
Yol Göstericimiz “Kur’an-ı Kerim”
Allah, sözün en güzelini; ayetleri, (güzellikte) birbirine benzeyen ve (hükümleri, öğütleri, kıssaları) tekrarlanan bir kitap olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların derileri (vücutları) ondan dolayı gerginleşir. Sonra derileri de (vücutları da) kalpleri de Allah’ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu Kur’an Allah’ın hidayet rehberidir. Onunla dilediğini doğru yola iletir.
Allah kimi saptırırsa artık onun için hiçbir yol gösterici yoktur. Rabbimiz bu ayet-i kerimede, göndermiş olduğu kitabın özelliklerinden bahsetmekte ve ondan istifade eden insanları överek, ona karşı sorumluluk bilincinde olmayıp karşı koymak için elinden gelen her şeyi sarf eden insanların da sonlarının hüsran olduğunu anlatmaktadır.
Allah, sözün en güzelini indirmiştir. Kuran’ın en güzel söz olması onun Allah katından olmasının da en önemli delilidir. Edebiyatta çok ileri olan Arap toplumuna Kur’an indiği zaman onlar, Kuran’ın üslubu karşısında şaşırıp kalmışlardır. İnanmamakta direnen kimseler bile, Kuran’ın hiçbir beşer sözüne benzemediğini itiraf etmişler ve hayranlıklarını gizleyememişlerdir. Kur’an, toplumda öylesine etkili olmuştur ki, onunla tarihin seyri değişmiştir.
Cahiliye toplumu olarak anılan, yol kesen, basit gerekçelerle başkasının canına kıyan, her türlü kötülüğü işleyebilen bir toplum; Rabbimizin insanlara uzattığı kurtuluş ipi olan Kuran’a sarılıp onu öğrenince, en hayırlı toplum hâline gelmiş ve başkalarına yol gösterici olmuştur. Evet, Rabbimizin göndermiş olduğu o kitap elimizdedir. Kuran’a aynı duygularla sarılıp onu anlamaya ve yaşamaya çalışırsak, Rabbimizi razı edebilir, dünya ve ahirette mutlu olabiliriz.
Yüce Allah’ın insanlığa son vahyi, kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an-ı Kerim Fatiha suresinden başlayarak Nâs suresi ile biten ve hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelen tek ilahî kitaptır. Bugün dünyanın neresine gidersek gidelim, aynı Kuran’ın farklı milletlere mensup hafızlar tarafından yine aynı şekilde okunduğunu görürüz. Bu, Allah katından geldiğinde şüphe olmayan kitabımızın, yine Allah’ın lütfü ile korunduğunun da en belirgin işaretidir.
Yüce Allah, insanlara yol gösterici olarak daha önce sayfalar şeklinde pek çok öğüt ve bunlara ilaveten üç büyük kitap indirmiştir. Ancak insanlar bu kutsal kitapları zaman içerisinde tahrif ederek değişikliğe uğratmışlardır. Bu yüzden Rabbimiz de insanlara son yol gösterici olarak Kuran’ı indirmiştir. İşte Rabbimizin, Cebrail (a.s) aracılığı ile sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)’e vahiy ettiği bu kitabın, Allah’ın kelamı olduğunda da hiçbir şüphemiz yoktur. Niçin Kuran’ın bütün insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için gönderilen son ilahî kitap olduğunda hiçbir şüphemiz yoktur?
Çünkü o öyle bir kitaptır ki, içinde hiçbir çelişki ve yanlışlık yoktur. Zira onu şu mükemmel kâinatı ve bizleri yaratan Allah’ımız indirmiştir. Rabbimizin yarattıklarında bir kusur görebiliyor muyuz ki, sözlerinde bir kusur, eksiklik ve çelişki görebilelim. Bu Kitap, Allah’ın (kitap olarak) son mucizesi olmasına rağmen, Allah’a eş koşanlar onu kabul etmemişler ve “Bu Kuran’ı, Muhammed uydurdu” demişlerdi. Rabbimiz de birçok ayette, bu iddialara meydan okumuştur. Bu meydan okumayı dile getiren ayetlerden biri de şudur:
“Kulumuza indirdiğimiz Kuran’dan şüphe ediyorsanız, siz de onun benzeri bir sure meydana getirin; eğer doğru sözlü iseniz, Allah’tan başka, güvendiklerinizi de yardıma çağırın. Yapamazsanız ki yapamayacaksınız o takdirde, inkâr edenler için hazırlanan ve yakıtı insanlarla taş olan ateşten sakının.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.