Hüseyin Taklacı

Hüseyin Taklacı

Mobilya sektörüne bakış

Mobilya sektörüne bakış

Mobilyada trendler, fonksiyonellik ve estetik bakış açısına paralel olarak değişim göstermektedir. Bu pencereden bakıldığında mobilya sektörünün de her anlamda sürekli aşama kaydetmesi kaçınılmaz hal almıştır.
Ev mobilyalarının yanı sıra ofis ve bahçe mobilyaları da bu değişime ayak uydurmaktadır. Kişi başına yıllık mobilya harcamasının gelişmiş ülkelerde 239 dolar, gelişmekte olanlarda ise 65 dolar ortalamalarında olduğu tespit edilmiştir. Dünya genelinde ise 300 milyar dolarlık üretim yapıldığı varsayılmaktadır. Mobilya imalatı gelişen teknolojiye göre hızlı üretimle talepleri karşılarken, diğer yandan zanaatkâr ölçekte iş yapan firmalar da bu emek yoğun sektörde yerini almaya devam etmektedir.
Mobilya sektörünün Türkiye’deki başlangıcı her ne kadar eskilere dayansa da endüstriyel üretim 1970’li yıllarda başlamıştır. 80’li yıllardan itibaren de globalleşme süreciyle tüketici profillerindeki gelişmeler ve değişimler kalite ve güncel model taleplerini beraberinde getirmiştir. Bugün Türkiye İtalyan stili ile yarışma hedefi oluşturan bir mobilya sektörüne sahip hale gelmiştir.
Türkiye’nin seksenli yıllar ve doksanlardaki dinamizminden gereğince pay alamayan mobilya sektörü, özellikle 2005 yılından itibaren standartlaşma, seri üretim, çevreye duyarlılık, insan sağlığı, ergonomi, estetik, kalite ve nihayetinde tasarımı birlikte isteyen bir yapıya bürünerek, hızlı bir gelişim gösterdi.
Başta Ankara olmak üzere İstanbul İnegöl, Kayseri ve İzmir ‘da üretime yoğunlaşan mobilya Sektörü firmaları, bir süredir kendi Ar-Ge süreçlerine yoğunlaşarak tasarım anlamında dünyada kendine yer edinmeye başladı ve bu sayede trend belirleyen konuma geldi.
Mobilya sektöründe perakende satış mağazaları ile toplam işletme sayısının 61 binin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Bu işletmelerdeki toplam istihdam ise 258 bin civarında. Yan sanayi ile bu rakamın 500 bini bulduğu düşünülüyor. Türkiye’nin neredeyse her ilinde mobilya üretimi yapan işletmelere rastlamakla birlikte Ankara, Kayseri, Bursa (İnegöl), İzmir, İstanbul ve Adana’da üretim tesislerinin sıkılaştığı görülüyor.
Ankara mobilya üretiminde her zaman için önemli bir merkez olmuştur. Ankara’da mobilya sektörü Siteler semtiyle özdeşleşmiştir. Siteler 1960’lı yıllarda kurulmuş olup, bugün 5.000 dönüm arazi üzerinde faaliyet gösteren büyük bir toplu üretim merkezidir. Bölge küçük ve orta ölçekli mobilya üretimi yapan binlerce işletmeyi barındırmaktadır.
Sitelerdeki kayıtlı firma sayısı 16.000’i geçmiştir. Ancak bu işletmeler emek yoğun işletmeler olup, büyük ölçekli üretim yapan firma sayısı azdır. Mobilya sektöründe kapasite kullanım oranları ise işletmelere göre değişiklik gösterirken, kapasite kullanım oranlarının küçük ölçeklilerde % 40, orta ölçeklilerde % 55, büyük ölçeklilerde ise % 80 olduğu öngörülüyor. Sektörde küçük işletmelerin varlığına rağmen modern tasarımının öneminin anlaşılması, tasarımcıların yetiştirilmesine gereken ilginin gösterilmesi ve istihdamlarının sağlanması sektörün gelişimine katkı sağlıyor.
Türkiye’nin dış ticaret fazlası veren nadir sektörlerinden biri olan mobilya endüstrisi, girişimci ve sürekli yeni pazarlar keşfeden yapısı sayesinde son 10 yılda yaptığı ihracat atağıyla dünya sıralamasında da 13’üncü sıraya yükseldi.  Sektör Raporu’na göre mobilya sektörünün 2005 yılında 715 milyon dolar olan ihracatı 2013 yılında 2,2 milyar dolara çıktı, toplam ihracat içindeki payı yüzde 1,47’ye yükseldi. Aynı dönemde yaklaşık dört kat artan verimlilik yüzde 46,3, net döviz fazlası da 1,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Sektörün 2012 yılı itibariyle üretim değeri 16 milyar TL, katma değeri 3,5 milyar TL oldu. Sektör, kentleşme, orta sınıfın büyümesine paralel gelir düzeyinde ve küçük/orta ölçekli ofis sayısındaki artış yaşanması gibi nedenlerden dolayı iç pazarda da hızla büyüdü.
TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin mobilya ihracatı, 2014’te yüzde 8,2’lik artışla 2 milyar 421 milyon 267 bin dolara ulaştı. Ürün grupları bazında en fazla ihracat 787 milyon 653 bin dolarla koltuk, kanepe ve sandalye gibi ürünleri kapsayan oturmaya mahsus mobilyalar kaleminde gerçekleştirildi.
TİM verilerine göre ise 2015 yılı Ocak-Haziran döneminde mobilya, kağıt ve orman ürünleri ihracatı yüzde 11 düşüş göstererek 2 milyar 15 milyon dolar oldu.
2023 hedefi için yeni pazar arayışı
Mobilya sektörünün 2023 yılında 10 milyar dolarlık ihracat hedefi bulunuyor. Sektör aktörlerine göre bu hedefe ancak yeni pazarlarla ulaşılabilecek. Özellikle uzak coğrafyalara ihracatın önemli olduğuna vurgu yapılırken, bu noktada navlunda yaşanan sıkıntıların aşılması için destek verilmesi gerektiği dile getiriliyor.
Türkiye mobilya imalatının küresel rekabet gücünün artırılması ve dışa bağımlılığın azaltılması için uygulanacak stratejiler arasında, yerli hammadde olanaklarının geliştirilmesi, haksız rekabetin ve kayıt dışının önlenmesi, finansman ve sermaye olanaklarının artırılması ve organize sanayi bölgelerinde toplulaşma başlıklarına vurgu yapılmaktadır.
Türkiye’nin dünya kalitesinde mobilya ürettiği, tasarımdaki eksikliklerin de tamamlanmasıyla 2023 hedeflerine çok daha rahat ulaşılabileceği düşünülen bir gerçektir. Sektör temsilcileri mobilyacılar olarak tasarımın her yönüyle desteklenmesini istiyoruz.
Yerli hammadde olanakları geliştirilmeli
Mobilya İmalatı Sektör Raporu’nda Türkiye mobilya imalat sanayinin küresel rekabet gücünün artırılması ve dışa bağımlılığın azaltılması için uygulanması gereken stratejiler ise şu şekilde gerçekleşmelidir:
•    .AR-GE ve İnovasyon merkezinin oluşturulması.
•    · Yerli hammadde olanaklarının geliştirilmesi,
•    · Yan sanayinin geliştirilmesi,
•    · Organize sanayi bölgelerinde toplulaşma,
•    · İş ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, enerji maliyetlerinin düşürülmesi,
•    · Tasarım ile ürün geliştirme kapasitesinin artırılması ve markalaşma,
•    · Finansman ve sermaye olanaklarının artırılması,
•    · Küçük ve orta ölçekli firmaların kapasitelerinin geliştirilmesi,
•    · Mesleki eğitimin iyileştirilmesi, nitelikli işgücü açığının kapatılması, nitelikli işgücü istihdamının artırılması,
•    · Haksız rekabetin ve kayıt dışının önlenmesi,
•    · Test, ölçme, laboratuar ve standart alt yapısının güçlendirilmesi.
İhracat şansı çok yüksek olan ve Hammadde girdisinin Tamamı yerli olan bu sektörün desteklenmesi dış ticaret artışına etkin olacağı gibi ülkemizde istihdam sağlayarak  en büyük sorun olan işsizliğin çözümlenmesine de katkı sağlayacaktır
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR