
Kur’an-ı Kerim’deki Ahlak Sorumluluğumuz
Ahlakın tanımı olarak ahlak kelimesi Arapça da ‘’hulk veya huluk’’ kelimesinin çoğuludur. Bir terim olarak ise insanın ‘’iyi veya kötü’’ olarak nitelendirmesine sebep olan manevi vasıflar, huyları ve bunların etkisiyle ortaya koyduğu iradeli davranışların bütününe verilen addır.
Kuran’a göre Allah insanı ahlaki doğruyu göre bilecek güçte yaratılmıştır. (Şems 7-8) Ayetlerde 7. Ayet’te İnsan benliği ve onun yaratılış amacına uygun biçimlenişi şahit olsun 8. Ayet’te nihayet insan benliğinde iyiyi ve kötüyü sorumlu ve sorumsuz davranma yeteneğini yerleştiren şahit olsun ki. Kur an-ı kerimde ahlak kelimesi doğrudan geçmemekle iki yerden hulk kelimesi geçmektedir.
Fakat ahlaki davranışın kendisi kur anın merkezinde yer alır. Bir yaşama tarzı olan ahlak Hz. Peygamber in şahsında açık bir şekilde somutlanmıştır. O İslam dininin inşa etmek istediği insan modelini göstermiştir. Ant olsun Allah’ın resulünde sizin için güzel bir örnek vardır (azhab 33/21)Ahlak bir toplumda genel olarak uyulması beklenilen kurallar ve yapılması gereken görevlerin tümüdür. Bir toplumda iyi veya kötü davranışlar manzumesidir.
İnsanın iradeye dayalı davranışlar ‘’tabi’’davranışlarından ayırır. İradeli davranışlar isteyerek, bilinçli olarak yapıldığı için özgür davranışlardır. Bu özgür davranışlara ahlaki davranışlar denir. Sorumluluk konusu, felsefi, dini, ahlaki ve hukuki konuları etkilemesi yönüyle eskinden beri sürekli filozofların, düşünürlerin ve âlimlerin ilgi odağı olmuştur.
Antik Yunan’dan günümüze kadar filozoflar değişik ifadelerle sürekli insanın sorumluluğunu, bu sorumluluğun şartlarını ve gereklerini açıklamak için çaba göstermişlerdir. Sorumluluk kavramı, insanın uhdesine aldığı görevler ve eylemler karşında sorgulanması ya da sorguya çekilmesi anlamındadır.
Sorumluluk kavramı, felsefe terminolojisinde çok çeşitli kullanımları vardır. Sorumluluk, bireysel ya da gurupsal olabilir. Bunlardan her biri, hukuksal veya ahlaki olabilir; keza bunlardan her birinin de geçmişle, şimdiyle ya da gelecekle irtibatlı olması mümkündür. Ahlaki sorumluluk için müteaddit tanımlar yapılmıştır; örneğin şu tanımları örnek verebiliriz:
“Toplumsal övgü ve yerginin konusu olabilmesi”, “Bir davranışı ya da sıfatı açıklayabilmesi”, “Bireyin sorumlu olması” vs… Ancak bu tür tanımlar, öyle ya da böyle ahlaki sorumluluğun doğurduğu sonuçların açıklamasıdırlar, değil tanımı. Başka bir deyişle, ahlaki sorumluluğun tanımı ve insanın diğer sorumluluklarından ayırımı, ahlaki sorumluluğun hedefi ve menşeini dikkate almakla mümkündür. Ahlaki sorumluluk, diğer her sorumluluk gibi ahlaki görevlere dayanır.
Söz konusu ahlaki görevler, bağlayıcı olabilir ya da olmayabilirler ve her halükarda mümkündür ki katı ya da katı olmasınlar. Ahlaki görevlerin menşei de değişik temellere göre farklı olacaktır. Diğer yandan, söz konusu ahlaki sorumluluğun şartları vardır ki bu şartlar gerçekleşmediği sürece ahlaki sorumluluk bireyi ilgilendirmez. Ancak insanın kendisine karşı sorumlu olmasının dışında başkalarına karşı da önemli sorumlulukları vardır.
Zira insan içtimai bir varlık olup onun toplumda ahlaki olarak doğru davranması, sorumlu olmasını icap eden belirli normları gerektirir. Başkalarının rüşt etmesine yardımcı olmak ta ezcümle insanın içtimai ve ahlaki sorumluluklarından biridir. Ayrıca, insanın Allah’a karşı da sorumlulukları vardır. Her ne kadar Allah’a karşı bütün ahlaki sorumluluklar aynı anlamı ifade eder ama insanın Allah’a ibadet etme diye özel bir sorumluluğu da vardır.
Bu, nimete şükretmenin ahlaki hükmünün bir örneğidir. İnsan ahlaken var olma nimetine karşı şükretmekle sorumludur. Elbette Allah’a şükretmek, şeriat olarak isimlendirilmiş olan özel yolda yürümektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.