11 ayın sultanı olan Ramazan-ı Şerif’in en güzel yanlarından birisi de teravih namazıdır. 30 gecenin süsüdür. Manevi iklim, samimiyet, dostluk ve kardeşlik duygularının pekiştiği müstesna zaman dilimleridir.

Peki, Teravih namazına neden bu isim verilmiştir hükmü nedir?

Teravih, ‘terviha’ kelimesinin çoğuludur ve ‘rahatlamak-dinlendirmek’ anlamlarına gelmektedir. Hadislerde ‘Kıyam-ü şehri ramazan(ramazan ayının namazı)’ ya da ‘İhyâü leyâlî ramazan(ramazan gecelerinin ihyası)’ olarak belirtilir ve dört rekâtta bir dinlenme amacıyla oturulduğu için teravih namazı ismi verilmiştir.

Rahmet, mağfiret ve bağışlanma ayı olarak nitelendirilen Ramazan-ı Şerif’te eda edilen Teravih namazı, peygamber efendimizin bu ayda sıklıkla kıldığı bir namaz olduğu için sünnettir. Aynı zamanda da nafile namazlardan birisidir.

Ebû Hureyre(r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed(sav), “Kim ramazan’ın faziletine inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek teravih namazını kılarsa geçmiş günahları bağışlanır” buyurarak tüm İslam alemini teravih namazı kılmaya teşvik etmiştir.

Ramazan’ın kıyamı olan Teravih namazı kulun Rabbine daha çok yakınlaştığı bir ibadettir ve cemaatle eda etmek gerekmektedir. Bu konuda da Peygamberimiz, “Teravih namazını imamla birlikte sonuna kadar tamamlayan kimseye, o geceyi bütünüyle ibadetle geçirmiş gibi sevap yazılır” buyurmuştur.

Bizler müminler olarak, başı rahmet, ortası mağfiret sonu ise cehennem ateşinden kurtuluş olan Ramazan-ı Şerif ayı içerisinde Peygamberimizin sünnetlerini kendimize rehber edinme gayreti içerisinde olmalıyız. Ramazan ayımızın süsü olan teravih namazlarımızı cemaatle kılmaya özen göstermeli, 12 ay içerisinde 1 aylık kısa bir zaman diliminde bizlere sunulan bu ayı en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.