MUSTAFA BURAK DOĞAN

MUSTAFA BURAK DOĞAN

Aysbergin Görünmeyen Kısmı

Aysbergin Görünmeyen Kısmı

Cahit Zarifoğlu’nu ilk okuduğumda demiştim ki bu denli kapalı şiirler, nasıl böylesine dev bir şairi meydana getirmiş Allah aşkına. Yazılanlar şiirden ziyade sadece belli kişilerin anlayabileceği şifreli bir mesaj gibi. Daha sonraları okudukça şu kanaate vardım; hakikaten yazdıkları anlaşılmasın istiyor. Ama hala bir soru daha vardı aklımı kurcalayan neden?  Bunu kendisi hastanede ziyaretine gelen gençlere şöyle açıklıyor : “Şiirimi yeni baştan oluşturmayı, her şeye yeni baştan başlamayı düşünüyorum. Mümkün olsa şimdiye kadar yazdıklarımı siler, yeni bir şiire başlarım. Çünkü biz baştan büyük bir yanlışlık yaptık. Aysbergi bilirsiniz. Biz aysbergin üst kısmını, görünür, dokunulur, anlaşılır kısmını hafife aldık, es geçtik ve dedik ki şiir derinlikli olsun, soyut olsun, yani bugünkü şiirimiz gibi olsun dedik ve aysbergin alt kısmını öne çıkardık. Asıl kısmın, dikkate değer kısmın altta olduğunu, görünmez olduğunu vurguladık ve bu vurguyu öyle bir doza çıkardık ki, ben mesela tutup aysbergi ters çevirdim. Benim şiirim aysbergin ters çevrilmiş, yani üstte görünebilir olan kısmının yok edilmiş halidir. Hâlbuki mesela Yunus Emre, şiirinde aysbergin alt kısmını olduğu kadar üst kısmını da anlatabildiği için, anlatmış olduklarının halkla bağlantılarını kurmuş ve onları okutmuştur. Oysa bizim şiirimiz anlaşılmaz ve kapalı olmuş, insanların tutunacak yüzeysel yerleri yok edilmiştir. Siz bizim gibi yapmayınız.”

Aysbergin yani buzdağının görünmeyen kısmının şairi… Arkadaşı Rasim onun için der ki; “ Cahit Zarifoğlu’nun şiiri bunca anlaşılmaz kapalı ya da zor anlaşılır bulunmasına rağmen, şimdiye kadar hiçbir aklı başında şiir okuyucusu bu şiirleri reddetmek, yok saymak cesaretini gösterememiştir.” Kendisi şiirde bir çığır açmıştır. O öyle bir çığır ki herkes anlaşılmaz bulabilmiş ama yok sayamamıştır. 

Mesela ‘saç’ şiirinde geçen bir kısımdan örnek vermek isterim; “ Bir erkek biçimi geyik salmış / a saçlısı / durunca güvercinli kapıda / mesela oldukça bir viyanadan / meçhul bir bayın göğe yaslanan şapkasıyla / elverişli çay sergisi”
Zarifoğlu sanki bir mevzuyu, başka kelimelerle aktarmaya çalışmış gibi. Ancak ne istediğini okuyucuya anlatabilmiş, ne de anlaşılabilir olmuştur. Bence Zarifoğlu’nun hikmeti anlaşılmakta değil, okuyucunun o dizelerde göz gezdirirken şiiri yorumlamasını beklemiş olabilir.  Ve hatta onun buz dağının görünmez kısmını yazdığı gibi okurdan da görünmeyen dizeleri görmesini beklemiş olabilir. Velhasıl kelam, büyük insan… Onu sadece şair olarak değil dava adamı olarak ta anacağız. “Bir duruşu olmalı insanın; bir bakışı, bir anlayışı, bir aşkı, bir davası olmalı...” Rahmetle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR