratik hakim. Çocukların ne kadar ezberledikleri, hangi aşamada oldukları, sınavlarda nasıl performans gösterdikleri ön plana çıkıyor. Oysa asıl önemli olan, çocukların öğrendikleri şeyleri sevmeleri, duygusal bağ kurmaları.
O küçük çocuğun "aklım camideki oyunda kaldı" sözü, bana eğitimin özünü hatırlattı. Eğitim sadece bilgi aktarımı değil, aynı zamanda sevgi ve bağlılık inşa etmektir. O çocuk bugün hangi konuda olduğunu bilmiyor olabilir, ama cami onun için güzel bir yer, gitmek istediği bir mekan. İşte bu, en değerli güvencede.
Sonuç olarak;
Yaz Kuran kursları sadece dini eğitim veren kurumlar değil, aynı zamanda çocukların sosyalleştiği, arkadaşlıklar edindiği, güzel anıların biriktiği yerler. Bu süreçlerin başarılı olması, çocukların ne kadar hızlı Kuran öğrenmeleriyle değil, cami ve din ile ne kadar güzel bir bağ kurdukları ile ölçülmeli.
Bu karşılaşmam bana bir kez daha gösterdi ki, bazen en güzel eğitim sonuçları, en beklenmeyen sabah gelir. O çocuğun gülmesi ve "camideki oyun" sevgisi, belki de en değerli ders çıkarımıydı.
Vesselam…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.