Alperen Aydın

Alperen Aydın

ABD-İran ikilemi

ABD-İran ikilemi

3 Ocak’ta İran Devrim Muhafızları Ordusuna bağlı Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis, ABD’nin Bağdat Havalimanı yakınına düzenlediği saldırısında öldürülmüştü.

O günden bugüne bölgede tansiyon düşmüyor. ABD ve İran yetkililerinden ve İran’a bağlı Şii örgüt yetkililerinden karşılıklı tehditler ortalıkta savruluyor.

Peki, İran için büyük öneme sahip Süleymani kimdi? Kasım Süleymani, Afganistan'dan Irak'a, Suriye'den Lübnan'a İran'ın bölgedeki politikalarını belirleyen, sahadaki en önemli ismiydi. Suriye’deki savaşta birçok sivilin şehit olduğu katliamda Süleymani’nin izleri var. Halep katliamı sadece bunlardan bir tanesi. Biz, Süleymani’yi katliamdan sonra Halep’te pişkin pişkin vermiş olduğu pozlardan tanıyoruz. Irak’ta Sünnileri katlettiği günlerden tanıyoruz. Esad zalimine verdiği destekten, Lübnan’da Hizbullah (!) adlı Şii örgütü kalkındırmasından tanıyoruz.
Allah (c.c) bir zalime başka bir zalimi musallat etti. Evet, öldü, yüzlerce masumun kanının hesabını verebilecek mi Allah bilir. 

Şimdi gelelim asıl meseleye: 

Kimi çevreler Süleymani’ye ‘’şehit’’ diyor. Bana göre bu bir gaflettir. Bir zalimi ABD’nin öldürmesi onu şehit yapar mı? YAPMAZ.

Peki, bir zalimi ABD öldürdü diye şer odağı ABD’ye sıcaklıkla bakılabilir mi? Elbette BAKILAMAZ.
Buna rağmen yukarıda gafletle itham ettiklerimiz ‘’Süleymani’ye şehit demediğimiz’’ gerekçesiyle bizleri Amerikancı olarak yaftalayarak ‘’Ümmetçilikten’’ dem vuruyorlar.

ABD’ye karşı İran’ın yanında olmalıymışız, onlar bizim kardeşlerimizmiş, dökmüş oldukları ‘’Müslüman’’ kanını hiçe sayıp bunu ‘’Müslümanlar arasında iç mesele’’ olarak görmeliymişiz!

İran’ın karşısındaysak, Amerika’nın yanındayız demedik ki! İran’ın yanında olmayınca Amerikan’ın yanında olmak zorunda mı oluyor bu millet? Amerika da İran da zalimdir. Ellerinde Müslümanların kanı vardır, bacılarımızın ahı vardır, bebeklerimizin feryadı vardır!

Bir de utanmadan ‘’Aman sahabeye sövmenin hükmünün şimdi sırası mı?’’ diye dolananlar var. Kusura bakmayın hemşerim bizde sizin gibi Hz. Ayşe annemize dil uzatacak toplulukları kardeş kabullenecek mide yok! Kaç yüzyıllardır halledilemeyen meseleleri sanki halledilebilecek kadar küçük görmek hangi Müslüman’ın aklına, mantığına sığar? Sahabeye hakaretlerini küçük mü görelim. Bunu yapmak, Allah muhafaza sahabeyi küçük görmektir. Hep taviz vere vere bugünlere böyle komik Müslüman olarak gelmedik mi? 

Bir diğer kartları da ‘’İran’dan sonra sıra Türkiye’deymiş. ’’Bu topraklara art niyetle gelecek olana bileğimiz de yüreğimizde hazırdır. Amma biz şehadete ‘’sapıtmış, itikadı bozuklarla’’ değil Salih topluluklarla güle oynaya gideriz. 
Kardeşler, özellikle bu konuyu ‘’Şia’’ adlı yazımda detaylı bir şekilde kanıtlarla ele almaya çalıştım. Hiçbir şeyden haberi olmayıp sadece birilerinin yönlendirmeleriyle veyahut kendi kafasına göre masumane bir hâlde İran ve Şia’yı savunan kardeşlerim bu yazıya bir göz gezdirsinler. İnternette bunların sahabeye sövmesinden tutun, Müslümanlara katliamına kadar birçok görüntü de mevcut. Ehli Sünnet hocalarımız da bu konuda detaylı açıklama yapıyorlar. Bu yanlıştan dönün ve dua edin.

Kasıtlı olarak İran ve Şia propagandası yapanlara da bir sözüm var. Bunların evine misafir olarak ehli sünnet bir akrabanızı, evladınızı gönderdiğinizde o gece ne kadar rahat uyuyabilecekseniz o oranda bunları savunun!
Biz bir zalime karşı bir zalimin yanında değil, Hakk'ın yanında saf tutuyoruz. Kimse bu milleti böyle bir ikilemeye zorlayamaz.

Allahu Teala, Amerika’nın da, Rusya’nın da, Çin’in de, İsrail’in de yedi düvel kafirin de oyunlarını başlarına yıksın. Allahu Teala, Şia ve Vahabii anlayışlardan bu milletin temiz imanını muhafaza buyursun.

Dua bekleriz…
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR