Hüseyin Taklacı

Hüseyin Taklacı

YİNE ADAM OLAMAZSIN OĞLUM YİNE…

YİNE ADAM OLAMAZSIN OĞLUM YİNE…

 

İnsanoğlu, dünyaya geldiğinde doğar, büyür ve ölür. Yüce Allahın bizlere bahşettiği bu ömrü elimizden geldiği kadar insanlığa faydalı, değerli, iyi bir mümin olarak geçirmek bizlerin elindedir. Kimi insan bu dünyada yaptığı işlerle anılır, kimisi de yapmadığı işlerle. Yapabildiği işleri, başarıları kendi başarısı olarak gören insanoğlu, başarısızlıkta hep başkalarını suçlar. İnsanoğlu dedik ya, bu başarılar gerçekleştiğinde kendini diğer insanlardan farklı ve üstün görmeye başlar. Dolayısı ile kibir kisvesi altında kendini gururlandırır. Kibir, kimisine göre başarıya giden yegâne araç olarak görülse de özellikle Türk toplumunda kibir, törpülenmediğinde durdurulamayan, kötü bir hastalık gibi görülmektedir. Büyüklerimizin bize anlattığı bir hikâye vardır bu durumla ilgili. Biz o hikâyeyi zamanımız şartlarına uygun bir dille anlatırsak hikâye şöyle gerçekleşmektedir.

“Bir genç iyi bir eğitim derecesiyle lise öğrenimini bitirir ve döner babasına şöyle der:

-Baba ben liseyi bitirdim adam oldum.

Babası şöyle cevap verir oğluna:

-Adam olamadın oğlum.

Genç bu lafın üstüne içerler ve çok çalışarak üniversite eğitimini bitirir ve babasına:

-Gel bak baba, ben adam oldum der.

Bunun üzerine baba oğluna şu cevabı verir:

-Yine adam olamadın oğlum der.

Bu laf üzerine oğlu çok sinirlenir ve babasına içerlenerek arkasını döner gider.

Daha fazla çalışması gerektiğini düşünen bu genç çalışır ve kaymakam olur. Makamında otururken babasını çağırtır döner babasına der ki:

 -Bak baba okudum, çalıştım ve ben kaymakam oldum der.

Babası ona şöyle cevap verir:

-Oğlum yine adam olamadın.

Genç babasına sinirlenir, küser, kendini haklı görerek okuyup adam olduğunu zanneder. Hikâye bu ya ülkede yeni bir siyasi oluşum gerçekleşir ve yeni yüzlere siyaset yapma şansı doğar, bu genç de bir ilçenin belediye başkanı olur. Sonrasın da babasını makamına davet eder ve derki:

-Gel bak baba ben adam oldum der.

Babası döner oğluna şöyle cevap verir:

-Oğlum yine adam olamadın. Kimse sana okuyamazsın, kimse sana kaymakam olamazsın, kimse sana belediye başkanı olamazsın demedi. Sadece adam olamazsın dedi. Bırak üstündeki şu kibri de babanı ayağına çağırtma.” diyerek oğlunun büyük bir ders almasını sağlar.

Hikâye de geçen şahsın babasının dediği kadar var. Bu şahsın belediye başkanlığı döneminde şöyle bir hadise yaşanıyor: Her durumda destek için esnafı ayağına çağırıyor, o ilçede bulunan meslek odalarının ve derneklerin sorunlarını dinlemek için ayağına çağırıyor, üstüne yetmezmiş gibi her çağırışında bir söz veriyor ve sözlerini hiçbir zaman yerine getirmiyor. Vergisini ödeyen, devletine, milletine her daim sahip çıkan, ekonominin mihenk taşı olan bu esnaf ve sanatkâra, varlık içinde yokluk yaşatan, bu güzel insanlara yardımcı olmayan bu kişiye şu kibir örtüsünü üstünden atmasını öneriyorum. Esnaf ve Sanatkârı ayağına çağıran, Meslek kuruluşlarını ayağına çağıran, onları o makamlara getiren Halka tepeden bakan bu şahsiyeti görmeyen ya da görmek istemeyen günümüz siyasilerine seslenerek şunu söylemek istiyorum: Bu insanın yaptıklarını görmeyen kişiler tabii ki fetöcüleri de göremez, diğer yapılanmaları da göremez.  Esnaf ve sanatkârın sesine kulak vermenizi, ilçe teşkilatınız, il teşkilatınız ve vekillerinizle birlikte, esnafa sahip çıkmanızı, kafalarınızı kaldırıp insanları dinlemenizi öneriyor ve kendini bir şey sanan bu şahsiyet için bir an önce gereğinin yapılmasını şiddetle öneriyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR