
Güzellik Algısı Değişiyor mu?
Aynaya baktığımızda artık sadece kendimizi mi görüyoruz, yoksa bir algoritmanın şekillendirdiği “daha güzel” bir versiyonumuzu mu arıyoruz? Günümüzde güzellik, doğallıktan çok dijital süzgeçlerden geçerek tanımlanıyor. Gözler daha büyük, burun daha ince, ten kusursuz ve pürüzsüz. Tüm bunlar birkaç tıkla, bir filtreyle mümkün. Ancak bu “mümkünlük”, gerçekliğimizin yerini almaya başladı.
Sosyal medyanın dayattığı kusursuzluk algısı, özellikle gençleri derinden etkiliyor. Filtreli yüzlerle büyüyen bir nesil, aynada gördüğü halini beğenmeyebiliyor. Bu da estetik operasyonlara olan ilgiyi artırıyor. Eskiden sadece ünlülere özgü gibi görünen burun estetiği, çene dolgusu, dudak büyütme gibi işlemler artık ergenlik çağındaki gençler için bile konuşulan seçenekler hâline geldi. Peki ne değişti? İnsanlar her zaman güzel görünmek istemedi mi? Elbette istedi. Ancak geçmişte güzellik, daha çok doğallıkla, zarafetle tanımlanırken; şimdi ulaşılması zor, neredeyse fabrikasyon bir modele dönüştü. Sosyal medya algoritmaları, daha çok beğeni alan yüzleri öne çıkarıyor. Bu da “beğenilmek için nasıl görünmeliyim?” sorusunu, “ben kimim?” sorusunun önüne geçiriyor.
Estetik cerrahi elbette bir tercih meselesidir. Kendini daha iyi hissetmek için yapılan dokunuşlar kişinin özgüvenini artırabilir. Ancak sorun, güzelliğin tek bir kalıba sokulması. Bir noktadan sonra insanlar bireysel farklarını değil, birbirine benzeyen idealize edilmiş yüzleri kovalıyor. Aynı kaş, aynı dudak, aynı ifadeler… Kimlikler silikleşiyor, özgünlük yerine benzerlik kutsanıyor.
Bu durum sadece fiziksel değil, ruhsal bir yorgunluk da yaratıyor. Yetersizlik hissi, karşılaştırma, onaylanma arzusu gibi duyguların içinde kaybolan bireyler için güzellik artık bir mutluluk değil, bir yarış haline geliyor. Her yeni paylaşım, bir başka “yetmeyen benlik” duygusunu tetikliyor. Oysa güzellik, sabit değil; çağlara, toplumlara, hatta kişilere göre değişen bir kavram.
Belki de yeniden hatırlamamız gereken şey şu: Güzellik, sadece görüntüde değil; bir duruşta, bir gülüşte, bir bakışta da saklı olabilir. Doğallık, sadelik, hatta “kusur” sandığımız detaylar bile bizi biz yapan özgünlüklerdir. Kusursuz görünmek yerine, kendimize dürüst bakmayı deneyelim. Belki de en büyük estetik, iç huzurumuzda gizlidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.